Hamilelikte aşı yaptırılabilir mi hangi aylarda yapılmalı bebeğe zararı nedir

10:44 |
Hamilelikte aşı yaptırılabilir mi hangi aylarda yapılmalı bebeğe zararı nedir ?
Gebelik sırasında aşı uygulanması gelişmekte olan fetus için teorik risk taşımaktadır. Kullanımdaki aşıların fetus üzerinde olumsuz etkileri bulunduğuna ilişkin herhangi bir kanıt olmamasına karşın, gebe bir kadın sadece aşının zarar vermesinin pek olası olmadığı durumlarda, hastalığa maruz kalma riski yüksek olduğunda ve enfeksiyonun anne ve fetus için önemli risk oluşturacağı durumlarda aşılanmalıdır. Gebelik sırasında aşı yapılacaksa, bunun mümkünse ikinci veya üçüncü trimestre kadar ertelenmesi olası teratojenite konusundaki endişeyi en aza indirebilecek akılcı bir önlemdir.Haemophilus influenza Tip B (Hib) konjugatı ve inaktif poliovirus aşısı (IPV) dahil bu yaş için rutin olarak planlanmış aşılar uygulanmalıdır.

Başka türlü (primer aşılanma veya rapel dozu olarak) endike olmalarının dışında, ABD’de gebelikte rutin olarak uygulanması önerilen aşılar yalnızca tetanoz, difteri ve grip aşılarıdır. Son 10 yıl içinde bir difteri ve tetanoz toksoidi (dT) rapeli yapılmamış olan gebe kadınlara bir rapel dozu verilmelidir, ve aşılanmamış ya da
kısmen aşılanmış olanların primer serileri tamamlanmalıdır. Yenidoğan tetanozu insidansının çok yüksek olduğu gelişmekte olan ülkelerde, kullanılmasının advers olaylara neden olduğuna ilişkin bir kanıt bulunmayan ve yenidoğan tetanozunun ortaya çıkmasında çarpıcı azalmalar sağlayan dT gebelik sırasında rutin olarak uygulanmaktadır. Haemophilus influenza Tip B (Hib) konjugatı ve inaktif poliovirus aşısı (IPV) dahil bu yaş için rutin olarak planlanmış aşılar uygulanmalıdır.

Çalışmalarda, gebeliğin ikinci ve üçüncü trimestrinde ve erken loğusalık döneminde altta yatan risk faktörleri olmasa bile kadınların grip hastalığı komplikasyonları ve bu nedenle hastaneye yatış bakımından artan risk altında oldukları gösterilmiştir. Bu nedenle, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) Aşılama Uygulamaları Danışma Komitesi (ACIP) grip mevsiminde gebeliği 14 haftadan büyük olan tüm kadınlara grip aşısı uygulanmasını önermektedir.Haemophilus influenza Tip B (Hib) konjugatı ve inaktif poliovirus aşısı (IPV) dahil bu yaş için rutin olarak planlanmış aşılar uygulanmalıdır.
Read more…

Gebelikte ciltte oluşan değişiklikler hamilelikte yüz lekeleri gebelikte cilt çatlakları

10:43 |
Gebelikte ciltte oluşan değişiklikler hamilelikte yüz lekeleri gebelikte cilt çatlakları.
Gebelik sırasında cildinizde gebelik için bazı tipik değişiklikler olur. Örneğin, vücuttaki bazı bölgelerde cilt kahverengileşerek kararabilir. Bu durum yüzde olduğunda gebelik maskesi (kloazma) adı verilir. Göbek altında kasığa kadar uzanan koyu renk bir çizgi oluşur (linea nigra). Ayrıca; göğüs uçları, karın ve kasıkta da ciltte koyulaşma görülebilir. Ciltteki bu koyulaşmaların gerçek nedeni belli olmamakla beraber, gebelikte salgısı artan estrojen hormonuna ve ciltte pigmentasyonu artıran melatonin hormonuna bağlı olduğu düşünülmektedir. Bazı kadınlarda bu tür cilt değişiklikleri doğum kontrol hapı kullanırken de ortaya çıkabilir. Direkt güneş ışığına veya diğer ultraviyole ışıklara maruz kalmakla daha da artabilir. Bu nedenle, gebelik sırasında güneşlenirken özellikle yüzünüz yüksek koruyucu faktörlü kremleri kullanmakta yarar vardır.

Gebelik sırasında görülebilecek diğer cilt değişiklikleri el ayası ve ayak tabanlarında kızarıklıklar (palmar eritem), vücutta bazı kaşıntılı ve döküntülü sivilce benzeri lezyonlardır . Ayrıca, kılcal damarların genişlemesine
bağlı kırmızı ben şeklinde lezyonlar (hamartom) veya örümceğe benzer damar genişlemeleri (spider nevus) de görülebilir. Normalden fazla tüylenme, saç dökülmesi, tırnaklar da kırılma gibi gebelik döneminde görülebilir.

Gebelikte görülen bu tür değişikliklerin çoğu doğum sonrası kaybolur. Cilt kararmaları doğumdan sonra bir miktar azalsa da soluk bir şekilde kalıcı da olabilir. Rahatsızlık boyutunda olması durumunda dermatologlar tarafından tedavi edilebilmektedir.

Karın çatlakları (striae gravidarum) ise gebelikte görülen cilt değişikliklerinin en sık görüleni ve kalıcı olduğu için en rahatsızlık verenidir. Çoğu kadın bunu anneliğin bir işareti olduğunu düşünerek rahatsızlık duymaz. Tüm gebelerin %70’inde görülür. Mekanik gerilmeye ve hormonal nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar. Benzer çatlaklar gebe olmayanlarda da ani kilo değişimleri sonucunda görülebilir. Gebe kadınların en sık sorduğu soruların başında bu çatlakların önlenmesi gelir. Piyasada bir çok kozmetik ürün çatlakları önlediği veya azalttığı iddiasıyla sunulmaktadır. Ancak, çoğu zaman bunları önlemek mümkün olmaz. Ailede (anne veya kız kardeşinde) olanlarda daha sık görülmektedir. Bol sıvı alımının faydalı olabileceği düşünülmektedir. Nemlendirici kremlerin de faydası az da olsa olabilir. Piyasaya yeni sunulan bir kremin 2. trimester başından itibaren kullanılmaya başlaması ile gebelik çatlakları oluşumunun %90 azaldığı öne sürülmektedir, ancak yeni olduğu için faydası konusunda bugün itibariyle yeterli deneyimimiz yoktur.
Read more…

Gebelikte göğüslerde hassasiyet ve ağrının sebepleri hamilelikte memelerde ağrı ve şişkinlik

10:42 |
Gebelikte göğüslerde hassasiyet ve ağrının sebepleri hamilelikte memelerde ağrı ve şişkinlik.
Östrogen ve progesteron hormonlarının gebelik sırasında artmış olması, gebe kadınların memelerinde meydana gelen değişmelerin temel nedenidir. Meme ödemli ve hacim ve ağırlık artışı nedeniyle ağrılı ve gergin olabilir. Bazen buna bağlı sertlik ve hassasiyet hissedilir. Meme cildi gergin ve parlak bir hal alır. Cilt altında genişlemiş toplardamarlar görülür. Meme başı genişler ve rengi koyulaşır.

Öneriler

Göğüsleri iyi destekleyen, tartan bir sütyen ağrıyı azaltabilir. Ayrıca geceleri rahatsız ediyorsa gece de sütyen
takılabilir. Bazen %96’lık alkol ile meme başına değmeden yapılacak friksiyon rahatlama sağlayabilir.
Read more…

Gebelikte aşermek yemeklerden iğrenmek hamilelikte aşermek yiyeceklerden tiksinmek aşırı yemek isteği

10:41 |
Gebelikte aşermek yemeklerden iğrenmek hamilelikte aşermek yiyeceklerden tiksinmek aşırı yemek isteği.
Yapılan araştırmalar anne adaylarının % 66 - % 90'ının en azından bir besine aşerdiğini % 50 - %85 kadının da en az bir besinden iğrendiğini gösteriyor. gebelikte aşermenin ilk üç ayda yoğun olması, hormonal değişikliklerin en fazla ilk üç ayda olmasıyla açıklanabilmektedir.

Yemeklerden iğrenme ya da aşerme sadece hormonlarla açıklanmamaktadır. Uzun süredir kabul gören bir kuram da bunların vücudumuzdan gelen duyarlı sinyaller olduğudur. Bir şeyden hoşlanmadığımız zaman genelde vücudumuz için kötüdür, ya da aşırı istek duyduğumuz şey o an vücudumuzun gereksinimi olanıdır. Yemeklerden iğrenmeyi ya da aşermeyi yok sayamazsınız. Aşerdiğiniz şeyler kahve, alkol, dondurma gibi şeylerse, iğrendikleriniz C vitaminli meyveler ya da sebzeler değilse vücudunuzdan gelen bu işaretlere aldırmayın.


Gerçekte, besinlerle ilgili olarak vücudunuzdan gelen işaretler gereksinim duyulan temel maddelere göre doğru yorumlanmalıdır. Dondurmaya aşeriyorsanız gereksinim duyulan şey karbonhidrat ve kalsiyumdur. O zaman dondurma yerine meyve, süt yada peynir yiyebilirsiniz . Günümüzde bir çok baştan çıkarıcı (ama besleyici olmayan) yiyecek var. Bu nedenle bedeninizin yaşayacağı karışıklığı merak edilecek bir yanı yok.

Aşermeyi ya da iğrenmeyi tamamen yok sayamazsınız. Ama kendiniz ve bebeğiniz için gerekli olduğunda onlara uyabilirsiniz. Eğer bir şeylere aşeriyorsanız (bebeğiniz ve sizin için şeylere aşeriyorsanız bebeğinizin beslenmesini bozmayacak ve istediğiniz şeyin yerine geçebilecek besinler bulun. Şekerli tatlılar yerine, çikolata, kuru kayısı, meyve suyuyla tatlandırılmış çörekleri çok tuzlu çörekler yerine az tuzlu olanları yeğleyebilirsiniz. Eğer bunlar sizi tatmin etmezse alıştırma yapın , okuyun, ılık duş alın ya da sizi bu tür dürtülen uzak tutacak başka uğraşlar bulun.

İğrendiğiniz şeyler kahve, alkol, çikolatalı dondurma gibi şeylere onlardan uzak durmayı kolaylaştıracağı gibi bu iyi bir sonuçtur. İğrendiğiniz şeyler balık, lahana ya da sütse kendinizi zorlamamalısınız; ama bunların yerini alacak besleyici besinler yemelisiniz (uygun yerine koymalar için Dengeli Beslenme Diyeti bölümüne bakın)

4. ayda bu tür iğrenme ve aşermelerin çoğu kaybolur. Uzun süren aşermelerin temelinde biraz daha fazla ilgi ve duygusal destek gereksinimi yatabilir. Eğer siz ve eşiniz bunun farkındaysanız sorunu çözmeniz kolaylaşır. Geceleri rahatlamak için birkaç yudum buzlu viski yerine, sıcak bir kucaklaşmayı ya da birlikte romantik bir banyoyu tercih edebilirsiniz.

