Gebelikte kansere yakalanma hamilelikte kanser tedavisi gebelikte kanser tedavisinin bebeğe zararları

22:48 |
Gebelikte kansere yakalanma hamilelikte kanser tedavisi gebelikte kanser tedavisinin bebeğe zararları.
Doğurganlık hızının yüksek olduğu Türkiye gibi ülkelerde, gebelik döneminde ortaya çıkan kanserler ciddi bir sorun oluşturuyor. Rahim ağzı, meme ve yumurtalık kanseri gebelik döneminde en sık görülen kanserler. Bu yüzden Acıbadem Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Fuat Demirkıran gebeliğin başlangıcında kanser taraması yapılması öneriyor.

Araştırmalara göre her 1000 gebelikten birinde kanser görülüyor. Bu nedenle gebeliğin başlangıcında rahim ağzı, meme ve yumurtalık kanseri açısından kontrol önem taşıyor. Acıbadem Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Fuat Demirkıran, gebelik ile birlikte en sık görülen kanserin rahim ağzı kanseri olduğunu, yaklaşık 1200 gebenin birinde aynı zamanda rahim ağzı kanseri görüldüğünü belirtiyor.

Başka bir açıdan bakıldığında 35 rahim ağzı kanserinin birinde gebelik olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Fuat
Demirkıran şöyle konuşuyor: “Bundan sonra gebelikle birlikte ikinci en sık görülen kanser, meme kanseridir ve 2000 gebeliğin birinde görülür. Ancak son yıllarda meme kanseri gebelik birlikteliğinin arttığı dikkati çekmektedir. Gebelikle birlikte üçüncü en sık görülen kanser, yumurtalık kanseridir. Ayrıca kan kanserleri ve bağırsak kanserleri de gebelikte birlikte sık görülebilen kanserlerdir.“

Gebelikte görülen kanserlerde artış var. Son yıllarda yapılan araştırmalar gebelikte kanser görülme sıklığının bir miktar arttığını gösteriyor. Bunun temel nedenini, değişen zaman içinde toplumlarda sosyal yapının değişmesine bağlayan Prof. Dr. Fuat Demirkıran şu değerlendirmeyi yapıyor: “Bu değişikliklere ve yardımcı üreme tekniklerindeki gelişmelere paralel olarak çocuk doğurma isteği ileri yaşlara kaymıştır. Ayrıca, genel olarak bakıldığında, yaş ilerledikçe kanser görülme sıklığı artar. Bu bağlantılar nedeni ile son yıllarda gebelik ve kanser birlikteliği bir miktar artmıştır.“

Gebelikte kanser taraması

Kadın sağlığı açısından en önemli dönemlerden biri olan gebelik döneminde, oluşabilecek bir kanser riskine karşı yapılan muayenelerde daha dikkatli davranılması öneriliyor. Yapılması gereken kontrollerle ilgili olarak Prof. Dr. Fuat Demirkıran şunları söylüyor:

“Özellikle gebeliğin başında yapılan gebelik muayeneleri sırasında, sık görülen kanserlere ait bulgular aranmalı ve gerektiğinde bazı testler yapılmalıdır. Rahim ağzı kanseri ve meme kanseri gebelikte sık görülen kanserlerdir. Bu nedenle gebelik muayeneleri sırasında memelerde muayene edilmelidir. Ancak gebelikte memelerin büyümesi sonucunda, küçük tümörler muayene sırasında saptanmayabilir. Bu muayene sırasında saptanan kitleler, meme derisindeki çekilmeler, asimetrik cilt kalınlaşmaları, meme başı anormallikleri, kanlı akıntılar ve koltukaltı bezelerini büyümesi meme kanseri yönünden değerlendirilmeli ve anne adayı bu bulgulara karşı uyarılmalıdır.”

Rahim ağzı kanserinin erken tanısı

Gebelikte kanserle ilgili yapılması gereken bir diğer önemli işlem de, erken gebelik kontrolleri sırasında vajinal akıntı araştırması yapılması. Gebelikte rahim ağzı kanserinin erken tanınmasını sağlayacak olan bu işlemin, düzenli olarak yapılmaması rahim ağzı kanserinin artmasına zemin oluşturuyor. Prof. Dr. Fuat Demirkıran şöyle konuşuyor: “Maalesef gebelik sırasında görülen kanamalar gerek hasta ve gerekse hekim tarafından sıklıkla gebelikle ilişkili kanamalar olarak kabul edilmekte ve o yönde işlemler yapılmaktadır. gebelik sırasında görülen her kanama gebelikle ilişkili değildir. Rahim ağzı kanserinin bir bulgusu da olabilir. Özetlemek gerekirse, her gebeliğin başında en az bir kez vajinal smear araştırması yapılmalı ve gebelik sırasında görülen kanamalarda rahim ağzı da incelenmelidir. Diğer kanser türleri için gebelik sırasında bir bulgu oluşmadıkça araştırma yapmaya gerek yoktur. “

Gebelikte kanser tedavisi

Gebelikte kanser tedavisi yapılırken annenin yaşamının ön planda tutulması gerekiyor. Gebeliğin ilk 3-4. ayında saptanan kanserlerde, gebelik sonlandırılarak kanserin tedavi edilmesi yoluna gidiliyor. Gebeliğin son 7-8. ayında saptanan kanserlerde bazen çok kısa bir süre beklenerek doğum gerçekleştiriliyor ve tedaviye başlanıyor.Gebeliğin 5-7. ayı arasında saptanan kanserlerde tedaviye başlama zamanının anne ve baba ile birlikte kararlaştırılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Fuat Demirkıran sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Bu dönem kanserlerinde anne hayatı ön planda tutularak çoğu zaman bebek feda edilir. Gebelikte kansere yönelik her tanı ve tedavi girişiminde bebeğin yaşamı etkilenebileceğinden, anne ve babaya konu ayrıntıları ile anlatılmalı ve izin alınmalıdır. Rahim ağzı kanseri dışındaki kanserlerde bebeğe zarar vermeksizin gerekli ameliyatlar yapılabilir. Bunun için en uygun dönem gebeliği 14-16. haftalarıdır. Gerektiğinde gebelik sırasında kemoterapi denilen kanser tedavileri uygulanabilir. Gebeliğin ilk 2-3 aylık dönemi dışında bu tedavilerin bebeği olumsuz şekilde etkilediği gösterilmemiştir. Gebelikte radyasyon (ışın) tedavisi yapılmamalıdır. Bebeğe daima zarar verir.”

Embriyon dondurulması

Gelişen tıp teknolojisiyle, artık kanser olan kadınların tedavi sonrasında hamile kalmalarını sağlayacak uygulamalar başarıyla yapılıyor. Bunların başında yöntem embriyon dondurulması geliyor. Prof. Dr. Fuat Demirkıran, embriyon dondurulması ilgili olarak şu bilgileri veriyor:“ Bu amaçla kanser tedavisi öncesi anneden yumurta alınır. Babadan alınan sperm ile bileştirilerek embriyon (bebeğin ilk hali) oluşturulur ve dondurularak saklanır. Tedavi sonrasında anne rahmine koyularak büyümesi sağlanır. Bu yöntem ülkemizde de yapılmaktadır. Deneme aşamasında olan ve henüz uygulamaya girmemiş iki yöntem daha vardır. Bunlardan birinde, yumurta dondurularak saklanmaktadır. Ancak henüz başarılı olunmamıştır. Bir diğer yöntem, yumurtalık parçalarını dondurmak ve kanser tedavisi sonrası cilt altına yerleştirmektir. Bu yöntemde hayvanlarda denenmektedir. İnsanlarda henüz istenen başarı sağlanamamıştır.

kaynak:bebek.com
Read more…

Doğumda forseps kullanılmasının zararları nelerdir doğumda kaşık kullanılmasının sakıncaları nedir

02:35 |
Doğumda forseps kullanılmasının zararları nelerdir doğumda kaşık kullanılmasının sakıncaları nedir.
Forseps ,bebeğin başının doğumuna yardım etmek amacıyla tasarlanmış kaşık şeklinde aletlerdir.
Forsepsin temel fonksiyonları traksiyon ve rotasyondur.Doğum eyleminin son safhasına yardım etmek ve takılan kafanın doğurtulmasını sağlamak ,diğer taraftan baş-pelvis uyuşmazlığı olmamasına rağmen kafanın uygunsuz prezente olduğu durumlarda uygulanır.

FORSEPSİN TARİHÇESİ
Forseps,İngiliz Cerrah P.Chamberlen tarafından tasarlanmış maşa veya büyük bir pense benzeyen çelikten yapılmış bir alettir.Eski çağlardan beri kullanıldığı bilinmekle beraber modern doğum hekimliğine yaygın girişi 18. yüzyıllardadır.Klasik ve özel forsepsler olarak iki gruba ayrılırlar.Simpson forsepsi ayrıca Piper ,Kielland ve Barton forsepsleri modern kullanımda uygulanmaktadırlar.



FORSEPS UYGULAMADA TEMEL NEDENLER ?
Forseps doğumu için belirtilen her endikasyonda sezaryenin alternatif bir yaklaşım olduğu her an göz önünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla söz konusu durumda doğum uzmanı ,her iki operatif girişimin potansiyel risklerini dikkate alarak hangisinin anne ve bebek için daha güvenilir olduğuna karar vermelidir.Bu uygulamada anne ve bebeğe ait nedenler dikkate alınarak uygulama yapılır.

Anne Adayı İle İlgili Nedenler ?
Doğumun ikinci safhasının uzaması ve annenin bebeği dışarıya itememesi,
Annede solunum güçlüğü ile birlikte seyreden kalp ve akciğer hastalıkları varsa,
Annenin bitkin ve yorgun düşerek doğuma yardımcı olmadığı durumlarda forseps uygulanır.

Bebeğe Ait Nedenler ?
Bebeğin kalp seslerinin zayıflaması,dakikada 100’ ün altına düşmesi,160 dan fazla olması,
Bebeğin başının normal pozisyonda olmayıp,forsepsle başın çevrilmesi gerektiği durumlardır.
Fötal Distress ve bebekte tehlike görüldüğü durumlarda forseps uygulanır.
Yukarıdaki her iki gruba ait nedenler dikkate alınarak bu gibi durumlarda forseps doğumu,ek bir risk yaratmamalıdır.Bu tür vakaların önemli bir kısmında sezaryen tercih edilmektedir.
Forseps ameliyathane şartlarında uygulanmalıdır.Çünkü forsepsin başarısız olması durumunda her an sezaryen operasyonu gündeme gelerek doğum gerçekleştirilecektir.

Hangi Şartlarda Forseps Uygulanır ?
Rahim ağzı (serviks) tam açıklıkta olmalı,
Bebeğe ait zarlar açılmış olmalı,
Baş +2 seviyesinin altına kadar angaje olmalı,
Baş uygun şekilde yerleşimde olmalı,
Baş pelvis uygunsuzluğu olmamalı,
Mesane boş olmalı,

Yukarıda belirtilen şartlar tümüyle gerçekleşmiş olsa da forseps uygulamada seçici olmalı,özgün bir gerekçe zemininde ve uygulamanın zamanlaması çok iyi değerlendirilerek işlem yapılmalıdır.

Hangi Şartlarda Forseps Uygulanmaz ?
Baş-pelvis uygunsuzluğundan şüpheleniliyorsa ,
Baş yüksekteyse,
Baş uygun şekilde prezente olmamışsa,
Cerrahın bu konuda deneyimi yoksa,
Ve diğer uygulanma şartları mevcut değilse forseps uygulanmaz.

Forseps uygulamanın tekniği kendine özel bir sistemle uygulanır.Bu konuda deneyim ve becerinin ayrıcalığı tartışılmazdır.

FORSEPSLE DOĞUMUN TEHLİKE VE KOMPLİKASYONLARI
Forsepsle doğumda anne ve bebeğe ait ciddi boyutta,hatta bazıları öldürücü olabilen her türlü zarar gelebilir.

Bebeğe Ait Tehlikeler Nelerdir ?
Forseps bu konuda eğitimi ve deneyimi olan uzman bir doğum doktoru elinde ve uygun şartlarda kullanıldığı taktirde bebekler için herhangi bir tehlike oluşturmamaktadır.
Forseps kullanılan bebekte kafa içi kanama, kısmi felç görülebilir.
Kafatası kırıkları,oksijensiz kalma (Asfiksi) ‘ya bağlı komplikasyonlar,sarılık ve ölüme neden olma gibi sonuçlar görülebilir.

Anneye Ait Tehlikeler Nelerdir ?
Doğru ve uygun şartlarda kullanıldığı taktirde herhangi bir tehlike oluşturmamaktadır.
Forseps kullanımında annede bazan,vajinal,servikal ve rektal yırtıklar meydana gelebilir.
Mesane zedelenmeleri,vesicovaginal fistüller, kanama ve hematomlar görülebilir.
Modern doğum hekimliğinde sadece çıkım esnasında kullanılması uygundur.
Özellikle forsepsle doğumu uygulayan hekim,olağandışı bir zorlukla karşılaştığı zaman, yanlış karar verdiğini kabul edebilmeli ve hemen sezaryene başvurarak doğumu gerçekleştirmelidir.

ÜLKEMİZDE FORSEPS UYGULAMALARI NE DURUMDADIR ?
Ülkemizde son yıllarda Kadın-Doğum eğitimi programlarında artık forsepse fazla yer verilmemekte ve rutinde de uygulanmamaktadır.Bazı üniversite ve Eğitim Hastanelerinde bu uygulama ve eğitim devam etmektedir.
Ülkemizde ağırlıklı olarak Kadın-Doğum Uzmanlarına vakum kullanımı eğitimi verilmekte ve uygulanmaktadır.Bir çok hastanelerde forseps kaşıkları dahi bulunmamaktadır.
Forseps kullanımında,karar hatalarına bağlı zedelenme ve komplikasyonlar,teknik beceri eksikliğinden daha önce gelmektedir.Forseps ,mutlaka bu konuda deneyimli doğum uzmanları tarafından uygulanmalıdır…

Kaynak:takagazete.com
Read more…

Gebelikte bel fıtığı nasıl tedavi edilir hamilelikte fıtık sebepleri

22:47 |
Gebelikte bel fıtığı nasıl tedavi edilir hamilelikte fıtık sebepleri.
Bel fıtığının tedavisi bütün dünyada birtakım özellikler arzeder. Hamilelik ise bu konuda bazı zorlukları beraberinde getiren tamamen özel bir durumdur. Hamile bir bayanda ilerleyen aylarda karın içinde büyüyen cenin normalde bele ilave bir yük oluşturur ve belin biyomekaniğini olumsuz yönde etkiler. Fakat cenin yavaş büyüdüğünden dolayı bel ve sırt adaleleri ile destek dokular bu gelişmeye uyum gösterirler ve ön kısımda yer alan ağırlığı dengelerler.

Bu sebeple gebeliğin ilk aylarında yapılacak risksiz ve hafif egzersizler ilerideki aylarda anne adayına büyük avantajlar sağlar. Ancak hamilelikle birlikte bel fıtığı da mevcutsa doktor ve hastanın işi bir hayli zordur. Çünkü zorluk daha teşhis döneminde başlamaktadır. Net bir teşhis için gerekli röntgen filmi çekimleri ve bilgisayarlı tomografi tetkiki bebeğe zararlı olabilecek x-ışınları nedeniyle yaptırılamamaktadır [Mutlak surette gerekli ise manyetik rezonans ile görüntüleme düşünülebilir].


Özellikle ilk üç ayda hastaya ilaç da verilememektedir. Bu dönemde şiddetli bel ve bacak ağrısı bulunan bir hastayla karşı karşıya kalan doktor gerçekten büyük sıkıntı çekmektedir. Ancak bu durumda bile yapılabilecek birtakım şeyler vardır.

Bel fıtığı bulunan ağrılı bir hamile hasta öncelikle mutlak sert yatak istirahatine alınmalıdır. İlk üç aydan sonra evde hastanın beline yapılan hafif masajlar ve sıcaklık uygulamaları kısmen de olsa rahatlık sağlayabilmektedir. Ayrıca doktor kontrolünde karın kaslarına yönelik egzersiz programı da uygulanabilir. Mümkün mertebe hasta rahatlatılarak ve fıtığın daha fazla ilerlemesine engel olacak tarzda tedbirler alınarak bu kritik dokuz ayın atlatılması temin edilmelidir.