Bazı kadınlar kil, toprak, ya da çamura aşerebilirler. Bu tabloya "Pika" denir. Çoğunlukla demir eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkar. Hemen hekiminize haber vermelisiniz.
Read more…

Gebelikte göğüsten süt gelmesi hamilelikte memeden süt akması sızması

10:41 |
Gebelikte göğüsten süt gelmesi hamilelikte memeden süt akması sızması.
Her iki memeden kendiliğinden , sütlü akıntı gelmesi galaktore adı verilir.Memelerden sütlü akıntı gelmesi gebelik sırasında veya gebelik bittiğinde görülebilir.Bu yaklaşık iki yıl kadar sürebilir ve emzirme bittiğinde kesilir. Gebelik veya emzirme olmaksızın memelerden sütlü akıntı gelmesi fizyolojik , kullanılan ilaçlara bağlı veya hormonal nedenlere bağlı olabilir.

Fizyolojik olarak; memenin elle aşırı uyarılması , meme başlarının emilme şeklinde uyarılması buna yol açabilir.Tanı ve tedavi için uyarı kesilerek akıntının devam edip etmediğine bakılır.

Başka problemler nedeniyle kullanılan ilaçlar da galaktoreye sebep olabilir. Bu ilaçlar arasında en sık ülser ilaçları, doğum kontrol ilaçları, antiemetikler(bulantı giderici ilaçların bir kısmı) ve antidepresanlar sayılabilir. Ayrıca kronik morfin kullananlarda da görülebilir.


Endokrinolojik sebepler ise kolayca açıklanamaz.Böyle durumlarda serum prolaktin seviyesi oldukça yardımcıdır. Prolaktin, hipofiz ön lobundan salgılanan bir hormondur. Görevi memeden süt salınımını sağlamak, diğer hormonlarla birlikte memenin gelişimine katkıda bulunmaktır. Gebelik ve doğum olmaksızın prolaktin seviyesindeki artış hipofize ait tümoral bir kitleyi düşündürmelidir. Hastalarda kitleye bağlı baş ağrısı ve görme bozukluğu vardır. Tanı için görme alanı muayenesi yapılır.Kafa grafisi ile büyük bir hipofizer kitle ortaya çıkarılabilir. Daha küçük kitleler için bilgisayarlı tomografi ya da magnetik rezonans çekilebilir. Kitlenin boyutuna ve medikal(ilaç) tedavisinin sonucuna göre cerrahi eksizyon ve radyoterapi(ışın tedavisi) planlanabilir.

Bunların dışında hipotalamik kitleler, enfeksiyonlar, vasküler(damarsal) ya da dejeneratif hasarlar, ektopik(normal yeri dışında) prolaktin salgılayan bronkojenik karsinoma, göğüs duvarına ait lezyonlar; herpes zoster, cerrahi skarlar da galaktoreye sebep olabilir.

Eğer galaktore kontrol altına alınamıyor , hastanın sosyal ve seksüel yaşamını etkiliyorsa ayrıca gelecekte gebelik planı yoksa cerrahi ile tüm kanallar çıkarılabilir.
Read more…

Gebelik ve migren hamilelikte baş ağrıları tedavi yöntemleri ilaç kullanılabilir mi migren

10:40 |
Gebelik ve migren hamilelikte baş ağrıları tedavi yöntemleri ilaç kullanılabilir mi migren.
Migren tipi baş ağrıları genellikle periyodik olarak ortaya çıkan, başın bir yarısında hissedilen, "zonklayıcı" niteliklere sahip ve beraberinde bulantı ve kusma da olabilen ağrılardır.

Migren tipi ağrılar genellikle çocukluk ya da gençlik çağında ortaya çıkar ve yaş ilerledikçe hafifleme eğilimi gösterir. Bazı kadınlarda migren ilk kez gebelikte de ortaya çıkabilir. Kadınların yaklaşık %15'inde erkeklerin ise yaklaşık %5'inde hafif ya da ağır migren tipi baş ağrılarına rastlanır.
Kadınlarda migren genellikle adet öncesi ve adetli dönemlerde daha sık ortaya çıkar ve bu kadınlarda yüksek östrojen içerikli doğum kontrol hapları hastalığı şiddetlendirebilir.
Migren tipi ağrılar ortaya çıkmadan önce bazı prodromal (hastalık öncesi) belirtilere neden olurlar.

Nörolojik kaynaklı olan bu belirtiler muhtemelen damarların bölgesel olarak daralmasıyla ortaya çıkar ve
damarların genişlemesiyle de baş ağrısı başlar.
Klasik migrende bu öncü belirtiler daha çok görme alanında kör noktalar oluşması, çınlama, fotofobi (ışığa aşırı duyarlılık), sersemlik gibi nörolojik belirtilerdir. Daha ileri şekillerinde migren öncesi yüzde uyuşukluk ve bazı kas gruplarında geçici felçler de görülebilmektedir.
Migren bazen bu öncü belirtiler olmadan başlar ve bulantı kusmaya da neden olur.

Gebelikte migren nasıl tedavi edilir?
Gebelikte özellikle birinci trimesterden sonra (ilk üç aydan sonra) kadınların %60-70'inde migren belirtilerinde iyileşme gözlenir. Bazı durumlarda ise tam tersi olabilir.
Gebelikte migren tedavisinde ilk basamak tedavi parasetamol içerikli ağrı kesicilerdir ve belirtilerin ortaya çıktığı ilk anda kullanıldığında genellikle bu tedavi başarılı olur.
Migren için özellikle hazırlanmış ergotamin içerikli ilaçlar öncü belirtilerde kullanıldığında ağrıların ortaya çıkmasını başarılı bir şekilde engelleyebilirler. Ancak bu ilaçların mekanizması damarların genişlemesini önlemek olduğundan ve uterusu kasıcı özellikleri olduğundan gebelikte çok gerekli olmadıkça tercih edilmezler.
Parasetamol tedavisi başarılı olmadığında ağrı kesici olarak kodein içerikli ilaçlar , bulantı giderici özelliği olan ilaçlarla birlikte doktor önerisiyle kullanılabilirler.
Gebelikte çok sık migren atağı geçiren anne adaylarında ise sürekli tedavi gerekebilir ve bunun için yine doktor önerisiyle propranolol veya nifedipin içerikli ilaçlar kullanılabilir. Beraberinde depresyon belirtileri de gözlendiğinde antidepresan ilaçların da tedaviye eklenmesi başarı şansını artırır.

Kaynak:med.fatih.edu.tr
Read more…

Gebelikte hemoroid hamilelikte hemoroid sorunları tedavi yöntemleri

10:39 |
Gebelikte hemoroid hamilelikte hemoroid sorunları tedavi yöntemleri.
Eğilimi olan kişilerde gebelik, uzun süre ayakta kalma ve ilerleyen yaşla bacaklarda ve genital bölgede varisler oluşabilir. Varisin oluşmasına sebep büyüyen rahmin bacaklardan gelen toplardamarlara bası yapması sonucu kanın bacaklarda göllenmesiyle toplardamarlarda genişlemelerin oluşmasıdır.

Gebelik ilerledikçe belirginleşir. Tedavi daha çok periyodik dinlenme, ayakların kaldırılması ve elastik çoraplarla sağlanır. Yürüyüş ve akşamları 15-20 dakika süreyle bacakları hafif soğuk suda dinlendirme de şikayetlerin giderilmesinde yararlı olacaktır. Cerrahi düzeltme gebelikte önerilmez, ancak semptomlar çok şiddetli ise düşünülebilir. Vulvadaki varisler için lastik köpük pedlerle askıya alma işlemi yapılabilir.

Hemoroid oluşumu da rektum (son barsak) toplar damarlarında basıncın artması ve toplar damarlardan
dönüşün uterus tarafından engellenmesi ile gebelikte agrave olur. Ayrıca gebelikteki hormonlar, kabızlık ve kilo artışı da sebepler arasındadır. Aslında bir çeşit varistir. En sık yakınmalar makadda ağrı, kanama, kaşıntı ve akıntıdır. Ilık oturma banyoları ve dışkıyı yumuşatıcı tedbirler ile şikayetler azaltılabilir. Uzun süre ayakta durmaktan, sert sandalyelerde uzun süre oturmaktan sakınmak gerekebilir. Bu önlemlere rağmen şikayetleriniz geçmezse doktorunuz size kabızlık önleyici tedavi veya makad bölgesine topikal anestetik etkisi olan lokal krem, fitil tedavisi uygulanabilir.
Read more…

Gebelikte bulantı ve kusma hamilelikte miğde bulantısı mide kusma sebepleri tedavisi ilaçlar

05:09 |
Gebelikte bulantı ve kusma hamilelikte miğde bulantısı mide kusma sebepleri tedavisi ilaçlar.
Özellikle ilk trimesterde 4-8 haftada başlar ve 14. haftaya kadar devam eder. Bazen 22. haftaya kadar uzayabilir. Sabahları daha fazladır ama gün boyu sürebilir. Genelde ilk gebeliklerde, genç kadınlarda ve ikiz gebeliklerde daha şiddetlidir. Sebebi tam olarak ortaya çıkarılamamıştır. Yüksek hCG düzeyleri suçlanmıştır ancak estrojen düzeylerinin artması, annenin psikolojik sıkıntıları, B6 vitamini eksikliği, gebeliğe bağlı mide-barsak sistemindeki değişiklikler, tiroid bezinin normalden çok çalışması ile ilgili olabilir. Midesinde gebelik öncesinde ülseri olanlarda bulantı ve kusma şikayetleri daha dirençli ve uzun süreli olabilir. Az miktarlarda ve sık aralıklarda yenmesi önerilir. Yemekler sırasında az sıvı almak da iyileşmeye yardımcı olur. Katı, kuru, yağsız ve tuzlu gıdalar önerilir. Amaç, mideyi tamamen boş veya tamamen dolu tutmaktan kaçınmaktır.


Bazen kusmalar çok şiddetli olup dehidratasyona (aşırı su kaybı) neden olabilir (hiperemezis gravidarum). Bu durumda, annenin depoları yıkılmaya başlar ve bunların yıkım ürünleri kanda ve idrarda artar. Eğer, idrar tetkikinde keton çıkıyorsa annenin beslenemediği ve depolarının yıkılmaya başladığı anlamına gelir ki gebenin hastaneye yatırılıp serum tedavisi gerekebilir. Şiddetli kusma olan olgularda öncelikle bu tabloya neden olabilecek üzüm (mol) gebeliği, idrar yolu enfeksiyonları, pankreas iltihabı, safra kesesi ve karaciğer hastalıkları, apandisit, mide-barsak hastalıkları, mide ülseri, tiroid hormon yüksekliği gibi hastalıkların olmadığının gösterilmesi için genel bir fizik muayene ve uygun tetkikler yapılır.
Read more…

Gebelikte kabızlık hamilelikte kabızlık peklik nedenleri kabızlık için hangi gıdalar yenmeli

05:08 |
Gebelikte kabızlık hamilelikte kabızlık peklik nedenleri kabızlık için hangi gıdalar yenmeli.
Gebelikte kabızlık (konstipasyon) geçiş zamanının uzaması ve büyüyen uterusun basısı sonucu sık görülür. Hemoroid oluşumu da sıktır. Gebelik öncesi barsak alışkanlıkları normal olan gebeler yeterli miktarda sıvı alarak, diyetinde posalı yiyecekler alarak ve egzersizle konstipasyonu önleyebilir.

Bol sıvı yanında posalı (lifli) gıdaların da tüketilmesi gebelikte sık görülen kabızlık şikayetlerini azaltır. Lifli gıdalar kepekli ekmek, yulaf ezmesi, barbunya, kepekli makarnalar, kayısı, kuru üzüm, bezelye, pırasa, esmer pirinç, ahududu ve kuruyemişte bol miktarda vardır. Ayrıca bolca kayısı, erik, incir kompostoları ve doğal meyve suları da içebilirsiniz. Sabah kahvaltısından önce aç karınla bir bardak ılık su içiniz. Tüm bunlara ek olarak yaptığınız egzersizi artırmanız da bu probleminizin azalmasına yardımcı olabilir. Özellikle açık havada
yapılan bir saatlik yürüyüşler kendinizin ve gebeliğinizin sağlığı açısından önemlidir.

Gerektiğinde doktorunuzun vereceği ilaçlar kullanılabilir. Ancak, her türlü ilaçta olduğu gibi doktora danışmadan herhangi bir kabızlık ilacı kullanmayınız.
Read more…

Gebelikte el ve ayaklarda şişme hamilelikte ödem gebelikte preeklamsi vücutta sıvı birikmesi

05:07 |
Gebelikte el ve ayaklarda şişme hamilelikte ödem gebelikte preeklamsi vücutta sıvı birikmesi.
Önceleri, ödem (dokularda aşırı sıvı birikmesine bağlı şişme) gebelikte olası bir tehlike işareti olarak kabul ediliyordu. Artı hekimler hafif şiddetteki ödemin gebelikte beden sıvılarındaki normal ve gerekli bir artışa bağlı olduğunu biliyorlar. Preeklampsiyi düşündürecek başka belirtiler yoksa, ayak bileklerinde ve bacaklarda biraz şişme tümüyle normal kabul ediliyor. Aslında, kadınların %75'inde gebeliğin bir döneminde bu türden bir ödem gelişir. Sıcak havalarda, günün sonunda veya uzun süre oturduktan ya da ayakta durduktan sonra ödem gelişmesi oldukça sıktır. Çoğu kadın şişliklerin ertesi gün ya da birkaç saat yattıktan sonra büyük ölçüde kaybolduğunu fark eder.

Genellikle ödem biraz rahatsız edici olmanın dışında bir önem taşımaz. Rahatsızlığı azaltmak için bacaklarınızı yükseğe kaldırın ya da mümkünse, tercihen sol tarafınıza, yatın; rahat ayakkabılar veya terlikler giyin; lastik
bantlı çoraplar giymeyin.

Şişlikler sizi çok rahatsız ediyorsa, korseli çoraplar giymeyi deneyin. Gebeler için şiş karına göre yapılmış külotlu çoraptan tutun, diz altı çoraplara kadar bir çok çeşit satılmaktadır. Bu konuda hekiminizin önerisini de alın. Alışveriş yaparken, gebelik sırasındaki kilonuzu göz önüne alın. Korseli çorabı sabah kalkınca, ödem azken giyin.

Günde en az 2-3 litre sıvı alarak sistemdeki atık maddelerden kurtulması için bedeninize yardımcı olun. Paradoks şekilde, birçok kadında daha fazla sıvı almak sıvı tutulmasını engeller. Yine de, bir seferde iki bardaktan fazla içmeye çalışmayın, yer kalmayacak kadar midenizi doldurmayın. Normal bir gebelikte tuz alımının kısıtlanması (kan basıncı yüksek olan bazı kadınlarda tuz kısıtlanabilir) artık kabul görmese bile, fazla tuzlu yemek de su tutulmasını artıracağı için akıllıca sayılmaz.

Elleriniz ve/veya yüzünüz şişiyorsa, veya ödem 24 saat sonra bile azalmamışsa doktorunuza danışın. Bu türden şişmeler önemsiz olabilir, ama hızlı kilo artışı, kan basıncında yükselme ve idrarda proteinle birlikteyse preeklampsi (gebeliğe bağlı hipertansiyon) başlangıcı da olabilir.

PREEKLAMSİ

Bu durum gebeliğin 20. haftasından sonra kan basıncının yüksek olması ve idrarda protein bulunması ile tanınır. Preeklamsi bulguları her zaman açıkça anlaşılmayabilir. Ancak genellikle baş ağrısı, bulanık görme, karnın üst bölgesinde ağrı ve açıklanamayan bir sıkıntı hali olabilir. Ciddi durumlarda nöbet görülebilir.

Yüzde ve ellerde ödem (su birikimine bağlı şişlik) olması preeklamsinin erken belirtileridir. Ancak ödem, gebelikte pek çok kadında görülen bir durum olduğundan yanıltıcı olabilir. Daha güvenilir olan ve bu nedenle de gebelik sırasında DİKKATLE İZLENMESİ GEREKEN bir diğer kriter ise aşırı kilo alımıdır.

Preeklamsi olsun veya olmasın, KAN BASINCI DA gebelik sırasında mutlaka düzenli olarak izlenmelidir.
Read more…

Gebelikte akıntı hamilelikte akıntı bebeğe zarar verir mi

05:05 |
Gebelikte akıntı hamilelikte akıntı bebeğe zarar verir mi.
Gebelerde fizyolojik akıntı artar. Estrojen artışına bağlı rahim boynu salgı bezlerinin salgısının artmasına bağlıdır. Enfeksiyöz nedenler ekarte edilmelidir. Gebeliğin fizyolojik akıntısı renksiz ve kokusuzdur. Eğer, akıntınız kötü kokulu ise, sarı iltihabi renkte ise, beyaz süt kesiği gibi ise ve beraberinde kaşıntı yanma gibi şikayetler de varsa enfeksiyon olabilir.

Gebelik sırasında sık görülen şikayetlerden biri de tekrarlayıcı vajinal mantar (candida) enfeksiyonlarıdır. Gebelikte vajinanın asiditesi ve glikojen miktarındaki değişimlere bağlı olarak mantar enfeksiyonlarına uygun bir zemin oluşur. Enfeksiyonlar, erken doğum riskini artırabileceğinden tedavi edilmelerinde fayda vardır. Gebeliğin
2. yarısında aniden fazla miktarda olan su gibi akıntılar zarların erken açılmasına bağlı olabilir. Böyle bir durum süz konusu olduğunda mutlaka doktorunuza başvurmanız gerekir.
Read more…

Gebelikte şeker hastalığı gebelik ve diyabet hamilelikte şeker hastalığı yapılması gerekenler

05:04 |
Gebelikte şeker hastalığı gebelik ve diyabet hamilelikte şeker hastalığı yapılması gerekenler.
Tüm gebelere gebeliğin belli haftalarında gestasyonel diabet taraması yapılır. Özellikle 35 yaş üstü, kilosu fazla olanlar ve ailede diabet hikayesi olanlara daha erken ve daha sık test yapılır.

Gestasyonel diabet; gebelik sırasında salgılanan bir takım hormonların etkisiyle ortaya çıkan vücudun şekerle ilgili yeterli miktarda insülin üretmediği diabetin ( çoğu vakada ) geçici bir formudur. Glikoz yada karbonhidrat intolerensi olarak da adlandırılabilir.

Bulgu ve Belirtileri ;

- İdrarda şeker bulunması
-Sık su içme
-Sık idrara gitme
-Halsizlik

-Bulantı
-Sık mesane, vajina ve deri enfeksiyonları
-Bulanık görme

Tüm gebelerin %2-5'i, risk faktörleri olan gebelerin ise %7-9'unda gestasyonel diabet gelişecektir. Gebeliğin 24-28 haftalarında tarama testi yapılır. Bu haftada yapılmasının sebebi plasentanın ürettiği bir hormon olan human plasental laktojen'in ( hPL ) insülin reszistansına sebep olması ve bu haftalarda üretiminin artmasıdır. Eğer tarama testi pozitif olursa gestasyonel diabet tanısını koymak için ileri test yapılması gerekir. ( 100 gr OGTT)

Önce sabah erken saatte açlık kan şekerine bakılır. Sonra hastaya 50 gr glukoz içeren sıvı içirilir ve bir saat sonra tokluk kan şekerine bakılır. Değer 140mg/dl üzerinde ise test sonucu pozitifdir. Bu durumda 100 gr yükleme yeni tanı testi yapılmalıdır. Burada da açlık kan şekerinden sonra 100 gr glukoz içeren sıvı içirilir. Ve birer saat arayla 3 saatlik kan şekerleri bakılır. 4 değerden ikisi sınırın üstünde ise tanı gestasyonel diabettir. Vücut yeterli insülin üretemiyor demektir.

Tedavi Gest DM tedavisinde en önemli bölüm kan şekerinin kontrol edilmesidir. Bunun için kiloya göre hesaplanan belli miktarda kalori içeren diet planlanır. Kan şekerleri takip edilir. Kan şekerli regüle ise gebelik sonuna kadar diet devam edilir. Ancak regüle edilemezse insülin tedavisine geçilir.
Problemler ( komplikasyonlar )

Eğer gestasyonel DM tanısı konamaz ve etkin olarak tedavi edilmezse anne ve bebekle ilgili bazı komplikasyonlar gelişme riski vardır.

- Haftasına göre büyük doğum ağırlığı
-Erken doğum
-Sezeryan doğum riskinin artması
-Anne karnında veya yenidoğan bebek ölüm riskinin artması
-Uygun takip ve tedavi ile gestasyonel diabetli kadınlar sağlıklı bebeklere sahip olabilirler ve diabet doğumdan sonra kaybolur.

Aşağıdaki belirtilere devam eden kişilerde diabet hala devam ediyor olabilir.
-Sık idrara gitme
-Kalıcı susuzluk
-Kan ve idrarda yüksek şeker
-Doğumdan 6 hafta sonra kan şeker seviyelerinin normale dönüp dönmediği kontrol etmek için 75 gr OGTT önerilir.
Read more…

Gebelikte kızamıkçık hastalığının bebeğe zararları fetus hamilelikte kızamıkçık aşısı

05:04 |
Gebelikte kızamıkçık hastalığının bebeğe zararları fetus hamilelikte kızamıkçık aşısı.
Kızamıkçık ve toksoplazma erken gebelik sırasında geçirildiği taktirde bebekte bazı ciddi problemlere yol açabilecek enfeksiyon hastalıklarıdır.Gebelikten önce yaptırdığınız testte eğer, kızamıkçık antikorlarınız negatif çıkarsa bu hastalığa karşı bağışıklığınız yok yani duyarlısınız anlamına gelir. Bu durumda, size doktorunuz gebelik öncesinde aşı önerebilir. Kızamıkçık aşısı etkisi azaltılmış da olsa canlı virüslerden yapıldığı için aşı sonrası 3 ay süreyle hamile kalmamanız ve bu sürenin sonunda bağışıklık gelişip gelişmediğini kontrol ettirmeniz gereklidir. Toksoplazma antikorlarının negatifliği de bu hastalığa karşı duyarlılığı gösterir. Bunun aşısı olmasa da doktorunuz size dikkat etmeniz gereken hususları bildirecektir.