Doğum esnasında, nöroşirürji uzmanı doktor ile hastayı takip eden kadın hastalıkları ve doğum uzmanı son durumu bir kez daha beraberce değerlendirerek normal doğum ile sezaryen arasında karara varırlar. Doğumdan sonra ise hasta tekrar ele alınarak normal şartlarda teşhis ve tedavi metodları uygulanır ve kesin netice de o zaman elde edilir.

Doğum ne şekilde olursa olsun (sezaryen veya normal doğum) doğumdan sonra karın kasları gevşemiş halde olacağından, lohusalık döneminde hasta karın adalelerini güçlendirici egzersiz programlarına alınmalıdır. Hamile bir bayanda bel fıtığı varsa ve mutlak surette ameliyat gerekiyorsa, bu girişim spinal anestezi ile gerçekleştirilmelidir.

med.fatih.edu.tr
Read more…

Doğumda vakum kullanılmasının nedenleri vakumlu doğumun zararları neden vakumla doğum yapılır

02:34 |
Doğumda vakum kullanılmasının nedenleri vakumlu doğumun zararları neden vakumla doğum yapılır.
VAKUM İLE DOĞUM

Doğum eyleminin ikinci evresinde ,yani rahim ağzının tam açıklığa ulaşmasından sonra,doğumun gerçekleşmesine kadar geçen sürede,anne adayı veya bebeğe ait nedenlerle doğumun normal olarak gerçekleşememesi sonucu vakum uygulanarak müdahaleli doğum yaptırılır.

VAKUM’UN TARİHÇESİ

Bebeğin vakum ile doğurtulması çok eskilere dayanan bir tekniktir.Bu tekniğin temeli,Hipokrattan önceki dönemlerden beri uygulanan ve hala bazı yerlerde kullanılan kupa çekme mantığına dayanır.
Bu mantığın doğumda kullanılması 18.Yüzyılın başlarına rastlar.Etkili kullanımı daha sonraki yıllarda
yaygınlaşmıştır.1849 yılında James Young Simpson isimli profesör ilk pratik vakum çanını tanımlamıştır.Simpson aynı zamanda kendi adıyla bilinen Forsepsin de tasarımcısıdır.
Modern vakum çanları, daha sonraki yıllar uygulamaya konmuştur.1950 ‘li yılların sonunda Malmstrein tarafından gerçekleştirilmiştir.Vakum çanları paslanmaz çelikten yapılmaktadır.Günümüzde silikondan yapılmış çanlar ve tek kullanımlık plastik çanlar da imal edilmektedir.
Vakum ,bir hortum ve ucunda mantara benzeyen bir çandan oluşur.Hortumun diğer ucu negatif emme basıncı veren cihaza bağlıdır.Bu çanların çapı genelde 4-6 cm arasında değişmektedir.

VAKUM UYGULAMADA TEMEL NEDENLER ?

Vakum uygulamada anneye ait ve bebeğe bağlı faktörler göz önünde bulundurularak uygulama yapılır.

Anne Adayı ile İlgili Nedenler;

Bebeğin doğum kanalındaki ilerlemesini sağlayan ve doğumun sağlıklı şekilde sonuçlanmasındaki en önemli faktör anne adayının düzenli ve etkili ıkınmasıdır.Ikınma bebek başının makat bölgesine yaptığı bası sonucu kendiliğinden oluşan bir his,dürtüdür.Aynı zamanda karın içi basıncını da artırmaktadır.
Anne adaylarında kalp hastalıkları veya nörolojik hastalıklar mevcutsa basınç artışı risk teşkil edebileceğinden vakum planlanır ve uygulanır.
Anne adayının ıkınmasının yetersiz olması vakum uygulaması için en önemli nedendir.Anne artık doğum eyleminde yorulmuş ve bitkin haldedir.Ikınacak gücü kalmamıştır.Ağrısız doğumlarda da bazen aynı şekilde vakum uygulanması gerekir.
Doğumun ikinci evresinde tam açıklık olduğu halde doğum eylemi ,2 saati aşan bir süre içinde gerçekleşemiyorsa vakum uygulanır.

Eski Sezaryenli gebelere normal doğum yaptırılması hallerinde, bebeğin başı doğarken annenin ıkınmasını önlemek ve daha önceki ameliyata bağlı bir dikiş yeri yırtığına meydan vermemek için planlı bir şekilde vakum uygulanır.

Bebekle İlgili Nedenler;

Bebeğin kalp atımlarının zayıflaması ve bozulması
Bebeğin oksijensiz kalması ve mekonyum (bebeğin kakası) gelmesi,
Bebeğin sıkıntıya girmesi hallerinde vakum uygulanır.Bu arada kardiotokografi veya ÇKS borusu ile kalp atımları ve kasılmalarla ilişkisi yakın takip edilir.Gerekli müdahale anında uygulanır.

Hangi Koşullarda Vakum Uygulanır?

Servikal açıklığın bir başka şekliyle rahim ağzının tam açıklıkta olması,
Amnios kesesinin (su kesesi)açılmış olması,
Bebek baş gelişi olmalı,
Bebek 36 haftadan büyük olmalı,
Bebeğin başının doğum kanalının kritik noktalarını geçmiş olması ve rahim kanalına yerleşmiş olması,
Baş-pelvis uygunsuzluğunun olmaması gerekir.

Hangi Hallerde Vakum Uygulanmaz?

Bebeğin önde gelen kısmı baş değilse ,
Cerrahın bu konuda deneyimi yoksa,
Bebeğin kafası yüksekteyse,
Pelvik darlıktan şüpheleniliyorsa ,
Prematüre bebeklerde ,
Bebekte kanama bozukluğuna neden olabilecek bir hastalık varsa,
Forseps takılmış ve başarısızlıkla sonuçlanmışsa,

Bütün bu konular dikkate alınarak vakum uygulamasına geçilir.Vakum takıldıktan sonra uygulanan 3 denemeden sonuç alınamaz ve bebek doğurtulamazsa vakum başarısız kabul edilir.
Vakum uygulanışı,kendine özel tekniği ile ve ameliyathane şartlarının hazır olması koşuluyla uygulanır.Çünkü başarılı olunamazsa hemen acilen riskli bir sezaryen ameliyatına gerek duyulabilir.

Vakum Uygulamasının Riskleri Nelerdir? Ne gibi Sorunlar Görülür ?

Vakum uygulamasında ölüm ya da kalıcı hasar ile sonuçlanan komplikasyonların görülme sıklığı son derece düşüktür.Bunlar arasında en önemlisi ; Kafa içi kanamalar görülmesidir. Ancak kafa içi kanamalar,vakum uygulanmayan ve kendiliğinden doğan bebeklerde de görülmektedir.Ancak sıklığı daha düşüktür.Böyle durumlarda bebeğin Yoğun Bakım şartlarında izlenmesi gerekir.Kafa içi kanama prematüre bebeklerde daha çok görülür.
Bebeğin kafa derisinde,uygulanan negatif basınca bağlı olarak ödem ve şişlik görülür.Bu durum birkaç gün içinde kendiliğinden geçer.
Kafa derisi altına kanama ve bazen de kafa derisinde sıyrılma görülebilir.Bunlar da önemli bir sorun yaratmadan kendiliğinden iyileşir.
Annede vakum uygulamasına bağlı olarak, doğum kanalında ve rahim ağzında yırtıklar ve hematom görülebilir.Uygun şekilde onarılırsa ciddi bir sorun bırakmaz.

kaynak:takagazete.com
Dr. Naci İmamoğlu
Read more…

Gebelikte kaşıntı nedenleri hamilelikte vücutta kaşıntı sebepleri kaşıntı nasıl tedavi edilir

22:46 |
Gebelikte kaşıntı nedenleri hamilelikte vücutta kaşıntı sebepleri kaşıntı nasıl tedavi edilir.
Gebelikte kaşıntı nispeten sık rastlanan belirtilerden biridir. Bu kaşıntı gebeliğin kendisinden kaynaklanan bir durum olabilir veya gebe olunmayan dönemlerde kaşıntı yapan durumlar gebelik dönemine rastlamış olabilir.

Her durumda gebelikte kaşıntı doktor tarafından değerlendirilmesi gereken bir durumdur.
Alerjik durumlar gebelikte nispeten daha az sıklıkta görülseler de alerji öyküsü olan anne adaylarında görülen cilt döküntülü kaşıntılarda bu durumu akla getirmek gerekir.

Yine uyuz, bitlenme, sinek sokması gibi parazitlere bağlı kaşıntılar da söz konusu olabilir.

Uyuz kendini özellikle karın bölgesinde başlayan inatçı kaşıntı ve karın cildinde hastalık için özgün olan cilt lezyonlarıyla belli eder. Aile bireylerinde de genellikle kaşıntı vardır. Uyuz tedavisinde parazite etkili maddeler
içeren losyon şeklindeki ilaçlar doktor önerisine göre kullanılır.

Bitlenme kendini saçlarda ve/veya genital kılların olduğu bölgede inatçı kaşıntılar şeklinde gösterir. İncelemede bit parazitinin yumurtaları kolaylıkla bulunabilir. Tedavide yine doktor önerisine göre şampuan ve losyon şeklideki ilaçlardan faydalanılır.

Gebelikte bölgesel kaşınmanın en sık görülen nedeni genital mantar enfeksiyonudur. Vajina ve vulvada kaşıntı, kızarıklık, şişme ve peynir kesiği gibi akıntı bu enfeksiyonunun özgün belirtileridir.

Gebeliğin kendisinden kaynaklanan kaşıntılar

Çatlaklar:
Karın, göğüs ve bacaklardaki çatlaklar cildi gererek rahatsız edici kaşıntılara neden olabilirler. Gerginliği azaltmak için bademyağı, krem ve ileri durumlarda kaşıntı giderici ilaçlar doktor önerisine göre kullanılabilir.

Gebelik kaşıntısı:
Gebelik döneminde vücutta yaygın kaşıntının en önemli nedeni gebelik kaşıntısı adı verilen durumdur. Yaklaşık 700 anne adayından birinde genellikle gebeliğin son haftalarında görülen bu hastalıkta artan gebelik hormonların etkisiyle safra kanallarında akım yavaşlamakta ve böylece kanda kaşıntıya neden olan safra asitleri birikmektedir.

Gebelik kaşıntısında genellikle tek belirti kaşıntı olmasına karşın ileri durumlarda kaşıntıdan birkaç gün sonra safra kanallarındaki tıkanıklık kanda bilirubin artışına ve sarılık gelişmesine neden olabilir.

Tek başına gebelik kaşıntısı gebeliğin seyrini ve bebeğin durumunu olumsuz etkileyen bir durum olarak kabul edilmemekle birlikte beraberinde sarılık olması durumunda gebeliğin daha yakın takibi gereklidir.

Gebelik kaşıntısı preeklampsi seyrinde gelişebilen karaciğer tutulumundan ayırt edilmesi gerekli bir durum olmakla beraber bu ayrım tansiyonun normal olması ve idrarda protein çıkışı olmamasıyla kolaylıkla yapılabilir.

Gebelik kaşıntısının tedavisinde doktor önerisine göre bölgesel krem veya losyon şeklinde tedavi veya ağızdan tablet alınması şeklinde tedavi yapılabilir

Gebelik kaşıntısı genellikle doğumdan iki hafta sonra kaybolur, ancak genellikle her gebelikte tekrarlayıcılık arz eder ve hastalığı geçiren anne adayları doğum kontrol hapı kullandıklarında da aynı belirtiler ortaya çıkabilir.
Read more…

Doğum öncesi su gelmesi bebek zarının erken yırtılması amniyon kesesinin erken yırtılması

02:33 |
Doğum öncesi su gelmesi bebek zarının erken yırtılması amniyon kesesinin erken yırtılması.
Bebeğin normal fonksiyonları, büyüme ve gelişimi ve rahat hareket etmesini sağlamak için amniyon sıvısı gereklidir. Bu sıvı, amniyon ve koryon adı verilen zarlarla çevrilidir ve gebelikte oldukça önemli işlevleri olan dinamik bir sıvıdır.
Amniyon sıvısı; bebeğin dış travmalardan korunmasını, kolay hareket etmesini, solunum sisteminin gelişimini, sabit ısıda tutulmasını sağlar. Özellikle de amniyotik membranlar, vagina ve serviksten yukarıya geçebilecek mikroorganizmalardan bebeği korurlar.

Erken membran rüptürü (EMR); amniyon kesesinin doğum henüz başlamadan yırtılması ve suların gelmeye başlamasıdır. Amniyon kesesinin yırtılmasının ardından bebekle dış dünya arasındaki mikrop geçişini engelleyici filtre mekanizması artık ortadan kalkmış olur. 37. gebelik haftasından önce amniyotik membran yırtılmış ile prematüre EMR denir. Erken membran rüptürü, erken doğumun en önde gelen nedenlerindendir.


Tüm gebeliklerin yaklaşık %10'unda görülmektedir. Anne adayları aniden vaginadan boşalan bir sıvıdan bahsederler. Ancak bu sıvı boşalması her zaman çok belirgin olmayabilir ve aralıklı olarak az miktarda gelebilir.

Nedenleri çeşitlidir; en çok enfeksiyonlar sorumlu tutulmaktadır. Özellikle idrar yolu enfeksiyonları ve vaginal enfeksiyonlardan şüphelenilmektedir.

Enfeksiyonların dışında servikal yetmezlik (rahim ağzı yetmezliği), çoğul gebelik , polihidramniyos, annenin yetersiz beslendiği durumlarda, sigara kullanımında da EMR görülebilmektedir.

Tanı; şüphelenmekle başlar. Anne adayının su gelmesi ile ilgili şüphesi olduğunda, ultrason ve muayene uygulanır. Serviksi (rahim ağzı) görmek için yapılan spekulum muayenesinde amniyotik sıvının geldiği görülebilir. Şüpheli durumlarda, turnusol kağıdı ile gelen sıvının pH ölçümü yapılarak amniyon sıvısı mı, yoksa servikal mukus mu ayırt edilebilir. Yine yapılan ultrason ile bebeğin çevresini saran amniyon sıvısı miktarı araştırılır.

EMR tanısı konduktan sonra gebelik haftası, genel fizik muayene bulguları, kan analizleri ve bebeğin genel durumu değerlendirilerek tedavi planlanır. EMR'de en önemli komplikasyon erken doğumdur. Genellikle suların gelmesinden itibaren 24 saat içinde doğum olayı başlar.

Rahim içi enfeksiyon (koryoamniyonit), hem anne hem de fetusta ciddi problemler yaratabilen bir başka komplikasyondur. Kesenin açılmasından sonra geçen süre arttıkça enfeksiyon riski de artmaktadır. Yaklaşık olarak tüm EMR' li hastaların %9-15' inde koryoamniyonit gelişmektedir. Bu durum, yüksek ateş, bebek hareketlerinde azalma, karın duvarı üzerinde hassasiyet, kötü kokulu vajinal sıvı akışı, kan analizinde beyaz hücrelerde yükselme gibi bulgularla tanınır. Koryoamniyonit saptandığında, uygun doz ve spektrumda ciddi antibiyotik tedavisine başlanarak, gebelik en kısa sürede sonlandırılır.

EMR'de tedavi yöntemi; beklemek veya gebeliğin hemen sonlandırılması seçeneklerinden biridir. EMR' li gebeliğin izlem şekli, hastadan hastaya değişir. EMR'nin ortaya çıktığı gebelik haftası, EMR'nin ne kadar süredir var olduğu, bebeğin biyofizik durumu , annenin genel fizik muayene bulguları, özellikle enfeksiyon kriterlerinin var olup olmadığı araştırılarak yönteme karar verilir.