Kızamıkçık (rubella) hakkıda bilmeniz gerekenler Kızamıkçık, annenin gebeyken bu hastalığa yakalanması durumunda, doğmamış bebeğe ciddi zararlar verebilecek bulaşıcı bir hastalıktır. Anneleri gebeliğin ilk sekiz ile on haftasında kızamıkçığa yakalanan bebeklerin yaklaşık yüzde 90’ı bundan ciddi olarak etkilenir. Bebeğin
işitmesi, görmesi ve beyni zarar görebilir ve düşük yapma ve bebeğin ölü doğması riski artar. Gebe kalmadan önce kızamıkçığa karşı bağışıklık kazanmış olduğunuzdan emin olmanız gerçekten önemlidir. Bağışıklığın belirlenmesi için basit bir kan tahlili yeterlidir. Bağışıklığınız yoksa, hastalığa karşı aşı olabilirsiniz; ancak bu, gebe kalmadan önce yaptırılmalıdır. Çocuk doğuracak yaşta bir kadınsanız ve henüz aşı olmamışsanız, gebe kalmaya karar vermeden çok önce lütfen doktorunuza giderek aşı olun.
Read more…

Gebelikte riskler nedir hamilelikte risk faktörleri

05:03 |
Gebelikte riskler nedir hamilelikte risk faktörleri.
Aileler gebelikte görülen sorunlar hakkında bilinçli olurlarsa anne sağlığı daha iyi düzeylere ulaşabilmektedir.Hamilelikte ilk muayene 1.ay sonunda yapılmalıdır. Bu muayeneler düzenli olarak 8 ay boyunca yapılmalı, 9.ayda 15 günde bir, son ayda ise haftada bire dönüştürülmelidir. Aylık muayeneler ultrason, kan ve idrar testleri ile tamamlanmalıdır. Yine erken hamilelikte ( ilk 3 ay ) hepatit göstergeleri, açlık kan şekeri, böbrek ve karaciğer fonksiyon testleri, kan grubu belirlenmesi ve TORCH denen erken hamilelik enfeksiyonları araştırılmalıdır.

Aşağıdaki durumlarda hamilelikte riskten söz edilebilir:

16 yaşından önce ve 35 yaşından sonraki hamilelikler,
Daha önce rahim ameliyatı geçiren hamileler,
Daha önceki gebeliklerde erken doğum veya düşük hikayesi,
Daha önceki gebeliklerde ölü ya da sakat doğum hikayesi,

Kan grubu uyuşmazlıkları,
Çoğul hamilelikler,
Hipertansiyonu olan hamileler,
Bacaklarda ödem, kilo fazlalığı olanlar,
Şeker hastalığı olanlar,
İri bebek,
Anne rahminde, fetal gelişme geriliğin,
Bebeklere ait duruş ve geliş pozisyonu anomalileri ( Örn:makat veya transvers, yani yan duruş )
Hamilelik ve anemi (kansızlık durumu),
Hamilelikte enfeksiyonlar,
Hamilelik sırasında görülen kanamalar,
Suların erken gelmesi,
Erken doğum tehditi,
Kalıtsal faktörler,
Hamilelik ve çeşitli sistemlere ait hastalıklar.

Bunlar Nasıl Risk Oluşturur ?
35 yaşından sonra ilk defa hamile kalan annelerde bebekte doğumsal anomali olasılığı artar. Bu ilk ve 2. dönem tarama testleri incelemeleri ile saptanabilir. Daha önce rahim ameliyatı geçiren annelerde ( myom, sezeryan gibi ) rahimde eski kesi yeri, hamileliğin büyüme ve kasılmaları ile yırtılma tehdidine açıktır. Çoğul hamileliklerde düşük veya erken doğum, bebekte ise büyüme ve gelişme geriliği olabilir. Hamilelikte gelişen ya da daha önceden var olan hipertansiyon ise, hem bebeğin büyümesini, gelişmesini engeller hem de anne karnında ölümüne yol açabilir. Ayrıca hipertansiyona bağlı komplikasyonlar anne yaşamını tehdit eder.

Hamilelikte diyabet ( şeker ) veya diabetli ananenin hamileliklerinde; iri bebek ya da tam tersi büyüme geriliği olan bebek riski söz konusudur. Bu hastalık anne karnında veya doğumda ölüm riski yüksek bebek doğurma olasılığına da yol açabilir. Ayrıca diabetlerin tüm sorun ve komplikasyonlarını anne yaşayabilir. Normalden iri ( 4000 gr üstü ) bebeğe sahip annelerin hamilelikleri de risk altındadır. Transvers ( enleme ) ya da makat pozisyonunda gelen hamileliklerde, erken rahim kasılmalarıyla bebeğin oksijensiz kalması, su kesesinin açılmasıyla kordon veya uzuvların sarkması söz konusu olduğundan risk oluşturabilir. Hamileliklerin nerdeyse % 60'ında çeşitli düzeylerde kansızlık görülebilir. Fe, B12 ve folik asit desteği tüm hamilelik boyunca verilir. Kalıtsal hastalık taşıyıcısı anne ve bebek söz konusuysa, ailenin daha önce kalıtsal hastalık veya özürlü bebek öyküsü varsa, bu durumda anne adayının hamileliği, 16.-18. haftaya kadar biokimyasal , görüntüleme ve genetik testlerle incelenmelidir.

Riskli Hamilelikler Nasıl Belirleniyor ve Tedavi Sürecinde Neler Gerçekleşiyor?
Hamileliğin 18-22 haftası arasında ayrıntılı hamilelik USG ve Doppler taraması (yapısal anomaliler ve gelişme geriliği saptanması için) ayrıca 11-14. hafta da ikili tarama veya 16-18. hafta da üçlü tarama testleri yapılmalıdır. Antenatal (doğum öncesi) bakım, normal hamilelikleri hedefler ve risk etkenlerini belirlemeyi amaçlar.

Anne yada bebeği ilgilendiren risk etkenleri belirlendiği zaman tedavi hizmetleri kapsamındaki " Maternal-Fetal ( anne-bebek ) Tıp" boyutuna geçiş söz konusu olabilir. "Maternal-Fetal Tıp" boyutunda erken ve geç hamilelik dönemleri gündeme gelir. Bu kez mücadele alanı hamilelik değil , anne ve bebeğin sağlık problemleridir. Erken hamilelik dönemi, embriyo oluşumundan hamileliğin 24. haftasına kadar devam eder. Bu dönem tıpta "perinatal tanı" ( anne karnında), "fetal tedavi" ve "teratoloji" ( hamileliğe zararı olabilecek dış etkenler,örneğin; alkol,ilaçlar,ışınlar ) çalışmaları ile aşılmaya çalışılır.

Bu programların amacı fetal ( bebek ) sağlık problemlerini olabildiğince erken saptamaktır. Gerekli ve uygun durumlarda ise fetal tedavisi ve rahim içi girişimler söz konusu olabilir. Demir ve multivitaminler ile gerektiğinde kortizon, düşük doz aspirin ve heparin de hamilelik sürecinde tedaviye eklenebilir. Enfeksiyonla mücadelede ise bebeğe zarar vermeyecek antibiotikler kullanılabilir.
Read more…

Gebelikte röntgen çektirmek hamilelikte x ışınına maruz kalmak gebelikte film çektirmek

05:02 |
Gebelikte röntgen çektirmek hamilelikte x ışınına maruz kalmak gebelikte film çektirmek.
Diş için çekilen röntgen rahimden çok uzaktır. İkincisi, kurşun bir perde rahmi korumakta ve bebeğinizin ışından etkilenmesini önlemektedir.

Gebelik sırasında çekilen diğer röntgenlerin güvenli olup olmadığını belirlemek daha karmaşıktır, ama tanısal röntgenin cenin ya da bebeğe zarar vermesi çok nadirdir. Röntgen ışınları radyasyonun zarar verip vermeyeceğini üç etmen belirler :

Radyasyon Miktarı

Cenin ve bebekte ciddi hasar yalnızca çok yüksek dozlarda (50-250 rad ) oluşur. 10 raddan düşük dozlarda hiç hasar oluşmaz. Çağdaş röntgen araçları tipik bir tanısal muayenede çok nadir olarak 5 raddan fazla ışın yaydığı için bu tür muayeneler genellikle bir sorun oluşturamaz.


Işının Ne Zaman Alındığı

Çok yüksek dozlarda bile yumurtanın yuvalanmasından önce (döllenme sonrası 6.-8. günler) dokunun etkilenmesi riski yoktur. Bebeğin organlarının gelişiminin erken döneminde (döllenme sonraki 3. ve 4. haftalar) ve gebelik boyunca merkezi sinir sisteminin hasar görme riski vardır. Ama yalnızca yüksek dozlarda bu gerçekleşir.

Rahim Gerçekten Işına Maruz kalması

Günümüzün röntgen aygıtları, görmek istenen alanı bilmekte ve bedenin geri kalan bölgelerini ışına maruz kalmaktan korumaktadır. Röntgen filmlerinin çoğu annenin karın ve pelvisine böylece rahme gelen ışınları önlemek için kurşun bir levha ile çekilir. Ama karın röntgenin bile zararlı olma olasılığı, pratikte 10 raddan fazla ışın yaymadığı için yoktur.

Ama elbette ne kadar küçük olursa olsun gereksiz risk almanızın mantığı da yoktur. Bu nedenle genellikle acil önemi olmayan röntgen çekimlerinin sonraya ertelenmesi önerilir. Göze alınması gereken riskler ayrı bir konudur. Bebeğin röntgen ışınlarından zarar görme olasılığı az olduğu için, anne adayının sağlığı açısından gerçekten bir röntgenin çekilmesinden vazgeçilip anne tehlikeye atlatılmalıdır. Gebelik sırasında röntgen ışınlarının küçük zararı aşağıdaki kurallara uyularak en aza indirilebilir.

Sizden röntgen çektirmenizi isteyen hekime ve röntgeni çeken teknisyene gebe olduğunuzu mutlaka söyleyin.

Gebelik süresince, yararı riskinden fazla olmadıkça röntgen , hatta diş röntgeni bile çektirmeyin.

Yerine daha güvenli bir tanısal işlem kullanılabiliyorsa röntgen çektirmeyin.

Eğer röntgen gerekirse, ehliyetli ve sık kontrol edilen bir merkezde çekilmesine özen gösterin. Röntgen aygıtı yen ve iyi durumda olmalı, eğitimli, bilinçli bir teknisyen tarafından radyolog gözetiminde kullanılmalıdır. Röntgen aygıtı mümkünse gereken en dar alana yönlendirerek rahim kurşun bir levhayla korunmalıdır.