Eğer gebelik miyada yakın bir haftada ise ve bebeğin akciğer olgunluğu açısından risk düşünülmüyorsa doğum için fazla beklenmemesi daha uygun olur. Suni sancı (Oksitosin) verilerek doğum hızlandırılabilir. Sezaryen gerekiyorsa da antibiyotik baskısı altında gebelik sonlandırılır. Eğer bebek 28. gebelik haftasından büyük ve 34. gebelik haftaları arasında ise; koşullar anne bebek sağlığını riske atmıyorsa, antibiyotik tedavisi ile birlikte, bebeğin gelişimi için zaman kazanılmaya çalışılır. Bazen amniyon içerisindeki yırtık çok küçük olabilir ve gözlem-bekleme sırasında vücut kendini onararak kapanabilir.

Gebelik 26. haftadan küçük ise beklemek ya da gebeliği hemen sonlandırma kararı vermek oldukça güçtür. Çünkü bebeğin olgunlaşması için oldukça uzun bir süre gerekmektedir. Dolayısıyla enfeksiyon riski belirgin olarak artmıştır. Ayrıca uzun süren oligohidramniyos, bebeğin akciğer gelişimi üzerinde olumsuz etki gösterecektir. Bu nedenle bu gibi durumlarda aileyle birlikte karar verilerek gebeliğin sonlandırılması öncelikli olarak düşünülebilir
Read more…

Gebelikte stresin bebeğe olumsuz etkileri gebelikte sitres nasıl önlenir

22:46 |
Gebelikte stresin bebeğe olumsuz etkileri gebelikte sitres nasıl önlenir.
Hamilelik döneminin sakin ve güven içinde geçmesi, anne ile bebeğin sağlığı açısından büyük önem taşıyor.

Yaşanan stres, acı ve üzüntülü olaylar ise hem bebek hem de annenin sağlığını olumsuz etkiliyor. Öyle ki yorucu iş temposu ve ruhsal yönden çöküntüye neden olabilecek üzücü olaylar, bebeğin fiziksel ve zihinsel gelişimini sekteye uğratabiliyor. Problemli bir gebelik de erken doğum riski taşıyabiliyor. Hatta doğum esnasında bebeğin oksijensiz kalmasına bile neden olabiliyor.

Bilim adamları, stresli bir hamilelik dönemi geçiren anne adaylarının erkeklik hormonu testosteronu daha çok salgıladıklarını belirterek, bu hormonun da bebeğin sosyalleşme yeteneğini, konuşma kabiliyetini olumsuz etkilediğine dikkat çektiler.


Bunun sonuçlarının otizme kadar varabildiğinin de altını çizen bilim adamları, sosyal bir çocuk sahibi olabilmenin ilk yolunun sakin ve stressiz bir hamilelik döneminden geçtiğini kaydettiler.

Hamilelikte yaşanan stres, hamilelik sonrası depresyonu tetikleyebileceği gibi, annenin kendi öz bakımını ihmal etmesine, madde kullanımına yönelmesine sebep olabilir. Hamilelik döneminde stres yaşayan anne adayının, doğum sonrası çocukla iletişimde de sorun yaşaması muhtemeldir. Yapılan araştırmaya göre, hamilelik döneminde ve bebeğin ilk yıllarında annenin depresyon geçirmesi, çocuğun sosyal ve bilişsel gelişimine, olaylar karşısında başa çıkma ve problem çözme becerilerine olumsuz etki edebileceği söylenmektedir.

Hamilelik Döneminde Stres Belirtileri:

-Kişisel beklentileri yüksektir (Mükemmel bir anne olmalıyım, hata yapmamalıyım)

-Sık sık olumsuz düşünceler içinde boğulur (Çocuğum sağlıklı olmayacak, bir şeyler ters gidecek)

-Anksiyete ve depresyon belirtileri gösterir.

-İlişkilerinde sürekli çatışma içindedir.

-Karar verme ve problem çözme becerilerini kullanmakta zorluk çeker.

-Panik ve öfke nöbetleri geçirir.

-Sağlığına, yeme düzenine ve egzersizlerine yeterli önemi vermekte zorluk çeker veya yapamamaktan ötürü aşırı kaygılanır.

-Kendini değersiz ve yetersiz görür.

-Uyku düzeni bozulur.

-Hamilelikte Stresten Uzak Durmak için Yapılması Gerekenler:

-Hamilelikte kendinizi üzmeyin. Hiçbir şeyi kafanıza takmayın.

-Kendinizi kötü hissetmenize neden olacak kişi ve olaylardan uzak durun.

-Deprem, sel, kaza gibi felaket haberlerini ve bu tür görüntüleri izlemeyin.

-Yorucu ve stresli bir işiniz varsa izin alın.

-Doktorunuz hamileliğiniz esnasında size istirahat önerdiyse onu mutlaka dinleyin.

Rahatlama egzersizleri (nefes, hamile yogası, meditasyon) hamilelik döneminde işe yarar. Kalp atışları, kan basıncı, stres hormonu ve kas gerginliği azalır, zihin de tüm bu fiziksel değişimlerden olumlu etkilenir. Kaygı ve depresyon ile baş etmede, bedeni rahatlatmak, öncelikle zihni rahatlatmanın ve endişe ve kaygılardan uzaklaşmanın yoludur. Her gün veya gün aşırı, bu egzersizlerden faydalanmalıdır.

Hamilelik döneminde psikolojik destek alınması, duyguları ifade etmek, yapıcı ve alternatif düşünme yöntemleri geliştirmek, başa çıkma becerileri kazanmak açısından yardımcı olacaktır.
Read more…

Doğum sırasında annenin pozisyonu ve hareketleri nasıl olmalıdır

02:32 |
Doğum sırasında annenin pozisyonu ve hareketleri nasıl olmalıdır.
Doğumun farklı evrelerinde ne adayları bazı pozisyonları ve hareketleri diğerlerine göre daha rahat bulurlar. 1900’lerin başından beri doğum, tıbbi personel, intravenöz yol, epidural ve diğer tıbbi bakım çeşitleri nedeniyle evden hastaneye geçmiştir. Bu annenin hareket özgürlüğünün kısıtlanmasına neden olmuştur.

Anne pozisyon değiştirdikçe, bebeğin baş pozisyonu, uterus kasılmaları ve pelvis arasındaki ilişkiyi yer çekimi etkisiyle değiştirir. Travay sırasında hareket ve pozisyonlar pozisyon bozukluğu olan bebeğin veya dilatasyon ve inişin yavaş ilerlediği travayın düzeltilmesinde tavsiye edilebilir. Pek çok çalışmada yürümenin ve oturmanın travay hızını arttırdığı ileri sürülmüştür. Örnek pozisyonlar:1-Baş yukarı, 2-Çömelme, 3-Yan, 4-Sırtüstü, 5-Eller ve dizler üzerinde.

Son dönemlerde doğum topları travay sırasında rahatlatmak için kullanılmaktadır. Anne ağrıyı hafifletmek ve
doğumu hızlandırmak için oturabilir, sallanabilir, yaylanabilir ve şişirilebilir top üzerinde gerinebilir.

Sınırlamalar: Hiçbir çalışmada herhangi bir pozisyonun bebeğe veya anneye zararlı olduğu rapor edilmemiştir. Annenin kendisini rahat hissettiği pozisyonu alması teşvik edilmeli ve istediğinde baş yukarı pozisyonda devam etmelidir. Doğum topları, düşmeleri önlemek için deneyimli bakım personeli eşliğinde olmadan kullanılmamalıdır.
Read more…

Gebelikte sara hastalığı hamilelikte bebeği nasıl etkiler epilepsi krizi bebeğe zarar verir mi

22:45 |
Gebelikte sara hastalığı hamilelikte bebeği nasıl etkiler epilepsi krizi bebeğe zarar verir mi.
Epilepsi, sinir uçlarından anormal elektrik uyarımın boşalması ile oluşan bir dizi istemsiz kasılmalarla karakterize bir hastalıktır. Epilepsi nöbetlerini kontrol altında tutmak için bu hastalar sürekli ilaç kullanırlar. Epilepsili kadınlar, epilepsisi olmayanlara göre gebelik komplikasyonlarına daha fazla yakalanırlar. Bu komplikasyonlardan biri nöbetlerde artma olasılığıdır. Nöbetler düşmelere, ve hastanın incinmesine yol açabilirler. Gebe kalındığında, ilaçlara vücudun cevabı farklılaşmaktadır. Bu da , ilacın vücut için gerekenden daha fazla ya da daha az olmasına yol açabilir. Yani, ilaçların vücuda yaptığı zehir etkisinde artmaya veya , ilacın dozunun yetersizliği görülebilir. Epilepsili kadın gebe kaldığında, her epilepsili gebe kadının vücudunda reaksiyonların farklı olduğunu bilmeli, doktoru ile ilacın ayarlanması ve bebeğin izlenmesi konularını görüşmelidir.



Epileptik annenin bebeğinde risk var mıdır?

Epileptik kadınların % 90 dan fazlası, normal, sağlıklı bebek doğururlar. Fakat yine de bazı riskler vardır. Epilepsili annelerde bebeğin ölü doğması daha fazla görülür. İleri yaşlarda epilepsi gelişme riski hafifçe daha fazladır. Ayrıca, kanama, erken doğum, gelişme gerilikleri, kullanılan ilaçlara bağlı doğumsal anomali risklerinde de artış vardır. Ancak unutulmaması gereken, ilaç kullanılmadığında ortaya çıkabilecek nöbetler, bebek için fiziksel zedelenme, gelişme geriliği ve hatta ölüm riskleri daha fazladır.

Epilepsili anne kendini ve bebeği korumak için neler yapmalıdır?

Oluşan yeni durumları mutlaka doktorunuzla görüşmelisiniz.

En önemli nokta, epilepsi nöbetlerini önleyici ilaçların, doktorun önerdiği şekilde alınmaya devam edilmesidir. Eğer iki yıldan daha uzun süre nöbet geçirmediyseniz, belki doktorunuz ilaçları azaltarak kesmeyi deneyebilir.

Vitaminleri (özellikle folik asit) gebe kalmadan 2-3 ay önceden kullanmaya başlamanız önemlidir. Bu ilaç bazı doğum anomalilerini önleyebilir. İlacın gebe kalmadan önce başlanması önemlidir. Doktorunuza, kendiniz ve eşinizin ailesindeki beyin-omurilik-sırtta kese olması gibi aile öykülerinizi anlatmalısınız. Yeterli, sağlıklı beslenme, yeterli uyku, düzenli yorucu olmayan beden hareketleri yapmak, gebeliğin sağlıklı geçmesi için yapabileceğiniz diğer önemli noktalardır.

Epilepsi hastası gebelikte neler yapmalı?

Gebelik boyunca doktorlarınızı (doğum doktorunuzu , nöroloji doktorunuzu ve sağlık ocağı hekimini) daha sık ziyaret etmelisiniz. Doktorunuz, nöbet önleyici ilaçları yeterli dozda alıp almadığınızı sizi muayene ederek ve gerekli ise kan ilaç seviyelerini ölçerek anlayacaktır. Ayrıca, doğum doktorunuz gebelik boyunca bir dizi ultrason incelemesi isteyecektir. Ayrıca 16. gebelik haftasında kanınızda alfafetoprotein seviyelerini ölçerek çocukta oluşabilecek bazı anormallikleri tarayacaktır. Belki doktorunuz, yine bebek anormalliklerini taramak amacıyla amniyosentez denilen yöntemle bebeğin içinde bulunduğu su kesesinden örnek alarak incelemek isteyecektir.

Bu sayfa teşhis ve tedavi kılavuzu olarak hazırlanmamıştır. Bu bilgiler genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, herkes için uygun olmayabilir. Daha fazla bilgilenme için doktorunuzla konuşmalısınız
Read more…

Dogum ağrısının azaltılmasında akupunktur yönteminin uygulanması

02:30 |
Dogum ağrısının azaltılmasında akupunktur yönteminin uygulanması.
Akupunktur binlerce yıldır ağrının kontrolü, bağımlılık, bulantı-kusmanın tedavisinde kullanılmıştır. Bugüne dek doğum ağrısının kontrolünde akupunkturun etkinliğini gösteren çok fazla çalışma yoktur. Teorik olarak vücudun 12 meridyeninde (enerji yolları) 365’den fazla nokta vardır. Meridyenler boyunca enerji akımındaki kesintiler (cerrahi, travay) ağrı ve rahatsızlık hissi uyandırarak vücudun harmonisini bozar. Spesifik noktalara çok ince iğneler yerleştirilerek enerji doğru yollara yönlendirilebilir. Akupunkturun nasıl etkilediği modern bilim hipotezi beyine giden impulsların inhibisyonu ya da kesintiye uğraması ya da vücudun doğal ağrı öldürücü üretiminin uyarılmasını içerir.

Teknik: Deneyimli bir akupunkturcu tarafından vücutta cilt altında stratejik noktalara çok ince steril iğneler yerleştirilir. Bu iğneler belirli bir süre yerinde bırakılır ve ağrı kontrolüne yardımcı olmak için sıklıkla küçük bir elektrik akımına bağlı bırakılır. Akupunktur doğumdan birkaç hafta önce haftada birer saat süren periyodlarla
yapılabilir.

Limitasyonları
• İğneler özelleşmiş akupunkturcu tarafından yerleştirilmeli
• İğne giriş yerinde enfeksiyon riski
• Travay sırasında yerleştirme annenin hareketini sınırlayabilir
• Bazı çalışmalar akupunkturun travaydaki bulantı ve kusmada ağrıyı geçirmeden daha etkili olabileceğini bildirmektedir.
• Akupunkturun ağrı tedavisini ya da rejyonel anesteziyi azalttığı gösterilmemiştir.

Birçok çalışmada endorfinlerde (doğal ağrı öldürücü) fark olmadığı gösterilmişse de, doğumdan bir kaç hafta önce multiple akupunktur seansları yapıldığı zaman doğumun 1.evresini kısalttığını bildirenler de vardır. Doğumun 1.evresinin kısa olduğunun bildirilmesi doğru olmayabilir çünkü bu çalışmalarda doğumun 1.evresinin ölçülmesi uyumlu değildir ve bu sorunun açıklığa kavuşturulması için daha iyi çalışmaların yapılmasına ihtiyaç vardır.
Kısa bir süre önce yapılan bir İsveç çalışmasında akupunktur doğum için 4 günlük akupunktur kursu alan ebeler tarafından uygulanmıştır. Bu çalışmada akupunktur yapılan kadınların doğum için yarısının epidural istediği, sinir stimülasyon terapisi ya da ılık torba gibi ağrı giderici yöntemleri daha az talep ettikleri bulunmuştur. Ancak Br J Obstet Gynaecol’ün son sayısındaki rapora göre uygulamanın kadının ne kadar ağrı hissettiğini söylemesi üzerine etkisi olmadığı bildirilmiştir.
Read more…

Gebelikte böbrek sorunları hamilelikte böbreklerde oluşan sorunlar tedavi yolları

22:44 |
Gebelikte böbrek sorunları hamilelikte böbreklerde oluşan sorunlar tedavi yolları.
Gebelik ve böbrek fonksiyonlarında, vücut sıvılarının dengelenmesinde ,böbrekler ve idrar yollarının anatomik yapısında önemli değişikliklere yol açar. Gebelik sırasında böbreklerin boyutları 1-1.5 cm kadar artar ve eski yapısına dönmesi gebelik sonrası 3 ay kadar sürer.

Gebelik ve Hipertansiyon (yüksek tansiyon)
Tansiyonu yüksek tespit edilen bir gebede bu; önceden varolan bir hipertansiyona , altta yatan bir hastalığa yada Preeklampsiye bağlı olabilir. Gebelikte oluşan tansiyon yüksekliği böbrek ve anne için bir hastalık ve heyeti tehlike sebebidir. Her gebede tansiyon ölçümleri gebeliğin başlangıından itibaren düzenli aralıklarla yapılmalıdır.