Teknisyenin uyarılarına dikkatle uyarak, özellikle çekim sırasında kımıldamamaya dikkat ederek, çekimin yinelenmesini sağlayın.

Hepsinden önemlisi, röntgen çektirdiyseniz ya da çektirmeniz gerekiyorsa, zamanınızı olası sonuçları hakkında kaygılanarak ziyan etmeyin. Emniyet kemerinizi bağlanmayı unutmanız halinde bile bebek daha büyük bir tehlike altında demektir.

kaynak:gata.edu.tr
Read more…

Gebelikte idrar yolu rahatsızlıkları hamilelikte sistit sık tuvalete gitme idrarda yanma ağrı

05:00 |
Gebelikte idrar yolu rahatsızlıkları hamilelikte sistit sık tuvalete gitme idrarda yanma ağrı.
Oldukça yaygın bir rahatsızlık olan ve özellikle kış mevsiminde artış gösteren idrar yolu enfeksiyonları, idrar torbasının (mesane) basit iltihaplanması veya diğer idrar sistemi organlarının (örneğin böbrekler) daha ileri düzeyde iltihaplanması şeklinde olabilir. Altta yatan başka bir hastalığa bağlı olmayan sadece idrar torbasını içeren iltihaplanmalar basit enfeksiyon (sistit), bunun dışında kalan tüm idrar yolu iltihapları komplike enfeksiyon olarak adlandırılıyor.

NELERE YOL AÇAR?
İdrar sterildir, herhangi bir mikroorganizma içermez. İdrar yolu enfeksiyonları mikroorganizmaların idrar kanalı açıklığından girerek çoğalmaları sonucu meydana gelir. Enfeksiyonların birçoğunda etken, E.Coli basili olarak adlandırılan bakteridir. Bu bakteri bağırsak florasında bulunan bir bakteridir. İdrar kanalından girerek mesaneye ulaşır ve sistite yol açar. İdrar yolu enfeksiyonları tedavi edilmezse bakteriler böbreklere kadar ilerleyerek nefrite (böbrek iltihabı) yol açabilir. İdrar yollarında Klamidya ve Mikoplazma enfeksiyonları da
görülebilir, fakat bu enfeksiyonlar böbreklere ilerlemez.

RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Bazı kişilerde idrar yolu enfeksiyonları daha sık görülür. Böbrek taşları, kateter uygulamaları, diyabet ve bağışıklık sisteminin baskılanması idrar yolu enfeksiyonlarının görülme sıklığını artırır. Her beş kadından biri hayatı boyunca en az bir kez idrar yolu enfeksiyonu geçirir. Kadınlarda idrar kanalı kısa olduğundan vajina ve bağırsaklardaki bakteriler kolaylıkla buraya bulaşıp ilerleyebilir. Cinsel ilişkide bulunmak da kadınlarda idrar yolu enfeksiyonlarının görülmesini artıran nedenlerden biridir. İdrar yolu enfeksiyonlarının görülme sıklığı yaşla birlikte artar.

BULGULARI NELERDİR?
Sık sık ve çok az miktarda idrara çıkmak ve idrar yaparken yanma en sık görülen bulgulardır. İdrar bulanık ve kanlı olabilir. Halsizlik ve kasık bölgesinde ağrı da bu yakınmalara eşlik edebilir. Enfeksiyon böbreklere ilerlerse ateş, bulantı, kusma, bel ve sırt ağrısı görülür. İdrar yolu enfeksiyonu geçiren kadınların % 20'sinde enfeksiyon tekrarlar. Bol su içmek, idrarı tutamamak, tuvalette genital bölgeyi önden arkaya doğru temizlemek, su dolu küvette banyo yapmak yerine duş almayı tercih etmek, cinsel ilişki öncesinde genital bölgeyi temizlemek, vajinal duş ve spreyleri kullanmaktan kaçınmak idrar yolu enfeksiyonlarının tekrarlamasını önleyebilir.

ERKEN DOĞUMA YOL AÇABİLİR
Gebe kadınların % 2-4'ünde idrar yolu enfeksiyonları görülür. Gebelik döneminde geçirildiğinde bu enfeksiyonlarının yayılma ihtimali daha fazladır. İdrar yolu enfeksiyonları erken doğuma yol açabilir. İdrar yolunda görülen enfeksiyonun genital bölgeye bulaşması ve jinekolojik bir hastalık haline gelmesi ve tedavisinin yapılmaması halinde özellikle kadınlarda çok büyük sorunlara yol açar. Jinekolojik enfeksiyonlardan dolayı oluşan kadın genital organlarındaki harabiyet, üreme kanallarındaki tıkanma ve rahmin iç tabakasının iltihaplanması, bebeklerin anne rahmine tutunmasını engeller. Bunun yanı sıra kalıcı hasarlara da yol açarak üreme sağlığını olumsuz etkileyebilir.

SİSTİT NEDEN OLUŞUR?
Altta yatan başka bir hastalığı olmasa da bazı kadınlarda sistit daha kolay gelişir. Sistit gelişiminde bazı faktörlerin etkili olduğu gösterilmiştir. Dışarıdaki mikropların idrar torbasına ulaşması daha kolay olmaktadır. Cinsel ilişkiye bağlı olarak bu bölgedeki mikroplar vajen ve idrar kanalının ağzına doğru itilirler. Bu yüzden sistit cinsel açıdan aktif olan kadınlarda diğer kadınlara göre daha sık görülür. "Balayı sistiti" olarak adlandırılan rahatsızlığın nedeni de cinsel aktivitenin artmasıdır. Cinsel ilişkiden hemen sonra idrar yapmayı adet edinen kadınlarda drar kanalına taşınan mikropların temizlenmesine bağlı olarak daha seyrek sistit görülür.

SİSTİT BELİRTİLERİ NELERDİR?
En sık belirtiler idrar yaparken yanma ve sık idrara çıkma isteğidir. İdrar yaparken yanma bazı kadınlarda çok şiddetli olabilir. Ateş, basit sistitte sık rastlanan bir bulgu değildir. Ateşiniz 38 derece ve üstünde ise hemen doktora başvurmalısınız. Eğer ateş ile beraber böğür ağrısı da varsa böbrek iltihabını akla getirir. Basit sistit tedavisi sıklıkla antibiyotik kullanımı ile yapılabilir.
Read more…

Gebelikte halsizlik uyku hamilelikte başağrısı uyuklama halsizlik kendini yorgun hissetme nedenleri

05:00 |
Gebelikte halsizlik uyku hamilelikte başağrısı uyuklama halsizlik kendini yorgun hissetme nedenleri.
Halsizlik, Uykuya Eğilim, Baş ağrısı

Erken gebelikte birçok gebe halsizlik ve şiddetli uyku halinden şikayetçidir. Genellikle 4. ayda düzelen bu durum muhtemelen gebelikte artan progesteron hormonuna bağlıdır. Bazı gebelerde özellikle gebeliğin erken döneminden itibaren nedeni bilinmeyen bir şekilde baş ağrıları olabilir. Hormonlardaki değişimler, gebeliğe bağlı diğer dolaşımsal değişiklikler veya psikolojik nedenlerle oluşabileceği düşünülmektedir. Yoğun kahve, çay gibi kafeinli maddeleri tüketenlerde gebelikle birlikte bunların kesilmesi de bir süre baş ağrısına neden olabilir.

Gebeliğin ortalarında genellikle şiddeti azalır veya kaybolur. Baş ağrısı her ne kadar gebelikte beklenebilen bir durum ise de özellikle son 3 aydaki baş ağrılarının dikkate alınması ve hipertansiyonla ilişkili olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir.


Gebelikte görülebilen baş ağrılarının azaltılmasında öncelikle ilaç dışı yaklaşımlar denenebilir. Şakaklara yapılan hafif masaj, gevşeme egzersizleri, yüze ve şakaklara uygulanacak sıcak kompres, hafif egzersizler, sakin bir ortamda yürüyüş gibi tedbirlerle geçmeyen baş ağrıları söz konusu ise o zaman doktorunuzun önermesi koşuluyla bebeğe zararı olmadığı bilinen bazı ağrı kesiciler kullanılabilir.
Vücudunuzun uyarılarına kulak verin. Eğer yürüyüş yaparken nefesiniz kesilirse veya birden bire üzerinizde bir tonluk bir yük varmış gibi hissederseniz mola verin.

Başkalarının size özen göstermesine izin verin. Anneniz ziyarete geldiğinde evi süpürme ya da toz almasına itiraz etmeyin. Ya da bırakın Pazar günü baba öbür çocuklarınızı hayvanat bahçesine götürsün. Alışveriş listelerini de kocanıza verin.

Geceleri bir ya da iki saat daha fazla uyuyun. Gece haberlerini boş verin ve erkenden uyuyun. Bu arada eşinize sabah kahvaltıyı hazırlamasını söyleyin ki biraz daha fazla uyuyabilesiniz.

Günlük beslenmenizin yetersiz olmamasına dikkat edin. Demir, protein ya da kalori eksikliği gebeliğin ilk aylarındaki yorgunluk hissini arttırabilir. Bu nedenle diyetinizi en az iki kez kontrol ederek günlük almanız gereken besinleri tam olarak alıp almadığınızdan emin olun. Kendinizi yorgun hissetmenizi çok fazla önemseyip de kafein, şekerleme ya da keklere bedeninizi güçlendirmeye çalışmalısınız; çünkü bu durumda kendinizi geçici olarak iyi hissettiğiniz de kısa bir süre sonra kan şekeriniz aniden düşecek ve kendinizi öncekinden de yorgun hissedeceksiniz.

Çevrenizi kontrol edin. İşyerinizde ya da evinizdeki yetersiz bir ışıklandırma, havasız bir ortam ya da aşırı gürültülü yorgunluğa yol açabilir. Bu nedenle yakın çevrenizdeki bu tür sorulara karşı duyarlı olmalı ve düzeltmek için çaba göstermelisiniz.

Uzun yürüyüşler yapın. İlk akla gelenin tersine, yorgunluğunuz hareketsizliğe ve yeterli hareket eksikliğine bağlı olarak artabilir. Bu nedenle uzun yürüyüşler yapmalı, yakındaki bir markete yürümeli, kısa bir mesafe koşu yapmalı ya da düzenli olarak gebelik alıştırmaları yapmalısınız. Ancak alıştırmayı çok da abartmamalısınız.

Dördüncü aydan itibaren yorgunluğunuzda belirgin bir azalma olacaktır; ancak sizi doğumdan sonraki uykusuz gecelere hazırlarcasına yorgunluğunuz gebeliğinizin son aylarında yeniden artacaktır.