PREEKLAMPSİ (Gebelik zehirlenmesi)

Gebeliğin 20. Haftasından sonra görülen yüksek tansiyon, idrarla protein kaybı ve vücutta aşırı miktarda sıvı toplanmasından oluşan bir klinik tablodur. Bu tablonun daha da ilerleyip konvülzyon (nöbet) eklenmesine ise eklempsi denilir.Tüm gebeliklerin %3-4'ünde görülür. Anne yaşının 20 yaş altında olması, ilk gebelik, gebelik başlangıcında tansiyonun yüksek olması iyi bilinen risk faktörleridir. Nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Tansiyonda ani yükselmeler ile birlikte , ani kilo artışı, preeklempsi habercisi olduğundan bu durumdaki gebelerin hemen kendilerini takip eden doktorlarına başvurmaları gerekmektedir. Tedavide kesin istirahat, tuzsuz diyet, düzenli tansiyon ölçümleri ve gereğinde tansiyon düşürücü ilaçlar kullanılmaktadır. Preeklampsinin kesin tedavisi doğumdur ve preeklampsiye bağlı tansiyon yüksekliği gebeliğin sonlanmasından 2-6 hafta sonra normale dönmektedir.

ÜRİNER İNFEKSİYON (İdrar yolu infeksiyonu)
Gebelikte oluşan üriner sistemdeki anatomik değişikliklerden dolayı, idrar tahlili yapılmalı ve şikayeti olanlarda idrar kültürü yapılmalıdır.

AKUT RENAL YETMEZLİK (Akut böbrek yetmezliği)
Diyaliz tedavisi gerektiren böbrek yetmezliği her 10-15 bin gebelikte 1 oranında görülmektedir. Başlıca nedenleri:

-Gebeliğin ilk 3 ayında gelişen aşırı kusmalar
-Plasenta hastalıklarına bağlı aşırı kanamalar
-Bebeğin rahim içinde ölmesi
-Preeklempsi
-İdrar yollarında tıkanıklık olması
-Gebelik ve doğum sırasında aşırı kanamalar ve şok

Bu tür gelişen böbrek yetmezliği genellikle geçicidir, ve ilgili uzmanlar tarafından tedavi edildiklerinde , eğer gebelik öncesi bir böbrek hastalığı yoksa sonuçlar yüz güldürücüdür
Read more…

Hangi doğum daha sağlıklı sezaryen doğumun riskleri normal doğum hangisi daha sağlıklıdır

02:29 |
Hangi doğum daha sağlıklı sezaryen doğumun riskleri normal doğum hangisi daha sağlıklıdır.
Son yıllarda normal doğum yapan kadın neredeyse kalmadı. Sezaryen annelerin çoğu tarafından pratik ve acısız bir seçenek olarak görülüyor. Oysa sezaryenin de kendine göre riskleri bulunuyor ve keyfe göre uygulanmaması gereken bir doğum şekli.

Uzmanlar uyarıyor: “Sezaryen bir ameliyat. Bu ameliyatta; kan kaybı, enfeksiyon riski, damarlarda kan pıhtısı veya amnios sıvısının oluşturacağı tıkanıklıklar gibi ölümcül olabilen komlikasyonlar daha sık görülür.” Yine de genelde

anne adayları doğum sancıları çekmemek ve doğumdan daha hızlı kurtulmak için sezaryeni tercih ediyorlar. Peki hangi durumlarda gerçekten uygulanması gerekiyor.



Hangi durumlarda normal doğum tercih edilemez?
Sezaryenin sadece riskli durumlarda tercih edilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, normal doğumun yapılamayacağı durumları şöyle sıralıyorlar: “İlk bebeğin ters geliyor olması, bebeğin anne karnında yan duruşu, plasentanın önde oluşu, plasentanın erken ayrılması, kordonun bebeğin başının önünde olması, bebeğin suyunun ileri derecede azalması, üçüz gebelik, ikiz gebelikte ilk bebeğin poposunun önde olması, annenin kemik yapısının dar olması, annenin bel fıtığı, kalp hastalığı, yüksek tansiyon gibi ıkınmasının mahsurlu olduğu durumlar, annede genital bölgede herpes (uçuk) ve HPV gibi virütik enfeksiyon durumunun bulunması gibi durumlarda sezaryen tercih edilir.”

Sezaryenin tehlikeleri nedir?
Uzmanlar sezaryenle doğan bebeklerde ilk günlerde soluk alıp vermede sorun yaşanabileceğini belirtiyor. Bebek anne karnında bir sıvının içinde. Bu sıvı bebeğin hava yollarına giriyor. Normal doğum sırasında vajinadan geçerken bebek sıvıyı atıyor. Oysa sezaryende bebeğin bu şansı yok. Bu nedenle doğum sonrası bebekte sık soluk alıp verme ve bazen geçici de olsa yoğun bakım takibi bile gerekebiliyor. Anne sezaryen sonrası ağrı nedeniyle bebeğini yeterince besleyemeyebiliyor. Bebek yeni doğan döneminde yeterince beslenemeyince bağırsak hareketleri yeterli olmayabiliyor ve tüm yeni doğan bebeklerde görülen sarılık daha belirgin boyutlara ulaşabiliyor.

Normal doğumdan korkmayın
Normal doğum için annenin istekli ve kararlı olması gerekiyor. Birçok anne adayı bu konuda toplumda oluşan ön yargıların olumsuz etkilerinin tesirinde kalıyor. Hamile kadınlar çevresi tarafından maalesef korkutuluyor. Doğum hikayeleri bazen abartılıyor. Anne adayları tanımadıkları kişiler tarafından bile ‘Allah kurtarsın’ diyerek korkuya sürükleniyor. Anneleri ürküten ağrıya bugün tıp çözüm bulmuş durumda. Epidural analgezi (ağrısız doğum) ile anneler çok daha rahat normal doğum süreci yaşıyorlar. Batı ülkelerinde normal doğumun daha yaygın olmasının nedeni epidural analgezinin daha sık kullanılması.

Epidural anestezi nedir?
Epidural anestezinin sinirlerin omurilikten çıktığı yere lokal anestezi ile ağrısız bir şekilde uygulanıyor. Epidural anestezi ile normal doğumun artık ağrısız bir şekilde gerçekleştirebildiğini belirten uzmanlar uygulamayı şöyle anlatıyorlar: “Epidural analgezide doğumun başında bel bölgesine kateter yerleştiriliyor. Ağrı kesici ilaç verilmesi için rahim ağzı 4 cm açılıncaya kadar bekleniyor. Epidural analgezi uygulanmış olan hastalar doğum anında ıkınma hissi duymayabilirler. Fakat doğuma yardımcı olan kişiler ağrıları elle veya monitörden gözleyerek ıkınma zamanını anneye söyleyebiliyorlar.”

Normal doğumun avantajları
Bebeğe anestezi uygulanmamış oluyor.
Doğum esnasında bebek ciğerlerindeki sıvıyı atıyor.
Anne bebeğini hemen emzirmeye başlıyor.
Doğumdan sonra yaklaşık 24 saat içinde taburcu olunabiliyor.
Anne normal hayata daha çabuk geri dönebiliyor.
Normal doğum yapan kadınlar daha kolay kilo veriyor.
Read more…

Gebelikte astım nasıl tedavi edilir hamilelikte astım bebeği kötü etkiler mi belirtileri tedavisi

22:44 |
Gebelikte astım nasıl tedavi edilir hamilelikte astım bebeği kötü etkiler mi belirtileri tedavisi
Gebelik öncesi dönem önemlidir

Astım hastası çocuk sahibi olmaya karar verdiğinde, astım-allerji uzmanı hekim tarafından değerlendirilmeli, solunum fonksiyonları gebelik gerçekleşmeden önce iyi düzeye getirilmelidir.

Allerjik astımı olan hastalar, allerjenlerden korunma yani çevresel kontrol yöntemleri hakkında tekrar bilgilendirilmelidir.

Gebeliğin ilk 3 ayında sadece astım ilaçları değil, tüm ilaçların güvenirliği hakkında çok fazla bilgi yoktur. Bu nedenle özellikle ilk ayların sorunsuz geçirilmesi sağlanmalıdır.


Gebelik süresince hem astım, hem de gebeliğin seyri uzman hekimlerce takip edilmelidir. Bu hekimler gerektiğinde hastanın tedavisi hakkında birlikte karar vermelidir. Gebelik sürecinde astım alevlenmeleri (yani hastalık belirtilerinin artması) görülebilir. Bu dönemlerin ivedi olarak ve gerektiğinde yoğun tedavilerle atlatılması gerekir. Çünkü büyümekte olan bebeğin oksijen ihtiyacı karşılanmalıdır.

Astımda normal bir gebelik ve doğum mümkün müdür?

Gebelik süresince doğru tedavi uygulanırsa, astım anne ve bebek sağlığını olumsuz etkilemez.

Ancak, hekimin belirleyeceği ilaçlar kullanılmaz, düzenli muayeneler yaptırılmaz ve astımı kötüleştiren faktörlerden (başta sigara) korunulmaz ise; erken doğum, gelişme geriliği olan bebek, düşük ya da annede gebeliğe bağlı yüksek tansiyon (preeklampsi) gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir.

Kötü astım kontrolü gelişmekte olan bebeği nasıl etkiler ?

Astım kontrol altında tutulmaz ise şikayetler artar, anne kanında oksijen oranı düşer. Anne kanındaki düşük oksijen düzeyi doğrudan bebeği etkiler. Çünkü gelişmekte olan bebeğin oksijen ihtiyacı, anne kanından sağlanmaktadır.
Düşük oksijen düzeyleri bebekte gelişme geriliğine neden olur.

Astım ilaçlarının bebeğe zararı var mı ?

Solunum yolu ile kullanılan ilaçların çoğu (hepsi değil) gebelikte güvenlidir.

Diğer yandan ilaç tedavisi uygulanmaması durumunda ortaya çıkacak riskler, ilaçlara bağlı olası risklerden çok daha yüksektir.

Astıma bağlı şikayetler hangi aylarda daha fazladır ?

Gebeliğin 6. ayı ile 8. ayı arasında astıma bağlı şikayetler daha fazladır.

Son 4 hafta içinde genellikle hastaların şikayetleri azalır. Gebeliğin başlangıcından itibaren astım etkin bir şekilde kontrol altına alınmış ise, doğum sırasında genellikle ciddi bir sorunla karşılaşılmaz.

Gebelikte allerji aşılarına devam edilir mi?

Aşı tedavisine bağlı bebekte anormali gelişmesi sözkonusu değildir. Aşı tedavisi devam ederken gebe kalan hastalarda, aşı programına doz ayarlaması yapılarak devam edilebilir. ANCAK, bu konuda çoğu merkezin genel yaklaşımı (gelişebilecek bir sistemik reaksiyon ve onun tedavisinde kullanılması gereken ilaçlar vs gibi durumlar gözönüne alınarak) gebelikte immunoterapinin kesilmesi gibi emniyetli bir yolun seçilmesidir.

www.astimrehberi.com
Read more…

Doğum pozisyonları doğumda duruş şekilleri doğum vücut duruşu

02:28 |
Doğum pozisyonları doğumda duruş şekilleri doğum vücut duruşu.
Bugün kadınlar rahatsızlığı en aza indirip, doğum sürecini hızlandırmak için vücutlarını nasıl kullanacaklarını öğrenebiliyorlar. Çeşitli pozisyonları denemek doğum sancıları ve doğum sırasında sizin için en iyinin ne olduğunu bulmak için yardım edebilir. İşte çeşitli doğum sancısı ve doğum pozisyonları hakkında Bilmeniz gerekenler.

Ayakta Durmak

Avantajları

Ceninin oksijeni mükemmel
Yerçekimini kullanır.

Kasılmalar daha etkili ve daha az acılıdır.
Doğumu hızlandırmaya yardım eder.
ItMe gereksinimini yaratmaya yardım eder.

Dezavantajları

Doğum için zayıf kontrol
Doğum için görevli olanlar için zor bir görüntü

Yürüme

Avantajları

Yerçekimini kullanır.
Kasılmalar sıklıkla daha az acı verici olur.
Rahim kasılmalarını teşvik eder.
Bebek legen kemiğinde iyi düzende durur.
Doğumu hızlandırabilir.
Sırt ağrısını azaltır.
İnişi teşvik eder.

Dezavantajları

Yüksek tansiyonu olan anneler çoğunlukla kullanamaz.
Cenin Sürekli elektronik Monitore bağlı ise kullanılamaz.

Oturma

Avantajları

Dinlenmek için iyidir.
Yerçekimini kullanır.
Sürekli elektronik monitörle kullanılabilir.
İnişi teşvik etmek için doğum topuyla beraber kullanılabilir.

Dezavantajları

Eğer annenin yüksek tansiyonu varsa muhtemelen kullanılamaz.

Tuvalette oturmak

Avantajları

Perine (apışarası) için rahatlamaya yardım eder.
Anne bacak açma pozisyonuna ve bu çevredeki pelvik Baskıya alıştırılır.
Yerçekimini kullanır.

Dezavantajları

Tuvalet oturma yerinin gelen baskı acı yaratabilir.

Yarı Oturma

Avantajları

Anne için rahattır.
Yerçekimini iyi kullanır.
Iyi bir dinlenme pozisyonudur.
Hastane yatakları için kolay olur.
Doğum Odasında anne, baba ve orada bulunan diğerleri için iyi bir görüntüdür.
FHT'ye (cenin Kalp Atışları) iyi ulaşım sağlar.

Dezavantajları

Perineye ulaşım zayıf olabilir.
Kokiksin (kuyruk kemiği) hareketliliğini zayıflatır.
Perine üzerinde biraz baskı ama litotomiden (taş çıkarma ameliyatı) daha az baskı.

Litotomi (Sırt üstü bacaklar havada-bu pozisyondan kaçının!)

Dezavantajları

Bütün büyük kapların baskısı.
Yırtılma ve çoğunlukla epiziotomiye gereksinim duyma.
Doğuma yardım etmek için Yerçekimi kullanımı yoktur.

Avantajları

Cenin iyi oksijen alır.
Anne için iyi bir dinlenme pozisyonudur.
Eğer annenin yüksek tansiyonu varsa yardımcıdır.
Eğer anne epidural anestezi altındaysa yardımcıdır.
Sıklıkla kasılmaları daha etkili hale getirir.
Doğum sürecini ilerletebilir.
İkinci safhada kasılmalar arasında dinlenmesi için anne için daha kolaydır.
İkinci safhada arka sakral hareketine olanak TANIR.
Dik inişi yavaşlatabilir.
Eşin bacakları desteklemesi gerekebilir.
Eş doğumda yardım edebilir.
Yırtılma ve epiziotomiye gereksinim duymayı aza indirir.
Perineye ulaşım mükemmeldir.

Dezavantajları

Eğer anne sürekli aynı pozisyonda yatarken bebeğin Sırtı dönükse FHT'ye ulaşım zayıftır.
Yerçekiminin yardımı yoktur.
Eğer orada bacağını tutacak kimse yoksa annenin Bacağı annenin dizi altına destek konulmalıdır.
Anne kendini çok pasif hissedebilir.

Diz Çökme, destekle Eğilme

Avantajları

İnatçı arka gösterim için yardımcıdır.
Bebeğin rotasyonuna yardım eder.
Pelvik sallantı için iyidir.
Doğum balonuyla beraber iyi kullanılır.
Bilekler ve kollarda daha az Gerginlik.
Dik inişe teşvik eder.
Yerçekimini kullanır.
Bebeğin rotasyonunu yükseltebilir.
Rahatlık için ağırlığı değiştirmeye özgürlük TANIR.
Perineye mükemmel ulaşım.
Mükemmel cenin devinimi.
Pelvis çapını en çok iki cm artırır.
Daha az ıkınma çabası gerektirir.
İnişi teşvik etmek için gövdenin üst kısmı dibe baskı yapar.
Uyluklar bebeğin uygun düzende olduğu durumdadır.

Dezavantajlar

Çoğunlukla anne için yorucudur.
Bazen FTH'leri duymak zordur.
Doğumda annenin yardımı zor olabilir.

Eller ve Dizler

Avantajları

Bradikardi (dakika başına kalp atışının azalması) için iyidir. (Düşük kalp atışı)
Sırt sancıları için iyidir.
Doğum topu için kullanışlıdır.
Arka gösterimin rotasyonuna yardım eder.
Hemeroidin baskısını ortadan kaldırır.
Yırtılma ve epiziotomiye gereksinim duymayı engelleyen en iyi pozisyon.
Büyük bebek için iyi bir iniş pozisyonu.
Omuz distosisi (zahmetli ve yavaş doğurma) için mükemmel.