Yorgunluğunuz şiddetliyse, özellikle de baygınlık, solgunluk, nefes darlığı ve çarpıntı ile birlikte oluyorsa bu durumu mutlaka hekiminize bildirin.
Read more…

Gebelikte sık idrara çıkma sebepleri hamilelikte neden sık tuvalet ihtiyacı olur

04:59 |
Gebelikte sık idrara çıkma sebepleri hamilelikte neden sık tuvalet ihtiyacı olur.
Gebe kadınlar gebeliğin ilk ve son üç aylık dönemlerinde sık sık tuvalete gitmek zorunda kalırlar. İdrara çıkma sıklığının bu kadar artmasının nedenlerinden biri beden de artan zehirli maddelerin atılımını hızlandırmak amacıyla böbreklerin çalışma hızının artması ve vücut sıvı hacmindeki artıştır. Başka bir neden ise idrar kesesine komşu konumda olan rahim büyüdükçe oluşturduğu basınçtır. Gebeliğin dördüncü ayından sonra rahmin karın içine doğru yükselmesiyle mesane üzerine binen basınç azalır. Ancak iç organların yerleşimi kadından farklılık gösterdiğinden idrara çıkma sıklığı kişiden kişiye değişir.

İdrar yaparken öne doğru eğilirseniz idrar kesenizi tam olarak boşaltabilirsiniz. Eğer gece çok sık idrara çıkıyorsanız, akşam üstü saat 4'ten sonra sıvı almamaya dikkat edin. Bunun dışında kesinlikle sıvı kısıtlaması yapmayın.

İdrara yapma sıklığında herhangi bir değişiklik olmaması ortada bir sorun olduğu anlamına gelmez, özellikle de
sık idrara çıkan bir kişiyseniz. Ayrıca yeterli ölçüde (günde en az 8 bardak su) sıvı alıp almadığınız da çok önemlidir. Yetersiz sıvı alımı yalnızca idrara sık çıkmamaya neden olmaz, ayrıca idrar yolu enfeksiyonu riskini de artırır.
Read more…

Gebelikte bel ağrılarının sebepleri hamilelikte bel ağrıları ve tedavisi

04:58 |
Gebelikte bel ağrılarının sebepleri hamilelikte bel ağrıları ve tedavisi.
Gebelerin kas-iskelet sistemi yönünden takibi ve ortaya çıkacak sorunların önlenmesi ve tedavisi hem anneyi doğuma hazırlar hem doğum sonucunda vücutta olan bazı değişiklikler olabildiğince erken düzelir. Ayrıca iyi bir rehabilitasyon proğramı annenin yeni doğan çocuğuna daha iyi bakmasına ve ailenin diğer fertlerine yardımcı olmasına katkıda bulunur. Ayrıca tekrarlayan doğumlar sonucu ortaya çıkabilecek duruş bozuklukları ve bunlara bağlı eklem hasarları ve omurga sorunları en aza indirilecektir

İyi bir hasta eğitimi ile gebelikle ilişkili rahatsızlıkların iyileştirilmesi için tedavi imkanlarının birleştirilmesi gereklidir. Gebelikte en sık rastlanan kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları; bel ağrısı ve diğer omurga sorunları, kalça ve kasık ağrıları, torasik çıkış sendromları, sinir sıkışma sendromları, baldır krampları, varisler sayılabilir.

BEL AĞRISI
Gebelerde bel ağrısı görülme sıklığı %40-60 arasındadır. Ancak gebelerin sadece % 15-20 kadarında günlük
hayatı etkileyecek kadar şiddetli bel ağrısı vardır. Ağrıların büyük çoğunlu 5. ve 7. aylarda görülür. Gebelikte görülen bel ağrılarının kilo almayla çok ilgisi yoktur. Gebeliğin ilk üç ayında 700–1400 gr kadar kilo alma görülür. Bundan sonra her hafta ortalama 400 gr kadar bir ağırlık artışı olur. Gebeliğin son ayında ise vücut ağırlığı % 20 kadar artar, halbuki son iki ayda gebelerde görülen bel ağrısı şiddeti ve sıklığı azalır.

Gebelerde bel ağrısının sebepleri tam olarak belli değildir, ancak bazı faktörler suçlanır.

Bunlar; artmış bel çukurluğu (lomber lordoz), bel bağlarında gebelik hormanlarına bağlı gevşeklik, uterusun ağırlığı, ve bel fıtığına bağlı sinir baskılar vs sayılabilir. Beldeki çukurlaşma normalde ağrıya sebep olmayacak küçük fıtıkların bile sinirleri sıkıştırmasına ve ağrıya sebep olur. Karın kasları ile sırt kasları arasında normalde bir denge vardır. Gebelikte karın kasları uzayarak sırt kasları kısalır. Ve bu denge bozulur . Bu durum beldeki çukurluğun daha da artmasına sebep olur.

Gebelikte bel ağrısına sebep olan diğer önemli faktör, eklemleri bir arada tutan bağlardaki esneklik uzama ve dengesizlikler ve sakroiliak (leğen kemiği ile sağrı kemiği arasında eklem) eklem zorlanmalarıdır. Bağlarda zayıflamanın sebebi, bebeğin büyümesine vücudun uyum sağlamasını ve doğum esnasında doğum yolunun genişlemesini kolaylaştıran bir hormonun salgılanmasıdır. Bu hormon (relaksin) gebeliğin ilk üç ayında oldukça yüksek seviyededir. Bu hormonun etkisi ile bebekle pelvis uyumlu hale gelir. Bağ dokularını gevşetir. Sokroiliak eklemlerin ve simfizis pubisin esnemesini sağlar . Bu durumda bel ağrısı, simfizis pubis ağrısı, sakroiliak ağrı, kasık ağrıları, bacaklara vuran ağrılar görülebilir.

Gebelikte bel fıtığı gelişme riski bir miktar artar. Ancak daha da önemlisi normalde bel ve bacak ağrısına sebep olmayacak fıtıklar gebelikten dolayı bel ağrısına sebep olabilir.

Gebelerde bacak ağrısı sinir köklerine direkt baskıya veya yansıyan ağrılara bağlı olarak gelişir. Ayrıca sinirlere olan baskılar sonucu sinirlerdeki iskemi (damar basısı) sonucu ağrılar da görülebilir. Gebeliğin son üç ayında ağırlaşmış uterusun atardamarlara ve toplar damarlara baskısı sonucu bacak ağrıları olabilir. Bu durumda dolaşım bozukluğu ile ilgili tetkikler istenmelidir. Uterusun üreterler üzerine baskı yapması çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir ve asla ihmal edilmemelidir.

Relaksin hormonu, ağır bebekler, zayıf gövde kasları, damar baskılarını, sinir baskılarını vs gibi bir çok faktör gebelerinde bel ve bacak ağrılarından sorumlu tutulmaktadır.

Ani başlayan şiddetli bel ağrılarında istirahat, korse, hafif egzersizler önerilir. Ayrıca yüzeysel fizik tedavi modaliteleri kullanılabilir. Gebelerde ilaç kullanılması gerekirse mümkünse kısa süreli kullanılmalı ve dolaşımdan çabuk atılan ilaçlar tercih edilmelidir.

Her gün bir egzersiz tam olarak öğrenilmeli, sonra günlük olarak o egzersiz tekrarlanmalı ve günde 3 defa yapılacak şekilde devam edilmelidir. Eğer mümkünse tüm seri günde iki kere tekrarlanır.

Gebelik süresince hassas bir diyet uygulamak önemlidir. Aşırı yemek yemeden kaçınmak gerekir; diyet; et, balık, peynir, yumurta ve süt gibi protein yüklü olmalı ve uygun miktarda taze meyve, sebze ve salatayı kapsamalıdır. Ekmek, patates, pasta ve tatlı gibi nişastalı gıdalar aşırı kilo alımından sorumlu olmaları sebebiyle daha az alınmalıdır.
Read more…

Gebelikte tansiyon düşüklüğü ve bayılma nedenleri tedavi yolları

04:57 |
Gebelikte tansiyon düşüklüğü ve bayılma nedenleri tedavi yolları.
Gebeliğin ilk üç ayında meydana gelen hormonal değişiklikler, psikolojik etkenler, dolaşım bozukluğu ve tansiyonun aniden düşmesi gibi nedenlerle gebe bir kadında baş dönmesi ve baygınlık hissi gelişebilir. Bacak damarlarında kanın göllenmesi, kan şekerinin düşmesi, ani pozisyonun değişikliği, yorgunluk, damar yatağında mevcut sıvı miktarının artması ile dolaşımın yüklenmesi ve nispi olarak kansızlığın gelişmesi gibi nedenlerden ileri gelir. Ayrıca, gebeliğin daha geç dönemlerinde kadının sırtüstü yatmasına bağlı olarak hafif tansiyon düşüklüğü ve baş dönmesi görülebilir.

Alınması Gereken Önlemler:

Genel olarak hastalardaki ilk belirti: anlamada zorlanma ve yetersizlik, baş dönmesi ve görme bozukluğu şeklinde kendini gösterir. Baş dönmelerinde ve bayılma durumlarında yapılacak ilk müdahale hastayı sırt üstü
yatırıp başının altına yastık koymadan bacaklarının yukarı kaldırılması gerekir. Gebe kadın, kendinde bu durumu hissettiği anda hemen oturmalı ya da uzanmalıdır. El ve ayak parmak uçlarının sıkıştırılması, yüzüne bir bezle soğuk su veya kolonya sürülmesi ile hastanın kendine gelmesi sağlanabilir. Bunlar yapılırken bir sağlık mensubu tarafından nabız ve tansiyonun kontrol edilmesi alınması gereken önlemler bakımından gerekli olduğu bilinmelidir.

Ani pozisyon değişikliklerinden, uzun süre aynı pozisyonda oturmaktan ya da ayakta durmaktan kaçınılmalıdır. Çünkü bu durum kanın göllenmesine ve baygınlık hissine neden olmakta, vücutta dolaşan kan miktarının azalmasına sebep olmaktadır. Sırtüstü yatarken önce bir tarafa yan dönüp uzanmalı, daha sonra oturur pozisyon alınmalıdır. Temiz hava rahatlatıcı olacağından sıcak ve kalabalık ortamlardan kaçınılmalı, hava akımına maruz kalmayacak şekilde kapı ve pencere açılmalı rahat ve ferah bir ortam sağlanmalıdır. Orta dereceli ekstremite ve solunum egzersizleri faydalı olabilir, yeterli derecede istirahat edilmesine, demir ve vitamin desteğinin yapılmasına, sık ve az yemek yemeye özen gösterilmelidir.
Read more…

Gebelik ve miyomlar hamilelikte myom düşüğe sebep olur mu miyomun bebeğe zararı var mıdır

04:57 |
Gebelik ve miyomlar hamilelikte myom düşüğe sebep olur mu miyomun bebeğe zararı var mıdır.
Myomların gebelik oluşumuna engel olmaları nadir bir durumdur. Özellikle rahmin dış duvarında ve kas duvarından gelişenlerde bu olasılık yoktur. Yalnız, rahim iç zarı (endometriyum) altında yerleşmiş (submüköz) myomlar bazen gebeliğin endometriyuma yerleşmesine ve gelişmesine engel olabilir. Myomunu kısırlık sebebi olarak kabul edilebilmesi veya şüphelenilmesi için başka bir sebep olmaması gerekir. Eğer, başka bir sebep yok ve submüköz yerleşimli bir myom varsa bunun kısırlık sebebi olabileceği düşünülerek ameliyat yapılabilir. Aksi taktirde ameliyatı gerektirecek başka bir sebep yoksa gebelik öncesi myomu almak için ameliyat gereksizdir. Üstelik, ne kadar iyi teknikle yapılırsa yapılsın myom operasyonları karın içi yapışıklıklara yol açma riski taşır. Bu da gebeliğin oluşumuna engel olabilir. Yanlış anlaşılmaması için bir konuyu vurgulamakta fayda vardır.

Gebelikte Miyomların klasik olarak büyüdüğü bilinir. Ancak, bazı geniş çalışmalarda bazı Miyomların büyüdüğü, buna karşın bir kısmının ise değişmeden kaldığı ve hatta küçüldüğü gözlenmiştir.


Gebelikte büyük olmayan miyomların belirgin zararı yoktur. Ancak, büyük Miyomlar çocuğun başının doğu kanalına girmesine engel olabilecek bir lokalizasyonda olabilir. Bazı lokalizasyonlardaki miyomlar düşük ve erken doğum riskini artırabilir. Bunun dışında doğum sonrası kanama riskini artırabilir.

Miyom çıkarma operasyonu (myomektomi) geçirmiş kadınlarda sonraki gebelik açısından 2 risk vardır. Eğer, mikrocerrahi kurallarına uygun olmayan dikkatsiz tekniklerle yapılmışsa veya operasyonu zor olan komplike bir miyom ise karın için yapışıklıkların olması ve bunun gebelik oluşumuna engel olması bir risktir. İkinci risk ise doğum eylemi sırasında rahmin dikiş yerlerinden yırtılma riskidir. Genellikle bu risk operasyon sırasında uterusun tüm katlarını içeren bir kesi gerektirmişse ortaya çıkar. Bu nedenle, myomektomi öyküsü olanlarda eğer yapılan operasyonun detayları bilinmiyorsa o zaman sezaryen yapmak gerekir. Ama, rahmin dış tabakasından küçük bir kesi ile yapıldığı bilinen bir myomektomi operasyonundan sonra sezaryen şart değildir.

Çoğu hekim sezaryen sırasında miyom çıkarılmasını tercih etmez. Bunun sebebi gebe rahmin aşırı derecede kanlanması ve bunun sonucunda çıkarılan Miyom yerinden kanamanın durdurulamaması riskidir. Kanamanın durdurulamaması rahim alınma riski ile doktor ve hastayı karşı karşıya getirebilir. Eğer, miyom rahmin dış duvarında ve özellikle saplı ise sezaryen sırasında alınabilir, ancak rahim duvarı içindeki miyomlara dokunmamakta genellikle fayda vardır.
Read more…

Gebelikte hipertansiyon hamilelikte yüksek tansiyon kronik tansiyon gebeliğe bağlı yüksek tansiyon tedavileri

04:55 |
Gebelikte hipertansiyon hamilelikte yüksek tansiyon kronik tansiyon gebeliğe bağlı yüksek tansiyon tedavileri.
Yüksek tansiyon ve gebelik - Gebelikte yüksek tansiyon özellikle bebek için olumsuz sonuçları olacağından, tansiyonun dikkatle kontrol altında tutulması gerekir. Normal olarak hamilelik sırasında kan basıncı düşer. 140/90 mmHG veya üzerinde olan kan basıncı, gebelikte geleneksel olarak yüksek tansiyon olarak değerlendirilir. Bu değerin önemi, yüksek tansiyonun gebelikte ilk kez ortaya çıkmasına veya hamile kalmadan önce yüksek olup olmadığına bağlı olacaktır. Hamile bayanların daha sık kan basıncı ölçümlerine ihtiyaç vardır ve bu değerleri doktor ile paylaşmalıdırlar.Hipartansiyon, anne adaylarında hamileliğin 20. haftasından itibaren ortaya çıkar. Hamilelik süresince tansiyonun düzenli olarak takip edilmesi çok önemlidir. Çünkü hipertansiyon, hamileliğin erken döneminde teşhis edilmesi durumunda tedavisi mümkün olan, geç fark edildiğinde ise anne ya da bebeğin ölümüne yol açabilen hastalıktır. Bundan dolayı erken tanı ve dikkatli takip, anne-bebek açısından çok önemlidir.”


GEBELİĞE BAĞLI YÜKSEK TANSİYON
(Gestasyonel hipertansiyon)

Gebeliğe bağlı hipertansiyon genellikle gebeliğin son aşamalarında, özellikle de son 3 ayında meydana gelir. Adından da anlaşıldığı gibi gebelikten önce normal tansiyonu olan bir kadının gebeliğin son aylarında tansiyonu yükselmiştir. İdrarda protein varlığı preeklamsiye gidiş olduğuna işaret eder.
Gebeliğe bağlı hipertansiyonda, doğumdan sonraki 12 hafta içinde tansiyonunun normale dönmesi beklenir. Eğer 12 hafta sonra tansiyon hala yüksekse, kişide kronik hipertansiyon olabileceği düşünülmelidir.

KRONİK HİPERTANSİYON

Kronik hipertansiyon, gebelikten önce de tansiyonun yüksek olduğu anlamına gelmektedir.
Burada vurgulanması gereken en önemli konu, yüksek tansiyonu olan bir kadının daha gebe kalmadan önce bir hekime danışması gereğidir.

Eğer bu mümkün olmamışsa, gebelik için gidilen ilk izlemde hekime bu durum hemen söylenmeli ve bütün gebelik boyunca iyi bir izlem yapılmalıdır.

YATAK İSTİRAHATİ

Preeklamside veya gebelikteki hipertansiyonda yatak istirahatının kan basıncını düşürdüğü gösterilmiştir.
Sık izlem çok önemlidir. Her bir izlemde hekiminiz tansiyonunuzu değerlendirmeli, idrarda protein bakmalı ve bebeğin durumunu kontrol etmelidir.
Read more…

Dinen kürtaj günah mı caiz mi çocuk aldırmak dinin kürtaja bakışı islamiyet ve çocuk aldırma

04:54 |
Dinen kürtaj günah mı caiz mi çocuk aldırmak dinin kürtaja bakışı islamiyet ve çocuk aldırma.
Kürtaj ve İslam: Dini açıdan kürtaj günah mıdır? Anne karnındaki bebeğin ilk 40 gün içinde veya 120 gün içinde alınmasının günah olmadığını iddia edenler vardır. Peki kürtaj dinimiz İslam ve diğer İlahi dinler açısından günah mıdır yoksa caiz midir? Buyrun bu soruların cevaplarını almak için Dr. Jale Şimşek’in yazısına bakalım..

Bilerek düşük yapmak ve kürtaj günah mıdır?

Sevgili okurlar, döllenme sonucu meydana gelen ceninin rahime yerleştikten sonra dış etki ve müdahalelerle düşürülmesi, insanlık tarihinin çok eski dönemlerinden beri var olup, aynı zamanda din, ahlak ve hukukun onay vermeyip, önlemeye çalıştığı bir davranış olmasına rağmen, toplumlarda güncelliğini daima koruyan bir olgu olmaya devam etmektedir.

Gerek Yahudilik’te, gerekse Hıristiyanlık’ta ‘çocuk düşürme’ büyük günah sayılıp yasaklanmıştır. Olaya
sebebiyet verenler, anne de olsa cinayet işlemekle itham edilerek, ciddi tepki ve cezalara maruz kalmıştır.

İnsan hayatının korunmasını, İslâm Dini temel ilkelerden biri olarak kabul etmekle beraber, insanın en şerefli varlık olup, saygınlığı ve dokunulmazlığının muhafazası konusunda da ısrarla durur. İnsan hayatı ve yaşama hakkı, erkeğin spermi ile kadının yumurtasının birleşerek döllenmesi sonucu ceninin meydana geldiği andan itibaren başlamaktadır. Artık bu safhadan itibaren yaşamak, Allah tarafından verilmiş temel bir hak olup, o andan itibaren hiçbir kimsenin ki buna anne-baba da dahil, verilen bu hakka müdahale etmesine izin verilmemiştir.

Başlangıçta anne-babanın çocuk sahibi olup-olmamak noktasında iradeleriyle seçme hakkı vardır. Yani, çocuk yapmak istemediklerinde gebeliği önleyici tedbirleri almalarına dinen izin verilmiştir. Ama korunmalarına rağmen gebelik meydana gelecek olsa, doğacak olan çocuğun yaşama hakkını elinden almaya hiçbir kimsenin hakkı yoktur. Çünkü, insanın var olmasını isteyen, yaratan ve ona ömrünü veren Yüce Allah’ın kendisidir.

Kur’an’da çocuk düşürme ile ilgili özel bir hüküm görülmemekle birlikte, Hz. Peygamber (sas), zamanında meydana gelen kasten çocuk düşürme olaylarını cinayet olarak adlandırıp bunu işleyen veya sebebiyet verenlerin maddi tazminat ödemelerini emretmiştir. Bu durum gösteriyor ki, ayetlerde geçen dini telkin ve emirler anne karnındaki çocuğun hayat hakkını güvence altına almayı da kapsamaktadır. Bu itibarla İslam hukukunda, tıbbî ve dinî bir zaruret bulunmadıkça anne karnındaki çocuğun düşürülmesi veya aldırılması (kürtaj) anne-baba tarafından yapılmış ya da yaptırılmış olsa bile, olay cinayet (suç) olarak adlandırılıp haram sayılmıştır. Çocuk düşürmenin dinî hükmü genel ilke olarak böyle olmakla beraber, sperm ve yumurtanın hangi evreden itibaren cenin sayılacağı, dinen, hukuken koruma altına ne zaman alınacağı ve ceninin bulunduğu safhaya göre çocuk düşürmenin cezasında, günahında bir farklılık olup olamayacağı İslam hukukçuları arasında tartışmalıdır.

Kur’an-ı Kerim, ceninin yaratılış evrelerinden Mü’minûn Sûresi 12-14 ayetlerinde bahsetmekle beraber, bu evrelerin ruhun üflenişi ile bir ilgisinin olup olmadığının açıklamasını yapmamaktadır.

Hz. Muhammed (sas), bir hadisinde cenine 120. günden sonra ruh üfleneceğinden bahsetmiştir (Buhârî, “Bed’ü’l-halk, 6). Ruhun üflenmesinin ilk kırk günden sonra olduğuna işaret eden hadisler de bulunmaktadır (Müslim, “Kader”, 2, 4; Müsned, III, 397).

Kur’an-ı Kerim’in bu konudaki dolaylı ifadesi ve hadislerin ifade ettiği mana ve o manadan ne kastediliyorsa şüphesiz ki o maksat haktır ve gerçektir. Ayrıca o yıllarda tıbbî bilgiler ceninin yaratılışı ve safha safha gelişimini izah edemediği için fakihlerin farklı ölçü ve görüşlerle hüküm vermelerine sebep olmuştur. İçlerinde bazı Hanefîlerin de bulunduğu bir grup İslâm hukukçusu 120 gün (4 ay)’den önceki çocuk düşürmeyi (çocuk aldırma=kürtaj), tam oluşmuş bir çocuk düşürme saymazken, bir gurup Malikî ve Hanbelî İslâm hukukçuları da 40 gün (bir ay on gün) den önceki çocuk düşürmeyi, (çocuk aldırma=kürtaj) tam oluşmuş bir çocuk düşürme saymazlar. Bu görüşlerin toleranslı bir tavır sergilemeleri, ruhun üflenme safhasının kimilerine göre 40., kimilerine göre 120. gününden itibaren meydana geldiğini ve ceninin canlılığını buna bağlamalarındandır.