Dezavantajları

Anneyle göz kontağını devam ettirmek zordur.
Anne için görmesi zordur.
Bebek annenin bacaklarının arasından geçmek zorundadır.
Deneyimsiz katılımcılar için kafa Karıştırıcı olabilir.
Read more…

Yalancı gebelik nasıl oluşur yalancı gebeliğin belirtileri nelerdir nasıl tedavi edilir

22:43 |
Yalancı gebelik nasıl oluşur yalancı gebeliğin belirtileri nelerdir nasıl tedavi edilir.
Ultrason teknikleri ve gebelik testleriyle, halk arasında ‘umma’ adı verilen psikolojik (yalancı) gebelik sayısı oldukça azaldı.
Yalancı gebelik, yani psikolojik gebelik, gebe olmayan bir kadının gebe olduğuna inanması ve gebelik belirtilerine benzer (bulantı, kusma, karın büyümesi gibi) bulgular yaşaması olarak tanımlanıyor. Tıpta, 'pseudocyesis' olarak adlandırılan bu durum, aslında psişik bir bozukluğun fiziksel olarak dışa yansımasıdır. İnsanın beyinsel olarak hamile olduğuna inanmasıyla birlikte, gerçekten de hamileliğin fizyolojik belirtileri ortaya çıkabiliyor.

Gebeliği çağrıştıran bulgular
Yalancı gebeliğin çok eski çağlardan beri bilindiğini belirten kadın hastalıkları Uzmanı Dr. Deniz Cankat, 17-79 yaşlar arasındaki kadınlarda pek çok vaka bildirildiğini söylüyor ve devam ediyor:


"En sık görülen belirtiler az adet görme, hiç adet görmeme, karında büyüme ve göğüslerdeki değişiklikler. Bazen bu bulgulara bulantı ve kusma da eşlik edebilir. Yine de jinekolojik muayenede rahimde büyüme saptanmaz. Karın, genellikle gergindir ve gaz birikimi vardır. Hastalar tarafından hissedilen ve bebek hareketleri diye algılanan hareketler, aslında bağırsak hareketleri veya karın kaslarının istemsiz kasılmalarıdır. Bebeğin kalp atışları gibi algılanan ise, kendini hamile zanneden kadının heyecanına bağlı tansiyon artışıdır."

Göğüsten süt bile gelebilir
Dr. Deniz Cankat bazen göğüslerden süt de gelebileceğine değinerek şunları ekliyor: "Beyinde yer alan hipofiz bezinde, iyi huylu tümörlere bağlı prolaktin denen süt hormonunun kanda yükselmesi de göğüslerden süt gelmesine neden olabilir.
Hasta, kafasında yaptığı 'başlangıçta yanıldım' yorumları ile yalancı gebeliğin süresini, 9 ayla birkaç yıla kadar uzatabilir. Ve çoğu hasta, tahlil sonucuna rağmen gebe olmadığına inanmaz. Bu nedenle gerçekten gebelik olup olmadığının araştırılmasından sonra hastaya psikolojik bir tedavi de planlanmalıdır."

Karnı burnunda yalancı gebelik vakası
Psikiyatri uzmanı Dr. Ümit Yazman, kadın doğum uzmanıyla psikiyatrisin ortak çalışması gerektiğine değiniyor ve şunları söylüyor:

"Kadın sorunları içerisinde nadir olarak görülmekle birlikte çok ilginç olarak değerlendirebileceklerimizden bir tanesi de halk arasında 'psikolojik gebelik' olarak biline durumdur. Hamilelik olmamasına karşın, kadının kesin olarak hamile olduğuna inanması ve bu doğrultuda bazı rahatsızlıklar duyması olarak açıklanabilir."

Ne var ki, her zaman hastayı bu düşünceyle tedavi etmek mümkün olmuyor. Kendisine gelen bir yalancı gebelik vakasını buna örnek olarak gösteriyor Dr Deniz Cankat:

"Bir gün muayenehanemize bir hasta geldi. 8 aylık hamile olduğunu ve bir kontrolden geçmek istediğini söylüyordu. Devamlı hastalarımızdan olmadığı için ve görünüşü de 8 aylık bir hamile hanımı çağrıştırdığı için, gayet olağan bir şekilde ultrasona soktuk. Ultrasonda aslında hamile olmadığı anlaşıldı. Ona hamile olmadığını söylediğimizde ise şaşırmadı bile. 'Öyle mi!' deyip çekip gitti."

Kaynak: Esra Aysan / Bebeğim ve biz
Read more…

Doğum ağrısı nasıl azaltılır doğum ağrısını azaltmak için neler yapılabilir ağrısız doğum nasıl olur

02:27 |
Doğum ağrısı nasıl azaltılır doğum ağrısını azaltmak için neler yapılabilir ağrısız doğum nasıl olur.
Doğum ağrılı bir olaydır, ama sancılarında bir amacı olduğunu unutmayın. Her kasılma sizi bebeğinizin doğumuna biraz daha yakınlaştırır. Ağrı giderme yöntemlerini kullanmak konusunda ne kadar kararlı olursanız olun olaya geniş bir açıdan bakmanızda fayda vardır. Bu yöntemlerin gerekliliği yaşayacağınız doğurma sürecine ve sizin ağrıya dayanma gücünüze bağlıdır. Eğer katlanabileceğinizden fazla acı ile karşı karşıyaysanız ağrı giderme yöntemlerine başvurulmasını istemekten çekinmeyin.

Epidural Anestezi
Epidural anestezi vücudun alt bölümlerine giden sinirleri geçici bir süre uyuşturur. Özellikle doğumdaki sırt ve bel ağrılarının giderilmesinde faydalıdır. Her hastanede uygulanan bir yöntem değildir. Epidural blok şiddetli doğum ağrılarının giderilmesinin yanı sıra hem normal yolla hemde sezaryen doğumlar için giderek daha popüler hale gelmektedir. Bunun temel nedeni daha güvenli ve kolay uygulanabilir olmasıdır. Epiduralin
zamanlaması etkisi doğumun ikinci evresinde geçecek şekilde yapılmalıdır, yoksa bebeğin doğumu gecikebilir. Epidurali uygulamak yaklaşık 20 dakika alır. Dizlerinizi karnınıza çekerek yan yatmanız istenir. Anestezik madde ince bir tüp ile belinize enjekte edilir. Bu tüp yerinde bırakılarak gerektiğinde ağrı kesicinin yeniden verilmesi sağlanır. İlacın etkisi yaklaşık 2 saat sürer. Epidural uygulandığında sürekli kontrol altında kalacaksınız ve belinizdeki kateter varlığından dolayı hareketleriniz kısıtlanacaktır.Epidural gereği gibi etki gösterirse doğumda hiç ağrı duyulmaz. Bazı hamilelerde bayılma hissi ve baş dönmesi yapabilir. Ayrıca bebeğin kalp atışlarını etkiliye bileceğinden bebek kalp atışları sürekli monitörden izlenir.

Pudental Anestezi
Bu yöntem ikinci aşamadaki ağrıları gidermek için kullanılır ve genellikle normal yolla doğumda tercih edilir. Perine ve vajina çevresindeki bölgeye sokulan bir iğne yoluyla uygulanır, o bölgedeki ağrıları azaltır ancak rahimdeki ağrılara pek etki etmez. En çok forseps kullanıldığında yararlıdır ve etkisi epizotomi yapılana dek sürebilir.

Gaz ve hava
Oksijen ve azot oksit karışımı kendinizi iyi hissetmenizi sağlayarak ağrıları durdurur. Doğumun birinci evresinin sonlarına doğru etkilidir. El maskesi ile uygulanan gazı solumanız istenir. Etkisi bir iki dakika içerisinde görüldüğünden sancının başlayacağını hissettiğinizde gazdan bir kaç derin soluk almanız yeterli olur. Gaz ağrıyı ancak kısmen giderdiği için bazen yeterli olmayabilir. Gazı solurken başınız dönebilir,bulantı gelebilir. Bu gazın bebeğe zararlı bir etkisi yoktur ancak yinede günümüzde kullanımı nadirdir.

Diğer ağrı kesiciler
Güçlü bir ağrı kesici olan meperidin hidroklorid kadın doğumda en çok kullanılan ağrı kesicidir. En etkili uygulama şekli damar içine veya kas içine enjekte edilmesidir. İki ile dört saatte bir tekrarlanabilir. Genellikle kasılmaları etkilemez. Doğumdan yaklaşık 2-3 saat önce verilir. Annenin ilaca yanıtı ve ağrının azalma derecesi çok değişkendir. Bazı kadınlar ilacın kendilerini gevşettiğini ve kasılmalara daha iyi dayandıklarını ileri sürerler, bazıları ise uyuşukluk duygusundan hiç hoşlanmazlar ve kasılmalarla başa çıkmakta zorlandıklarını söylerler. Kadının duyarlılığına göre değişen yan etkiler arasında bulantı, kusma, solunumun zayıflaması ve kan basıncında düşme sayılabilir. Meperidin ayrıca doğum sonrası epizyotomi ve sezaryen acısını dindirmek içinde verilebilir. Eğer doğuma çok yakın verilmişse bebek uykulu olabilir ve emmekte zorlanabilir ama bu etkileri kısa sürelidir.

Genel anestezi
Bir zamanlar ağrısız doğum için en gözde yöntemlerden biri olan genel anestezi, artık yalnızca ameliyatlı doğumlarda (sezaryen) kullanılır. Hızlı etkisinden dolayı daha çok bölgesel anestezi yapılmasına zaman bulunamadığı acil sezaryen durumlarında uygulanmaktadır. Bazı ön ilaçların enjekte edilmesinden sonra genel anestezik madde hastaya solunum yolu ile verilir. Bunu bir uzman anestezist yapar. Anne doğumun bütün aşamalarında bilinçsiz olacaktır. Kendine geldiğinde de bir süre sersem, çevresini ve zamanı tanımaz ve huzursuz olabilir. Boğazına koyulmuş bir tüpten dolayı öksürebilir, boğazı sızlayabilir, bulantı ve kusması olabilir. Geçici bir kan basıncı düşmeside başka bir olası yan etkidir. Genel anestezinin büyük sorunu anneyle birlikte bebeğin de sakinleşmiş olmasıdır. Bununla birlikte tam doğum anında anestezik madde kesilerek bebeğin uyuşukluğu en aza indirilebilir. Bu yolla bebek henüz kendine fazla miktarda ilaç ulaşmadan doğabilir. Anne yan yatırılarak (genelde sola) ve oksijen verilerek, bebeğe giden oksijen arttırılmaya çalışılır.

Genel aestezinin başka bir yan etkisi de annenin kusması ve kusmuklarının, öksürük refleksleri baskılanmış olduğundan,ciğerlerine kaçarak zatüreye yol açma olasılığıdır.Doğum öncesinde sizden hiçbir şey yiyip içmemenizin istenmesinin nedeni de budur.
Read more…

Gebelikte plasenta sorunları plasentanın rahim ağzını kapatması

22:42 |
Gebelikte plasenta sorunları plasentanın rahim ağzını kapatması
PLASENTA PREVİA
Plasenta bebek ile anne arasındaki besin ve oksijen transferini sağlayan gebeliğin devamı açısından hayati bir organdır. Plasentanın bebeğin doğum yolu üzerine yerleşmesine plasenta previa denir.
Gebeliğin henüz başında gebelik ürününü oluşturan hücre topluluğundan plasentayı oluşturmak üzere bir yapı ayrışır ve bu yapı anne rahminin iç yüzeyine yerleşir. Bu yerleşim rast geledir. Gebeliğin ilk 3 ayında plasenta rahim çıkışına (serviks uteri) doğru yerleşmiş olsa da gebelik ve dolayısı ile rahim büyüdükçe plasenta serviksi kapatmayacak şekilde yukarı çekilir. Ancak bazı gebeliklerde plasenta serviksi kapatmaya devam eder ve bu durumda plasenta previa tanısı konur. Meydana geldiğinde özellikle ciddi kanamalarla gebeliği komplike hale getirir ve çoğunlukla gebelik erken sonlandırılmak zorunda kalınır.


Risk faktörleri nelerdir?
1. Annenin 35 yaş üzerinde olması
2. Daha önce çok sayıda düşük veya küretaj geçirmiş olmak
3. Çoğul gebelik olması
4. Daha önce rahim ameliyatı geçirmiş olmak
5. Daha önceden plasenta previalı gebelik geçirmek

Plasenta previa da yakınmalar nelerdir?
İlk bulgusu lekelenme tarzında açık kırmızı vaginal kanamadır. Bu kanama şiddetli de olabilir. Kanama sırasında rahimde kasılma olmaması ve hastanın ağrı hissetmemesi plasenta previa için karakteristik bulgulardır. Ancak bazen beraberinde doğum sancısı şeklinde ağrılar görülür.

Tanı nasıl konur?
Ultrason, plasenta da dahil olmak üzere rahim içi yapıların incelenmesinde önemlidir. Ultrason ile bebeğin plasentasının yerleşim yeri saptanır. Plasenta rahim ağzına yerleşmişse tanı plasenta previadır. Plasenta rahim ağzını (serviks) tamamiyle kapatmışsa Total, kısmi olarak kapatmışsa Parsiyel Plasenta previa olarak adlandırılır. Ultrason ile previa tanısı konan gebeye vaginal yolla steril spekulum muayenesi yapılarak vaginal kanamanın başka bir patolojiden olup olmadığı kontrol edilir.

Tedavi
Tedavi tamamı ile gebenin vaginal kanama epizodlarının sıklığına ve kanama miktarına bağlıdır. Burada bebeğin doğumuna ne kadar süre kaldığı da önemlidir. Mümkün olduğunca doğum geciktirilerek bebeğin olgunlaşmasına fırsat tanınmaya çalışılsa da çok şiddetli bir vaginal kanama da gebenin hayatı tehlikeye gireceği için gebelik sonlandırılır.
Plasenta previa kanaması bebek olgunlaşmadan önce meydana gelmişse ve kanama miktarı azsa bebeğin olgunlaşmasına izin verilir.

Vaginal kanaması olan hasta hastaneye yatırılarak izleme alınır. Plasenta previadaki kanama annenin hayatını tehlikeye sokabildiği gibi daha az miktardaki kanamalar annede kansızlığa neden olacaktır. Bu nedenle tanı konar konmaz tam kan sayımı yapılır. Varsa annedeki aneminin düzeyi saptanır. Anemiyi tedavi etmek için kan yapıcı demir ilaçlarına başlanır. Eğer kansızlık ilaç tedavisi ile düzeltilemeyecek boyutta ise kan transfüzyonu zorunludur. Kan transfüzyonu ile annenin hemoglobini en az 10 gr/dl seviyesine yükseltilir.

Annenin fiziksel aktivitesi de plasentadan kanamayı başlatabilmektedir. Bu nedenle hastanın fiziksel aktivitesi kısıtlanarak yatak istirahatine alınır.

Rahim kasılmaları erken doğum eylemini ve dolayısı ile kanamayı başlatacağından önlem olarak doğum eylemini baskılayıcı (tokolitik) tedaviye başlanır.

Bu şekilde hastanede durumu stabil hale gelinceye kadar izlenen hasta bebek olgunlaşması henüz tamamlanmamışsa evinde yatak istirahatine devam etmek şartıyla taburcu edilebilir. Bu arada doktorun uygun göreceği sıklıkta takiplere devam edilir.

Cinsel ilişki de kanamayı başlatabileceğinden plasenta previalı hastalarda yasaklanır.

Takipler sırasında bebek olgunlaşması tamamlandığında veya vaginal kanama ciddi boyutlara ulaştığında doğuma karar verilir

Plasenta previa da doğum genellikle sezaryen ile olur. Ancak plasenta tam değil de kısmi olarak rahim ağzına yerleşmişse vaginal doğumda denenebilir.

Kaynak: kadinvegebelik.org
Read more…

Doğum sırasında nasıl nefes alınmalı doğumda nefes egzersizleri doğum esnasında doğru nefes alma şekilleri nelerdir

02:26 |
Doğum sırasında nasıl nefes alınmalı doğumda nefes egzersizleri doğum esnasında doğru nefes alma şekilleri nelerdir.
Normal doğum esnasında “ıkınırken” güçlü bir nefese ve güçlü karın kaslarına ihtiyaç duyacaksınız. Aşağıdaki yazıda kasılmalar esnasında bebeğinize maksimum oksijen gitmesi için yapmanız gerekenleri bulacaksınız.

Doğum eyleminde uygulayacağınız doğru nefes alma-verme tekniklerini gebelik döneminizde ne kadar sık uygularsanız bu teknikleri o kadar iyi öğrenirsiniz.

Doğum eylemi esnasında doğru nefes alıp verme iki açıdan önemlidir: doğum eyleminde belli aralıklarla gelen uterus kasılmaları esnasında bebeğinize giden kan akımı nispi olarak azalır. Bu fizyolojik, yani normal bir durumdur. Siz bu esnada derin bir nefes aldığınızda kanınıza normal bir nefeste geçtiğinden daha fazla oksijen geçer ve bu ek oksijen kasılmalar esnasında bebeğinizin oksijensiz kalmasını önler.


Doğru nefes alıp vermenin diğer bir önemi de şudur: kasılmalar esnasında duyacağınız muhtemel ağrı, zihinsel olarak daha çok doğru nefes alıp vermeye odaklanmış olmanız nedeniyle daha hafif olarak algılanacaktır.

Alıştırmalar:
Gevşeme: Yere yatın ve dizlerinizi bükün. Vücudunuzdaki bütün kasları bilinçli bir şekilde teker teker gevşetin. Bunun ne kadar zor olduğunu denedikçe göreceksiniz. Tüm kaslarınızı gevşettiğinizi düşündüğünüzde bile tekrar yaptığınız bir kontrolde bazı kaslarınızın halen kasılı olduğunu görebilirsiniz. Tümüyle gevşemiş olmaya özen gösterin.

Derin nefes alma-verme: Tümüyle gevşediğinizden eminseniz sanki 45-50 saniye süren bir kasılmanız varmış gibi hissetmeye çalışın. Burnunuzdan (eğer burun tıkanıklığınız varsa ağzınızdan) içinize mümkün olduğunca ve yavaş yavaş derin bir nefes çekin, bu nefesi yine yavaş yavaş ağzınızdan dışarı verin. Bu esnada bütün kaslarınızın gevşek olduğunu tekrar kontrol edin. Kafanızda canlandırdığınız kasılmalar devam ettikçe bu işleme devam edin.

Dikkat: Nefes alıp verme işlemini çok hızlı yaparsanız, kanınızdaki karbondioksit hızlı bir şekilde azalabilir, bu da geçici bilinç kaybına kadar gidebilen durumlara yol açabilir, bu nedenle derin nefes alma işlemini yavaş yavaş uygulayın. 45-50 saniye süren bir kasılmada 5-7 adet nefes alma-verme uygundur.

Karından nefes alma tekniği: Bu egzersiz karın kaslarınızın gevşemesine yardımcı olduğu gibi, kasılı kasların uterus üzerine gereksiz baskı yapmasını engeller:

Yere uzanın ve ellerinizi karnınızın üzerine yerleştirin. Derin bir nefes alarak karnınızın “şişmesini” sağlayın. İçinizden beşe kadar saydığınız sürede bu pozisyonu koruyun. Nefesi ağzınızdan verin ve bu işlemi 4-5 kez tekrarlayın.
Read more…

Mol gebelik nedir mol gebelik belirtileri nelerdir mol gebelik nasıl tedavi edilir üzüm gebeliği

22:41 |
Mol gebelik nedir mol gebelik belirtileri nelerdir mol gebelik nasıl tedavi edilir üzüm gebeliği.
Mol gebeliği, halk arasında bilinen adıyla "Üzüm Gebeliği", erken gebelik döneminde rastlanan, gebelik ürününün sağlıklı gelişiminin aksadığı bir hastalıktır. Aslında plasentanın anormal gelişimidir ve rahim içinde üzüm tanesi şeklinde bol miktarda oluşumlar içermesiyle karakterizedir.

Mol gebeliğin iki türü vardır: Komplet ve parsiyel (inkomplet):

A)Komplet (tam) Mol: Gebelik sadece plasental dokulardan oluşmuştur. Bebeğe ait hiçbir doku yoktur. Bu durum, çekirdeksiz bir yumurtanın spermle döllenmesi sonucu oluşur. Yumurtanın çekirdeksiz olması nedeniyle bebek gelişimi olmaz ancak bebeğe ait eklerden plasenta gelişmeye devam eder. Plasental yapılardan salgılanan bhCG hormonu nedeniyle hastada gebelik belirtileri bulunur. Bu form, mol gebeliğin daha sık gözlenen şeklidir. Belirtileri gebeliğin erken döneminde ortaya çıkar.


B)Parsiyel (kısmi) Mol: Anormal plasental gelişimin yanı sıra bebeğe ait yapılar da mevcuttur. Normal bir yumurta hücresinin iki spermle döllenmesi söz konusudur. Her ne kadar bebek oluşmuş ise de genetik olarak fazla kromozomu olan bebeğin yaşama şansı yoktur. İçeri giren iki sperm (23+23= 46) ve yumurta hücresi (23) kromozomları birleşince ortaya genetik şifre bozukluğu olan 69 kromozomlu bir gebelik materyali çıkmıştır (Normal insanda 46 kromozom bulunur).

Risk Faktörleri:

Anne yaşının artması ile görülme sıklığı artar. Sosyoekonomik seviyesi düşük ve kötü beslenen kadınlarda daha sık olmaktadır. Görülme oranı 1000 gebelikte 1 olarak bildirilmektedir. Daha önceden mol gebelik geçirmiş olanlarda tekrar mol gebelik geçirme riski 10 kat kadar artar ve %1' e yükselir. İki kez mol gebelik geçirmiş olanlarda risk %10' a yükselir.

Yakınmalar:

Hastada gebeliğin tüm belirtileri bulunabilir.

Adet gecikmesi ilk bulgudur. Yapılan gebelik testleri pozitif çıkacaktır. Mol gebelik genellikle erken gebelik döneminde kanamaya neden olur.

Gebelik bulantı ve kusmaları daha şiddetlidir. Çünkü bu hastalıkta salgılanan bhCG miktarı, normalin çok üstündedir. Nadiren erken dönemde preeklampsi, hipertiroidi, aşırı tüylenme gibi, diğer hormonların salgılanmasının yol açtığı durumlar ortaya çıkar.

Gebelerin bir kısmı 'üzüm tanesine benzer parça düşürme' yakınması ile başvurur.

BhCG(plasentadan salınan bir hormon) yüksekliği nedeniyle bazı hastalarda her iki yumurtalıkta kist oluşumu saptanabilir. Bu kistlerin büyümesi ve hormon salgılaması durumunda ağrı, vücutta tüylenme gibi belirtiler eklenebilir.

Tüm belirtiler, genellikle, parsiyel molde daha hafiftir ve daha geç dönemde bulgu verir.

Tedavi :

Tedavi öncesi, kan testleri yapılır, kan grubu belirlenir, diğer organlara yayılım araştırması yapılır. Akciğer filmi çekilir.

Hastane şartlarında genel anestezi altında rahim ağzının genişletilmesini takiben rahim içerisinin boşaltılması temel tedavi yöntemidir.

Takip:

Mol gebeliği, Gestasyonel Trofoblastik Neoplazi (GTN) olarak adlandırılan bir hastalığa dönüşebilir. GTN, vücudun başka yerlerine de atlayabilen (metastaz) veya rahim içerisinde tekrarlayabilen habis bir hastalıktır

Hastalar, mol gebeliğin nüks riski nedeniyle sıkı takibe alınırlar. Takip programında 1 yıl süreyle hasta gebe kalmamalıdır. Bu amaçla doğum kontrol hapları idealdir. Başlangıçta kan bhCG seviyeleri normale dönünceye kadar haftalık ölçümler yapılır. (Üç ardışık haftalık takipte bhCG sıfır oluncaya dek haftalık takiplere devam edilmelidir). Akciğer röntgeni çekilir. Haftalık takiplerden sonra 6 ay süreyle aylık, daha sonrada 2 aylık bhCG takibi yapılır.

1 yıl süreyle 3 ayda bir jinekolojik muayene, ultrason ve kan testleri ile hastalık nüks açısından değerlendirilir. 1 yıl sonunda her şey normalse hastanın gebe kalmasına izin verilir.

Tüm vücut, çeşitli görüntüleme yöntemleri ile metastaz (yayılım) açısından araştırılır. Hastalığın yaygınlığına, şiddetine göre farklı kemoterapi yöntemleri ile tedaviye başlanır. Kemoterapiye iyi yanıt vermesi ile yüz güldürücü sonuçlar alınabilmektedir.

kaynak:gata.edu.tr
Read more…

Doğum sırasında vücutta olan değişiklikler nelerdir doğumda vücutta olan değişiklikler

02:25 |
Doğum sırasında vücutta olan değişiklikler nelerdir doğumda vücutta olan değişiklikler.
Hormonal değişiklikler:
Gebelik boyunca progesteron , uterus adelesinin kasılmalarını önler. Estrojenlerin etkisi ise kasılmaları arttırıcı yöndedir. Gebeliğin son aylarında estrojen salgılanması, progesteron salgılanmasından daha fazla artar ve böylece progesteronun uterus adelesinin kasılmasını önleyici etkisi de ortadan kalkmış olur. Bu şekilde estrojen hormonunun kasılmaları artırıcı etkisi ile doğum olayı başlamış olur.
Gebeliğin sonlarında bebeğin başının tazyiki ile rahim ağzının uyarılması, hipofizden oksitosin adı verilen hormonun salgılanmasını arttırır. Oksitosinin de rahim adelelerinin kasılmasını artırıcı etkisi vardır. Ayrıca gebeliğin sonlarına doğru plasentadan relaxin adı verilen, rahim ağzı ve vaginadaki dokularda gevşemeye neden olan bir başka hormon daha salgılanır. Kısaca özetlersek estrojen ve oksitosin doğum olayının başlaması için gerekli olan kasılmaları artırıyor, relaxin ise rahim ağzının ve vaginadaki dokuların gevşemesini sağlayarak doğum olayının gerçekleşmesi için katkıda bulunuyor.


Mekanik değişiklikler:
Doğum olayında sadece hormonal değişikliklerin olması yeterli olmuyor; olayın bir de mekanik değişimlerle ilgili yanı var. Gebeliğin sonlarına doğru bebeğin hareketleri ve rahim adelesinin bebeğin büyümesiyle gerilmesi hormonal değişimlerle birlikte, rahim adelelerinde doğumu başlatan kasılmalara neden olur. Gebelik boyunca uterusda zayıf, ritmik kasılmalar periyodik olarak zaten vardır. Gebeliğin sonlarına doğru bu kasılmalar gittikçe artarak rahim ağzında gerilmeye ve bebeğin doğum kanalına itilmesine neden olur. Doğum olayının başlarında kasılmalar 30 dakikada bir görülürken doğum ilerledikçe 1-5 dakikada bir görülmeye ve yoğunluk olarak artmaya başlar. Uterus ve karın kaslarının birlikte kasılmaları bebeği her kontraksiyonda biraz daha aşağı iter. Doğumların yaklaşık % 95'inde bebek başla gelir, kalanların büyük kısmında ise makat gelişi vardır. Doğum, fertilizasyondan (döllenmeden) ortalama 266 gün sonra gerçekleşir. Ancak genelde gün hesabı fertilizasyon gününe göre değil son görülen adet günü üzerinden hesaplanır. Son görülen adet günü hesabına göre gebelik süresi ortalama 280 gündür.

Kaynak:www.tip2000.com
Read more…

Gebelikte genel şikayetler hamilelikte genel şikayetler nelerdir

22:40 |
Gebelikte genel şikayetler hamilelikte genel şikayetler nelerdir.
Normal bir gebelikte bile mide yanması, bulantı, kusma, bel, kasık ya da baş ağrısı ve yorgunluk hissi gibi şikayetler olabilir.
Bulantı ve kusmalar bazı gebelerde hiç görülmez, bazılarında da çok ciddi boyutlara ulaşabilir. Bu şikayetler genellikle dördüncü aydan sonra kendiliğinden geçer. Rahatsızlığı azaltmak için öncelikle sık, az miktarda ve istenenlerin yenmesi gibi önlemler alınır. Bebeğin yeterince beslenemeyeceği endişesiyle gebeyi istemediği şeyleri yemeye zorlamak doğru değildir. Ortam değişikliği de yararlı olabilir. Aşırı kusma olduğunda doktorun önereceği ilaçlar kullanılabilir.

Gebelikte dokuların gevşemesine ve büyüyen rahmin yaptığı baskıya bağlı olarak bel ağrısı olabilir. Uygun egzersizler ve yürüyüşlerle kaslar kuvvetlendirilirse ağrılar azalır. Normal bir gebelikte rahmin her iki yanındaki kordonlar gerilir. Barsakların hareketleri azalır ve gaz artar. Kasıklarda dolgunluk hissi ile zararsız kasık ve
karın ağrıları oluşabilir.
Hafif baş ağrıları varsa, bu da genellikle gebeliğin ortalarına doğru, vücut yeni duruma uyum sağlayınca azalır.
Read more…

Doğum ağrısı nedir neden olur doğum ağrısını geçirme yolları nelerdir

02:24 |
Doğum ağrısı nedir neden olur doğum ağrısını geçirme yolları nelerdir ?
Doğum eylemi sırasında uterus (rahim) kasıldığında, ağrı duyusu uterustan sinirler aracılığıyla omuriliğe, oradan da beyine ulaşarak rahatsızlık hissi oluşturur. Ağrının şiddeti her annede farklı olabilmektedir.

Ağrının şiddeti; bebeğin iriliği, bebeğin pozisyonu, pelvis genişliği, kasılmaların gücü, geçmiş deneyimlere ve hatta ön yargılı şartlanmalara bağlı olduğu düşünülmektedir.

Bu yüzden hastanın ne kadar ağrı duyacağını doğumu yaşamadan önce tahmin etmek güçtür. Bazen dayanılabilecek, kontrol altına alınabilecek düzeyde ağrı duyulurken, bazen de çeşitli olup, ağrı kesme yöntemlerine ihtiyaç duyulur.

Nefes alma, rahatlama teknikleri, ılık duş, masaj, destekleyici hemşire bakımı, pozisyon değişiklikleri (ayakta
durmak, oturmak, yürümek, sallanmak), doğum topu kullanmak gibi doğum ağrısına yardımcı olan pek çok tıbbi olmayan yöntemler bulunmaktadır. Ancak bazı kadınlar için bu yöntemler yeterli olmayabilir.
Read more…

Gebelikte yorgunluk sebepleri hamilelikte aşırı yorgunluk halsizlik nasıl önlenir

22:39 |
Gebelikte yorgunluk sebepleri hamilelikte aşırı yorgunluk halsizlik nasıl önlenir.
Siz farkında olmasanız da gebe bir kadın olarak bedeniniz, dinlenme anında bile, bir dağa tırmanan normal bir bedenden daha fazla çalışmaktadır. Bunun önemli bir nedeni, bedeninizin, bebeğinizin yaşam destek sistemi olan ve oluşumu gebeliğin üçüncü ayının sonundan önce tamamlanmayacak olan plasentayı oluşturmakta olmasıdır. Başka önemli bir nedeni de bedeninizin, gebeliğin bedensel ve duygusal sonuçlarına uyum sağlama çabasıdır. Bedeniniz gebelik sürecinde tam olarak uyum sağlayana ve (gebeliğin dördüncü ayında) plasentanın tam olarak oluşmasına kadar geçen süre içerisinde daha fazla enerjiye gereksiniminiz vardır. O zamana kadar az çalışmalı ve eğer gerçekten kendinizi kötü hissediyorsanız bir süre izin almalısınız. Ancak gebeliğiniz normal bir şekilde sürüyorsa, işinizden ayrı kalmanız için de bir neden yok demektir (Kuşkusuz hekiminizin günlük hareketlerinizi kısıtlamadığı veya durumlarda; sayfa 59'a bakınız). Gebe kadınların çoğu çalışmayı sürdürdükleri sürece daha az sıkıntılı ve daha mutlu olmaktadırlar.


Yukarıda anlatıldığı gibi yorgunluğunuzun mantıklı nedenleri vardır, bu nedenle onunla savaşmayın. Yorgunluğun daha fazla dinlenmeniz için bedeninizden gelen bir uyarı olduğunu kabul edin. Kuşkusuz önermek yapmaktan daima daha kolaydır, ancak en azından denemeye değer.

Kendinize özen gösterin. Eğer bu ilk gebeliğinizse, bunun keyfine bakın; çünkü bir daha uzunca bir süre suçluluk duymadan kendinizle ilgilenebilme şansınız olmayacaktır. Öte yandan evden zaten bir ya da daha fazla çocuğunuz varsa, ilginizi paylaştırmak zorundasınız. Ancak bir yandan da kendinizi "süper anne" olmak için zorlamamalısınız. Yeterli ölçüde dinlenmek, evinizin tertemiz olmasından ya da evde dört yıldızlı bir akşam yemeği vermekten çok daha önemlidir. Akşamları kendinizi yormayacak uğraşlarla geçirin. Ayakta kalmamaya çalışın; zamanınızı okuyarak, televizyon seyrederek ya da çocuk isimleri kitaplarını karıştırarak geçirin. Eğer evde daha büyük çocuklarınız varsa, kendinizi yoracak biçimde onları çocuk parkında gezdirmek yerine onlara kitap okuyun, videoda birlikte klasik çocuk filmlerini izleyin ya da evin içinde oyunlar oynayın (evde büyük çocukların olması, çok daha fazla enerji gerektirmesi ve dinlenebilmeniz için çok daha az zaman kalması nedeniyle doğal olarak daha yorucu olacaktır. Öte yandan birden fazla çocuğu olan annelerin yorgunluğa alışık oldukları ve/veya bunu düşünmeyecek kadar meşgul oldukları gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir)

Bu arada dinlenmek için geceyi beklemeyin. Örneğin fırsat bulursanız öğleden sonra yapacağınız bir şekerleme sizi çok rahatlata bilir. Uyuyamıyorsanız uzanın ve elinize bir kitap alın. İşyerinde şekerleme yapmak tercih edilen bir durum değildir; ancak esnek bir çalışma düzeniniz ve rahat bir koltuğunuz varsa aralarda ya da öğlen tatilinde dinlenmeniz için bir neden yok. (Dinlenmek için öğle tatillerini tercih ediyorsanız yemek yemeyi de ihmal etmemelisiniz). Evde çocuklar varsa şekerleme yapmak güç olabilir ancak uyku zamanınızı çocuklarınızın uyku zamanına denk getirerek bu sorunu aşabilirsiniz (bunu önerirken evdeki yıkanmamış tabakları ya da yatağın altındaki toz topraklarını sorun etmeyeceğinizi varsayıyoruz).

Çalışırken yalnızca yorulduğunuz zaman değil, her zaman daha yorulmadan önce çalışmayı bırakmalısınız. Kendinizi tükendim dediğiniz zamana kadar zorlamanız kesinlikle iyi değildir. Çünkü fazla çalışmanın yalnızca sizin üzerinizde değil bebeğiniz üzerinde de istenmeyen etkileri vardır. Bir koşudaymış gibi değil, yürüyüşteymiş gibi çalışın. Biraz çalışın, biraz dinlenin. Zamanınız çocuğunu iş yaparak ya da iş dışında geçirirseniz ve sonunda kendinizi bitmiş hissetmeyeceksiniz.

Vücudunuzun uyarılarına kulak verin. Eğer yürüyüş yaparken nefesiniz kesilirse veya birden bire üzerinizde bir tonluk bir yük varmış gibi hissederseniz mola verin.

Başkalarının size özen göstermesine izin verin. Anneniz ziyarete geldiğinde evi süpürme ya da toz almasına itiraz etmeyin. Ya da bırakın Pazar günü baba öbür çocuklarınızı hayvanat bahçesine götürsün. Alışveriş listelerini de kocanıza verin.

Geceleri bir ya da iki saat daha azla uyuyun. Gece haberlerini boş verin ve erkenden uyuyun. Bu arada eşinize sabah kahvaltıyı hazırlamasını söyleyin ki biraz daha fazla uyuyabilesiniz.

Günlük beslenmenizin yetersiz olmamasına dikkat edin. Demir, protein ya da kalori eksikliği gebeliğin ilk aylarındaki yorgunluk hissini arttırabilir. Bu nedenle diyetinizi en az iki kez kontrol ederek günlük almanız gereken besinleri tam olarak alıp almadığınızdan emin olun. Kendinizi yorgun hissetmenizi çok fazla önemseyip de kafein, şekerleme ya da keklere bedeninizi güçlendirmeye çalışmalısınız; çünkü bu durumda kendinizi geçici olarak iyi hissettiğiniz de kısa bir süre sonra kan şekeriniz aniden düşecek ve kendinizi öncekinden de yorgun hissedeceksiniz.

Çevrenizi kontrol edin. İşyerinizde ya da evinizdeki yetersiz bir ışıklandırma, havasız bir ortam ya da aşırı gürültülü yorgunluğa yol açabilir. Bu nedenle yakın çevrenizdeki bu tür sorulara karşı duyarlı olmalı ve düzeltmek için çaba göstermelisiniz.
Read more…

Doğum belirtileri doğumun başlangıç belirtileri nişane gelmesi su gelmesi

02:23 |
Doğum belirtileri doğumun başlangıç belirtileri nişane gelmesi su gelmesi.
Nişane (kanla karışık akıntı) nin gelmesi
Poşun açılması (Doğum sularının gelmesi)
Düzenli ağrıların başlaması.
Düzenli ağrılar: İlk başlarda 10-15 dakikada bir gelip 15-20 saniye sürer, doğum yaklaştıkça 2-3 dakikada bir gelip 1 dakika süren ağrılar şeklindedir.
Kolay ve Rahat Bir Doğum İçin Şunları Yapınız.
Nişan, kasılmalarla birlikte olan sancı ve/veya suyun gelmesi bize doğum eyleminin başladığını gösterir. Bu üç belirti sıra ile değildir. Her kadında ve bir kadının her doğumunda farklı sıralarla görülebilir.

Nişan: gebelik boyunca kapalı olan rahim ağzında rahmi ve bebeği enfeksyonlardan korumak amacıyla pelte gibi sümükümsü bir tıkaç oluşur. Bu tıkaca da nişan denir. Rahimdeki kasılmaların etkisiyle genişleyen rahim
ağzından bu tıkaç düşer. Gebe kadın bunu akıntı şeklinde fark eder. Bu sümüksü tıkaç aynı zamanda hafif pembemsi kanla bulaşmış (ancak kanama olmayan) şeklindedir. Halk arasında buna belirti, nişan, iz de denir. Nişan geldiğinde hemen hastaneye gitmek gerekmez. Bu doğumun çok yaklaştığını bugün yarın doğumun gerçekleşeceğini gösterir. Hazırlıkları gözden geçirmek için zamanınız vardır.

Suyun gelmesi: Bebeği koruyan su kesesi gerilmelerin ve kasılmaların etkisiyle yırtılabilir. Bu nedenle amniyon suyu rahimden dışarı akar.Su kesesi üst bölgeden ve sıyrık şeklinde yırtılmışsa amniyon suyu sızıntı şeklinde akabilir. Bu nedenle gebeler idrar kaçırdıklarını ya da akıntı nedeniyle ıslaklık olduğunu düşünebilirler. Amniyon sıvı akıntı gibi koyu, kıvamlı değil, su gibi akışkandır. Rengi açık sarı ya da ıhlamur çayı gibidir. çamaşırda akıntı gibi tabaka bırakmaz. Bu nedenle aksırma, öksürme gibi nedenle olan idrar kaçırmaya benzemez. Ayrıca kendine has bir kokusu da vardır. Bu farklılıkları dikkate alarak ıslaklığın kesenin açılmasıyla ilgili olup olmadığı gebe tarafından ayırt edilir.

Amniyon kesesi yırtıldıktan sonra bebeğin ve anne rahminin mikrop alması kolaylaşır. O nedenle su geldiğinde ya da şüphe edildiğinde hemen hastaneye gitmek gereklidir. Bazen kadınlar su gelse bile ağrılar başlamadı diye hastaneye gitmeyi geciktirirler. Bu durum anne ve bebeğin mikroplarla bulaşan bazı hastalıkları kapmasına neden olabilir.Doğumdan önce su keseleri yırtılan gebe kadınların çoğunluğu 12 saat içinde ilk kasılmaları hissederler; kalanların çoğu bunları 24 saat içinde hisseder. Bununla birlikte yaklaşık 10 kadından birinde doğumun başlaması daha uzun sürer. Zaman geçtikçe yırtılmış amniyon kesesinden bebek ve/veya annenin enfeksiyon kapma riski artacağı için çoğu hekim kese yırtıldıktan sonra eğer beklenen tarih yakınsa 24 saat içinde oksitosinle doğumu başlatır, az sayıda hekim 6 saat içinde başlatmayı yeğler. Son çalışmalar bu noktaya gelmiş bir gebelikte doğumu başlatmak için 24 saatten fazla beklemenin yararı olmadığını, tersine zararı olduğunu gösteriyor.

Vajinanızdan sızıntı veya akıntı geliyorsa hekiminizi veya ebenizi arayın. Bu arada enfeksiyondan korumak için vajina bölgesini olabildiğince temiz tutun; banyo yapmayın veya cinsel ilişkiye girmeyin; amniyon sıvısını emmesi için ped kullanın (tampon değil); kendi kendinizi içeriden muayene etmeye kalkışmayın; tuvalette önden arkaya doğru temizlenin.

Nadiren, bebeğin gelen parçası henüz pelvise yerleşmediğinde ve keseler erken yırtıldığında (en sık olarak bebeğin prematüre veya makat gelişi olduğu durumlarda) göbek bağı "kendi üstüne katlanır" rahim boynuna doğru itilir hatta amniyon sıvısının akmasıyla vajinaya bile inebilir. Vajinanızın çıkışında göbek bağı görebiliyorsanız veya vajinanızın içinde bir şey varmış gibi hissediyorsanız hemen hastaneye gidin.

Ağrı: Doğumun başladığını gösteren bir diğer belirti de karında sertleşme ile birlikte ağrının hissedilmesidir. Başlangıçta hafif olan, kısa süren ve seyrek olan bu ağrılar gittikçe daha uzun, şiddetli ve sık hale gelir.

İlk kez anne olacak çoğu kadın (bunlarda doğum sancıları genellikle yavaş başlar ve kasılmalar kademeli olarak artar) güvenle ilk birkaç saati evinde geçirebilir. Ancak kasılmalarınız, çok güçlü başladıysa -en az 45 saniye süren ve 5 dakikadan daha sık gelen kasılmalar- ve/veya daha önce doğurmuşsanız ilk birkaç saat sancıların tamamı olabilir. Büyük olasılıkla doğumun ilk evresi sancısız geçmiştir ve rahim ağzınız bu sürede yeterince genişlemiştir. Hekiminizi aramamak -ve son dakikada hastaneye yetişmeye çalışmayı göze almak- şu an telefon etmekten daha kötü sonuçlar doğurabilir.

Bununla birlikte, ardışık birkaç kasılmayı saymış olmanız iyi olacaktır. Kasılmaları bildirirken sıklıkları süreleri ve güçleri konusunda emin olun. Sakin bir ses tonuyla konuşmak adına rahatsızlığınızı belli etmekten kaçınmayın. (Hekiminiz kasılma sırasında konuşmakta olan bir kadının sesinden doğumun hangi aşamada olduğunu anlama konusunda deneyimli olacaktır.)

Eğer siz hazır olduğunuzu hissediyorsanız, ancak hekiminiz aynı fikirde değilse, "bekle" yanıtıyla tatmin olmayın. Hastaneye gidip kontrol yaptırmak istediğinizi söyleyin. "Her ihtimale" karşı bavulunuzu yanınıza alabilirsiniz, ancak rahim ağzınız açılmaya yeni başlamışsa eve dönmeye de hazırlıklı olun.

Doğum sancıları başladığında hemen hastaneye gitmeniz gerekmez. Ancak sancılar yaklaşık 4-5 dakikada bir geliyorsa hastanede olmanız gerekir. Bazen gerçek doğum ağrılarını taklit eden yalancı doğum ağrıları gebe kadını ve eşini telaşlandırır ve hastaneye gitmesine neden olur. Böyle bir durumla karşılaşıldığında ağrıların gerçek mi, yalancı mı olduğunu ayırt etmek için izlemek ve bazı farklılıkları gözlemek gerekir.

Yalancı doğum ağrıları:
Sıklığı, şiddeti bakımından düzensizdir
Dolaşma, masaj ve istirahatla geçebilir
Ağrı bel, kasık ve karında hissedilir
Rahim ucunda yumuşama ve açılmaya neden olmaz.
Gerçek doğum ağrıları:
Düzenlidir
Her durumda devam eder, geçmez
Ağrı bel, kasık ve karında her noktada aynı hissedilir
Yumuşama ve açılmaya neden olur
Evde yapılabilecekler:
Dolaşabilir ya da istirahat edebilirsiniz.
Duş alınabilir.
Masaj yapılabilir. Belden kalçaya doğru ve elin topuğu ile bel ve kalça üzerine basınç uygulamaları rahatlatıcı olabilir.
Valiz kontrol edilebilir.
Sık sık tuvalete gidilerek idrar yapılır.
Yapılması sakıncalı olanlar:
Ağrılar başladığında bir şey yenilmemelidir. Yemek yemek ya da Fazla miktarda sıvı almak kusmaya yol açabilir.
Gerekirse çok küçük miktarlarda sıvı alınabilir.
Biraz enerji verecek, ağızda eriyen şeker, çikolata yenilebilir.
Read more…

Gebelikte uyku problemleri hamilelikte uykusuzluk nasıl önlenebilir

22:39 |
Gebelikte uyku problemleri hamilelikte uykusuzluk nasıl önlenebilir.
Gebelik boyunca uyku alışkanlığınızda belirgin değişiklikler olacak.Bunların bir kısmı gebeliğe uyum sağlamanıza yardımcı olurken bir bölümü de çektiğiniz sıkıntının artmasına neden olacak özelliktedir.Sık sık idrara çıkma ihtiyacı da uyku sorununa katkıda bulunur; bebeğinizin hareketleri de sizi uykusuz bırakabilir. Bazı kadınlar ise yalnızca uykularının kaçtığını düşünmektedirler.

Sizi uyanık tutabilen kafein içeren kahve, çay ya da koladan kaçının. Yatmadan hemen önce aşırı yemekten kaçının.

Bu dönemde gece uykusuzluğu yaşıyorsanız gündüz uykularını mümkün olduğunca azaltmaya çalışın.Yatağınızda dinlenme,kitap okuma veya televizyon seyretme gibi alışkanlıklarınız varsa bunlardan vazgeçmeye çalışın.


Bazı doktorlar yorulmanız ve uyuyabilmeniz için biraz daha fazla egzersizi önermektedirler. Bazı hamile kadınlarda sıcak bir banyo yararlı olabilir. Hiçbir şey yararlı olmazsa, kalkın, bir kitap okuyun ya da ev işleri yapın. Daha geç uyumayı deneyin.

Gebelik haftası ilerledikçe mekanik zorluklara bağlı uyku problemleri ve uykusuzluk daha ön plana çıkar. Ancak psikolojik gerginlikler de etkisini sürdürür.Bu dönemde reflü de(mide yanması) gebeliğin ikinci üç ayından itibaren kaliteli bir uykuyu engellemeye başlayabilir.

Son üç ayda özellikle de doğum yaklaştıkça uykusuzluk giderek en büyük sıkıntı haline dönüşebilir.Son aylarda mekanik zorluklar ,mide yanması,sık idrar gereksinimi ve doğum konusundaki endişelerin hangisinin uykusuzluğunuzun en önemli nedeni olduğunu söyleyebilmek çok ta kolay değildir.

Uykusuzluk ağırlaşırsa, doktorunuza başvurun. Bu durumda bazı doktorlar uyku hapları önermektedirler. Ancak, doktorunuz önermedikçe herhangi bir ilaç almayın.
Read more…

Kolay doğum önerileri rahat doğum için bilgiler doğum anında yapılması gerekenler

03:22 |
Kolay doğum önerileri rahat doğum için bilgiler doğum anında yapılması gerekenler.
-Ağrılarınız başladıktan sonra sıvı gıdaları tercih edin. Bağırsaklarınızın boş olması doğumu kolaylaştırır.
-Hastaneye gitmeden önce ılık bir duş alarak rahatlayın.
-Sularınız geldiyse ayakta durmayın, en yakın sağlık kuruluşuna başvurun.
-Korkmayın. Korku ve endişe ağrılarınızın düzenini bozarak doğumun uzamasına neden olur.
-İki ağrı arasında düzenli nefes alıp vererek kendinizi ve bebeğinizi rahatlatın.
-Zamanı gelmeden ıkınmayın.
-Derin derin nefes alın. Sancı geldiğinde ağzınızı kapatın, çenenizi göğsünüze dayayıp, ellerinizle bir yerden (doğum masası veya yatağın kenardan) destek alarak bütün gücünüzle aşağıya doğru ıkının.
-Bebeğinizin başı doğuncaya kadar ıkınmalara devam edin.
-Bebeğinizin doğmasıyla doğum olayı henüz bitmemiştir. Sıra plasentanın (eşin) doğumuna gelmiştir. Bu safhada fazla ağrı hissedilmez.

-Karnınıza yapılacak masajla eşin ayrılması kolaylaşır.
-Derin derin nefes alın.
-İlk yarım saat içerisinde bebeğin eşi ayrılacaktır.
-Böylece doğum olayı sizin de yardımınızla sağlıklı ve kolay bir şekilde tamamlanmıştır.
-Doğumdan sonra rahim eski haline dönmek için kasılır. Buna bağlı olarak da karnınızda hafif sertlik ve ağrı oluşur. Bu durum normaldir. Karnınıza yapacağınız hafif masaj rahimin çabuk toplanmasını sağlayarak doğum sonu kanamalarını azaltır.
-Doğumdan sonraki ilk yarım saat içerisinde bebeğinizi emzirmeye başlayın. Bu hem doğum kanamalarını azaltır hem de bebeğinizle aranızda iyi bir bağ kurar.
UNUTMAYIN !

Bu bilgiler doğrultusunda göstereceğiniz gayretlerle rahat ve kolay bir doğum yapabilirsiniz!


kaynak:bsm.gov.tr
Read more…

Su içinde doğum nasıl yapılır riskleri nelerdir suda doğum faydaları

02:51 |
Su içinde doğum nasıl yapılır riskleri nelerdir suda doğum faydaları.
Pek çok kadın su içinde doğumun ağrıyı azalttığını belirtmişlerdir. Yıllarca hastane içinde veya hastane dışında su içinde doğum yapılmıştır. Pek çok hastane su içinde doğum servisi sağlamakta veya ailenin gerekli malzemeleri getirmesine izin vermektedir.

Suda doğum ne şekilde gerçekleşiyor? Nasıl uygulanıyor?

Suda doğum, doğum eyleminin 35-37 derecede sıcak suyla dolu bir havuzda gerçekleştiği alternatif bir doğum şeklidir. Doğum sırasında sıcak suyun gevşetici etkisinden yararlanılır. Anne adaylarına suda doğum yapmak için özel olarak hazırlanmış bir kıyafet giydirilir. Sıcak su, doğal sancılanma sürecini başlatmaya yardımcı olur. Doğum büyük ölçüde anne tarafından gerçekleştirilir ve anneye herhangi bir ilaç, ağrı kesici veya suni sancı verilmez. Doğum başladıktan sonra bebeğin kalp atışları ve annenin tansiyon ölçümleri yapılır. Anne adayı
doğum gerçekleştikten sonra kanama kontrolü için sudan çıkarılarak normal doğum masasına alınır. Doğumdan sonra anne ve bebek küvetten alınıp tahliller yapılıyor. Bu tahlillerin amacı, su yoluyla ortaya çıkabilecek mikrobik faktörleri ortadan kaldırmak.

Teknik

Gebe kadın doğum eyleminin aktif fazına girdiği zaman (servikal dilatasyon >4 cm), ılık su içine yerleştirilir. Sıcaklığı vücut sıcaklığına yakın olan (37-38°C) suyun seviyesi, düzgün serinleme olabilmesi için meme ucunu geçmemelidir.

Süre

Pek çok kadın 1-1.5 saat süreyle uygulandığında ılık suyun sakinleştirici olduğunu ve daha az ağrı hissedildiğini bildirmiştir. Çalışmalar, işlemi daha uzun süre uygulamanın ağrıyı azaltmadığını ve bebek üzerinde uzun süre yüksek sıcaklığa maruz kalma riskinin ortaya çıktığını göstermiştir.

Kimler suda doğuramaz?
Herpes gibi genital bölgede enfeksiyonu olanlar, bebeğin başının değil poposunun rahim ağzına yakın olduğu gebelikler, çoğul gebelikler, erken doğumlar, pre-eklampsi (gebelik zehirlenmesi) veya diyabet (şeker) gibi hastalıkları olanlar, bebeğinde gelişme geriliği saptananlar, doğum sırasında bebeğin kalp atışlarında bir oksijen azlığı şüphesi doğanlar, doğumda yoğun mekonyum (bebeğin dışkısı) görüldüğü durumlarda İlk kez anne olacaklarla, riskli gebelik grubundakilere önerilmemektedir. İlk doğumlarda yırtıkların düzgün açılması için kontrollü kesiler açılır. Bunun su içindeyken yapılması mümkün olmadığından, suda doğumu 2. veya 3. doğumda öneriliyor. Bebeğin ters gelmesi, çoğul gebelik, daha önce sezaryenle doğum yapılması, bebeğin 4 kilogramın üstünde olması, erken doğum, annenin astım, kalp, yüksek tansiyon gibi hastalıklarının olması, su kesesinde sorun, annenin suyunun erken gelmesi, aşırı kanamasının olması ve çok kilolu olması hallerinde de suda doğum yapılamıyor.

Suyun sıcaklığı nasıl ayarlanmalı?
Sıcak suyun kasları gevşettiği ve ruhsal rahatlama sağladığı bilinmektedir. Bunun sonucunda rahme giden kan akımı artar ve rahmin kasılmaları daha az ağrılı olabilir. Çünkü artan kan akımıyla birlikte, rahim kaslarına giden oksijen oranı da artar. Bu, aynı zamanda rahim kasının daha iyi kasılmasına ve bu sayede doğum sürecinin daha kısa olmasına yol açabilir. Vücut ısısı olan 37 derece, suyun da ısısı olmak bakımından ideal bir derecedir. Suyun sıcaklığı doğum sırasında devamlı ölçülmeli ve hep 37 derecede kalması sağlanmalıdır.

Suda doğumun faydaları neler?

Suda doğum normal doğuma göre, doğum süresini 3-4 saat kısaltıyor.
* Herkes bebeğinin boğulabileceğini düşünse de bebekler için güvenli bir yöntem.
* Bebekler suda doğum sırasında, ciğerlerindeki suyu rahatça atabiliyor.
* Annenin artan kan dolaşımına bağlı olarak bebeğe daha fazla oksijen gidiyor. Bu da yeni doğan döneminde emzirmeyle ilgili problemleri en aza indiriyor.
* Bebekler su ortamından suya geçtikleri için doğum şoku yaşamıyorlar.
* Bebeklerin gelişimleriyle ilgili her şey normal devam ediyor.
* Suda doğum normal doğuma göre, doğum süresini 3-4 saat kısaltıyor.
* Herkes bebeğinin boğulabileceğini düşünse de bebekler için güvenli bir yöntem.
* Bebekler suda doğum sırasında, ciğerlerindeki suyu rahatça atabiliyor.
* Annenin artan kan dolaşımına bağlı olarak bebeğe daha fazla oksijen gidiyor. Bu da yeni doğan döneminde emzirmeyle ilgili problemleri en aza indiriyor.
* Bebekler su ortamından suya geçtikleri için doğum şoku yaşamıyorlar.
* Bebeklerin gelişimleriyle ilgili her şey normal devam ediyor.
Read more…

Doğum çantasında olması gerekenler hastane çantasında neler bulundurulmalı

02:50 |
Doğum çantasında olması gerekenler hastane çantasında neler bulundurulmalı.
Gebeliğinizin son ayına girdiğinizde, artık doğum için bir takım hazırlıklar yapmanız gerekmektedir.

Daha önceden hazırladığınız çantanızda sizin ve bebeğinizin ihtiyaç duyacağı şu malzemeler bulunmalıdır:

Sizin için: 2 adet gecelik (pijama değil),iç çamaşırı, terlik, yüz havlusu, çorap, tarak, hasta bezi (eczanelerde bulabilirsiniz), deodorant,diş fırçası ve diş macunu.

Bebeğiniz için: Zıbın, başlık, bebek battaniyesi, bebek havlusu, çocuk bezi, biberon ve mama. Kordon kanı alınacaksa,ilgili malzemeyi beraberinizde getirmeyi unutmayın.

Ayrıca fotoğraf makinesi ve varsa video kameranız da yanınızda bulunsun. Deneyimli yakınlarınızın önereceği
malzemeleri de çantanıza ekleyebilirsiniz.

Doğum yapacağınız kliniği daha önceden görün; bu sayede nasıl bir yere gideceğinizin ve nasıl karşılanacağınızın tedirginliğinden kurtulmuş olursunuz.

Eğer bu hazırlıklarınız tamamsa, doğum başladığında neler yapacağınızı eşinizle önceden planlayın. Örneğin, doğuma giderken beraberinizde götüreceğiniz kişiyi, hastaneye nasıl ulaşacağınızı, evdeki çocuğunuzu kime bırakacağınızı planlayın.
Read more…

Doğumun riskleri nelerdir anne ve bebek için doğumun riskleri nelerdir

02:49 |
Doğumun riskleri nelerdir anne ve bebek için doğumun riskleri nelerdir.
Günümüzde gebelik ve doğumda anne ölümü nadirse de bebeklerin kaybı görülebilir. Annenin ve bebeğin sağlığı için gebeliğin ilk döneminden başlayarak gebelik kontrollerine gidilmesi, kontrollerin düzenli ve yeterli sayıda olması, doğumun iyi koşullarda yapılması ve yenidoğan bebek bakımının yeterli düzeyde olması gereklidir. Bu şekilde tehlikeler azaltılır, ancak yine de tümüyle ortadan kalkmaz. Anne açısından en önemli riskler; kanama, tansiyon yükselmesi ve mikrop bulaşmasına bağlı iltihaplanmadır. Doğum normal ilerlerken, meydana gelebilecek en ufak bir değişiklik bile ölümle sonuçlanmasa da anne için tehlike oluşturabilir. Bebek için ise en önemli tehlikeler; oksijensiz kalma, erken doğum ve mikrop bulaşmasıdır.
Hastanelerdeki doğumhanelerde istenmeyen durumlarla karşılaşmamak ve karşılaşıldığında gerekli girişimleri
yapmak için araç ve gereçler ile bunları kullanacak eğitilmiş kişiler bulunduğundan, hastane doğumları daha güvencelidir.

kaynak:www.saglik-info.com
Read more…

Neden dikişli doğum olmakta dikiş neden yapılır doğumda

02:48 |
Neden dikişli doğum olmakta dikiş neden yapılır doğumda.
Bebek anne rahminden dışarıya doğru ilerlerken doğum kanalı başın çıkışı için yeterince gevşemeyebilir. Dokuların yırtılacak kadar gerilmesine yol açan bu durum en çok ilk doğumlarda görülür. Bu gerilme sonucu kendiliğinden oluşacak yırtıklar derin olabilir ve onarılması güçtür. Böyle istenmeyen bir yırtığa neden olmamak için doktorlar dokuyu korumak amacıyla çıkış bölgesini düzenli ve tamiri kolay olacak bir şekilde keserler sonra dikerler. Dikiş iplikleri kendiliğinden erir alınmaları gerekmez. Temiz tutulduğunda kesik yeri bir - iki hafta içinde iyileşir.
Read more…

Ağrısız doğum epidural anestezi yöntemi ağrı çekmeden doğum sancısız normal

02:47 |
Ağrısız doğum epidural anestezi yöntemi ağrı çekmeden doğum sancısız normal.
Doğum ağrısını tamamen ortadan kaldırmak mümkündür.Ancak her tıbbi girişimde olduğu gibi epidural anestezinin de yan etkileri ve riskleri vardır.Epidural anestezinin başlıca amacı doğum ağrılarını tamamen ortadan kaldırmak veya en azından azaltmaktır.

Bir anestezi uzmanı tarafından gerçekleştirilen bu girişimin amacı rahim kasılmaları ve bebeğin doğum kanalında ilerlemesinden doğan ağrı duyusunu engellemektir .Bu teknikte yalnızca “AĞRI” duyusu kalkar.” DOKUNMA duyusu kalkmadığı için hasta olup bitenleri doğum esnasında ağrı duymadan yaşayacaktır. Annenin normal doğumda ıkınma ve stresi ile tüketeceği oksijen bu teknikle azaltılmakta, daha iyi ve düzenli solunumla annenin oksijeni arttırılarak stres ve etkilerinin de bastırılmasıyla; doğacak bebek için daha iyi bir ortam yaratılmaktadır. Tekniğe uygun yapıldığında doğumun normal seyrine etkisi olmayan bu yöntem, bazı merkezlerde rutin olarak uygulamaya konulmakta, hastalar tarafından da ilgi görmektedir.İstenmeyen etkiler
açısından genel anesteziye göre oldukça güvenli bir yöntemdir.

Epidural anestezinin kullanımı annenin doğum esnasında aşırı yorulmasını engelleyerek doğum sonrasındaki iyileşme ve toparlanma süresini de kısaltmaktadır. Günümüzde hemen her doğumda kullanılması gereken bu işlem öncesinde işlemi gerçekleştirecek anestezi doktoru ile görüşmekte ve muayene olmakta fayda vardır. Böylece epidural anesteziye engel olabilecek durumları önceden tespit etmek mümkün olabilmektedir. Özellikle hipertansiyon, kalp hastalığı, sara gibi durumlarda epidural anestezi doğum esnasındaki ağrıya bağlı tansiyon değişikliklerini veya krizleri engellemektedir.

Doğumun sezaryana dönmesi durumunda ise bu işlem sezeryan operasyonunu yapmak içinde kullanılabilir. Böylece acil şartlarda yapılacak bir genel anestezinin getireceği handikaplardan sakınmakta mümkün olabilmektedir.Epidural anestezinin doğumun hangi aşamasında yapılacağı değişmekle birlikte genel olarak rahim ağzı açılmaya başlayıp 4 cm kadar genişledikten sonra uygulanmaktadır. Ancak doğumun başladığından emin olunduğu durumlarda epidural kateteri yerleştirip ilacın verilmesinin rahim ağzının durumuna göre daha sonra yapılması mümkündür. Doğumdan sonra 2-3 saat içinde epidural anestezinin tüm etkileri ortadan kalkmaktadır.

İSTENMEYEN ETKİLER: Hipotansiyon (tansiyon düşmesi), bulantı, baş dönmesi, nabızda yavaşlama, ısı düşmesi ve titreme, bel kası gevşeme ve iğnenin bazen lif zedelemesiyle geçiçi olan bel ağrısı meydana gelebilir. Bunlar düzeltilebilen, ciddi olmayan yan etkilerdir. Tekniğine uygun yapılan “epidural anestezide” BAŞ AĞRISI beklenen bir durum değildir.
Kullanılan anestezi maddesinin dozu çok düşük olduğundan bu anestezik maddenin bir kısmı plasentadan geçse de bebek üzerinde bir etki yaratmaz. Aynı şekilde kullanılan anestezi ilaçlarının dozunun çok düşük olması nedeniyle bu ilaçların anne sütüne geçen kısmı bebeği etkilemeyecek dozdadır.
Read more…

Harikalar.NeT