Bugün bile mahiyetini bilmediğimiz ruhun üflenmesi meselesinin, ceninin canlılığı ile aynı şey olduğunu iddia etmek ve savunmak mümkün değildir. Çünkü, günümüzde tıp ilmi ceninin döllenmeyi takiben başlı başına bir canlılık ve bütünlük arz ettiğini, yaratılışının tamamlandığını, birkaç haftadan itibaren vücut organlarının teşekkül ettiğini, hatta kalbin çalıştığını, atışlarının da tespit edildiğini ortaya koymaktadır. Bu bilgilerin ışığında, canlılık bakımından ceninin 120. günün evveliyle sonrası arasında bir farklılık göstermediği ortaya çıkmaktadır. Bu durumda ilk 120 gün içindeki bebeklerin düşürülmeleri veya kürtaj yoluyla alınmaları, dinen cinayet ve günah olan çocuk düşürme fiilinin kapsamı dışında tutmak mümkün değildir. Yani, gebeliğin ilk üç ay içinde sonlandırılması da cinayettir. Nitekim İslâm hukukçularının çoğunluğu, cenin hangi safhada olursa olsun, düşürülmesini caiz görmezler. Mezheplerde hakim olan görüş de bu yöndedir. İmam Gazâlî buna örnek olup, ceninin ilk safhasından itibaren düşürülmesinin caiz olmadığını, aksi takdirde cinayet işlenmiş olacağını ifade eder.

Sonuç olarak; anne hamileliğinin ilk ayından itibaren canlı bir bebek taşımaktadır. Bu bebek ona lutfen verilmiş bir emanettir. Bebeğin, ana vücudunda gelişip büyümesine izin vermeli ve anne olmanın ulvi hazzını bedeniyle, ruhuyla yaşamayı başarmalıdır. Bunu yaparken, daima kendisinin ve bebeğinin geleceği için Yüce Allah’ın yardımını, desteğini dualarında dilemelidir.

Kaynak: Zaman Gazetesi/Dr. Jale Şimşek
Read more…

Gebelikte tekrarlayan düşükler hamilelikte düşük sebepleri gebelikte düşük tedavi yolları

04:53 |
Gebelikte tekrarlayan düşükler hamilelikte düşük sebepleri gebelikte düşük tedavi yolları.
Klinik olarak tanı konmuş gebeliklerin ortalama %15 ‘i kaybedilmektedir. Tekrarlayan düşükler ise yaklaşık %0,8 oranında görülmektedir. Ancak tekrarlayan düşük için tek bir tanım veya yaklaşım yoktur.

·Düşüklerin art arda veya arada doğum olsa da , en az 2 veya 3 düşük olması

·Gebeliğin 16 hafta , 20 hafta veya en çok 28 haftalık iken bebeğin kaybedilmiş olması

·Kromozom bozukluklarının bu tanıma dahil edilmesi

konuları hala herkes tarafından kabul görmemektedir. Daha çok kabul gören şekliyle “tekrarlayan düşük” 2 veya 3 kez artarda ilk 20 hafta içinde, herhangi bir nedenle , gebeliğin kendiliğinden sonlanması veya embrionun ölümüne bağlı olarak doktor tarafından sonlandırılmasıdır.


Başlıca bilinen nedenler ve sıklıkları ;

1.Kromozomal bozukluklar (% 0 - 4)
2.Rahmin yapısal bozuklukları (% 9-23)
3.Hormonal Bozukluklar (%24-40)
4.Otoimmun Hastalıklar (annede kendi vücudu veya gebeliğe karşı allerji) (%11-25)

Geriye kalan nedenler ise

1.Kanama Bozuklukları (trombofili)
2.Endometriozis
3.İltihabi hastalıklardır.

TANI
Yukarıda tanımlanan şekilde düşük öyküsü olan hastalarda basitten karmaşığa doğru pek çok testler yapılmalıdır. Öncelikle en sık görülen nedenlerin araştırılması şeklinde bir protokol uygulanmalıdır ;

1.Jinekolojik ve genel muayene (guatr, göğüsten süt gelmesi, kıllanma vb)
2.Ultrasonografi
3.Hormonal değerlendirme( Adetin 3.günü FSH, LH, E2, PRL, TSH,T3,T4 vb)
4.Histerosalpingografi (tüplerin ve rahmin boya verilerek filminin çekilmesi)
5.Açlık Kan Şekeri , Üre gibi organ fonksiyonlarını gösteren kan testlerin yapılması
6.Bazı mikropların (rahim ağzı kültürleri ve kanda antikorları ölçülerek) araştırılması
7.Anne ve babanın kromozomal bir bozukluğu olup olmadığının araştırılması için genetik danışma ve karyotip belirlenmesi
8.Düşüklerde kaybedilen bebeğin ve bebek eşinin de (etene,plesenta) de kromozom bozuklukları, sakatlıklar ve enfeksiyon açısından incelenmesi gerekebilir.

TEDAVİ

Nedene yönelik olmalıdır. Bugün için bilinen herhangi bir neden bulunamadığında gebelik öncesi danışma , normal jinekolojik kontrol ve aşılar yapıldıktan sonra gebeliğe izin verilebilir.

Hormonal bozukluklar,döllenmiş yumurtanın rahim içerisine ekilme sorunları olan hastalarda yumurtlama uyarılarak aşılama ve hormonal destek (progesteron ) yapılabilir.

Rahmin yapısal bozuklukları cerrahi olarak düzeltilir(Septum vb). Rahim içini kapatan myom veya polip gibi oluşumlar çıkarılır. Rahim ağzının gevşek olması nedeniyle ağrısız , su gelmesini takip eden, özellikle ilk üç aydan sonra görülen gebelik kayıplarında (servikal yetmezlik), hasta gebe kaldıktan sonra bebekle ilgili 11-14.hafta testleri veya CVS(Chorion Villus Sampling) yapılıp bir sakatlık tespit edilemezse rahim ağzının açılmasını önleyen dikiş veya dikişler atılabilir.

Varsa iltihabi hastalıklar antibiotiklerle tedavi edilir.
Tüm sistemik hastalıklar tedavi edilmeli veya kontrol altında olmalıdır (Diabet, Kalp,Böbrek hastalıkları vb)
Kanın kolay pıhtılaşmasına neden olan trombofili tespit edilen durumlarda (Protein S, Faktor Laden bozuklukları, bebeğe karşı gelişmiş antikorlar varlığında ) aspirin ve/veya heparin (normal veya yeni yeni kullanıma giren küçük moleküllü heparinler) erken dönemde başlanarak (gebelik tespit edilir edilmez veya embrionun kalp atımı tespit edildiğinde) aşırı pıhtılaşma ve bunun sonucu çocuk dolaşımının (özellikle çocuk eşinde) bozulmasının önüne geçilmeye çalışılır.

Gebelikten birkaç ay önce başlayarak erken gebelikte de devam eden folik asit (bizim ülkemizde çinko ) , multivitamin ve mineral desteği önerilebilir.

Genetik danışma sonucu tanı konulmuşsa veya bu yönde şüpheler varsa , genetik nedenlere bağlı düşükleri engellemek için Yardımcı Üreme Teknikleri ve Pre-embrionik genetik tanı yöntemlerine başvurulabilir.
Henüz ülkemizde yasal olmayan sperm veya yumurta hücresi bağışı ile eşlerin birindeki genetik bozukluğa bağlı düşükler engellenebilir.
Read more…

Düşük sebepleri nedenleri düşük gebelik tedavi yöntemleri tekrarlayan düşükler

04:52 |
Düşük sebepleri nedenleri düşük gebelik tedavi yöntemleri tekrarlayan düşükler.
Düşüklerin sebepleri, düşüğün oluştuğu aylara göre değişebilir.Bazen döllenme olur, fakat döllenme ürünü rahim içine yerleşmez ve sessizce, adet kanaması ile birlikte düşer. Bu durum sadece gebelik testleriyle anlaşılabilir.

Yaş : Özellikle 35 yaşından sonra oluşan gebeliklerde düşük oranının daha yüksek olduğu kabul edilmektedir. Bu oran 40 yaşından sonra daha da artmaktadır. En önemli nedeni fetusta oluşan anomalilerdir.

Hormonal sebepler: Yumurtlama sonrası geçen devrede progesteron hormonunun yetersiz salgılanmasından kaynaklanan bu duruma Luteal Faz Yetersizliği adı verilmektedir. İlk 3 ayda meydana gelen düşüklerde önemli bir yer tutar. Ayrıca tiroid fonksyonlarındaki bozukluklar(tiroid bezinin yavaş veya hızlı çalışması) da düşüklere sebep olabilir.


Rahim(dölyatağı) ile ilgili sorunlar: Rahim ile ilgili doğuştan veya sonradan meydana gelen sorunlar erken ve geç düşüklere sebep olabilir.Rahim ağzı yetersizliği özellikle gebeliğin 4. ve 6. ayları arasında rahim ağzının sancısız bir şekilde açılması ve gebelik zarlarının yırtılmasıyla fetusun (bebeğin) dışarı atılmasıyla ortaya çıkan bir durumdur.
Daha öncede geçirilen rahim operasyonları( myom alınması, kürtaj) sonucunda dölyatağında bazı yapışıklıklar meydana gelebilir ve buna bağlı olarakgebelik kayıpları meydana gelmektedir. Rahim içindeki diğer sorunlar(polip ve myomlar) da aynı sebeple gebelik kayıplarına sebep olmaktadır.

Otoimmun hastalıklar: Otoimmun hastalıkları insan vucudunun kendi hücrelerine karşı düşmanca davranması olarak tanımlayabiliriz. İnsan vücuduna giren mikroplara karşı vücutta harekete geçen bağışıklık savunma mekanizmaları kendi organlarına karşı da harekete geçerek zarar vermektedir. Özellikle böbrek ve bağ dokuları hasar görmektedir.Bu maddelerin etki mekanizması; plasentanın yetersiz kanlanmasına yol açan damar bozuklukları oluşturmasıdır.Bu maddeler plasentayı da etkilediğinde gebelik kayıplarına sebep olmaktadır.

Diyabet (Şeker hastalığı):Kontrol altındaki diyabet hastalığının düşük riskini arttırmadığı iyi bilinir. Yani gebe kalan bir diyabet hastasının kan şekeri iyi bir şekilde kontrol edilirse düşük ihtimali artmamaktadır.

Tiroid bezi hastalıkları:Tiroid hastalığının gebelik kaybına neden olduğuna dair bilimsel kanıtlar yetersizdir. Bu nedenle tekrarlayan düşüğü olanlarda tiroid homonlarına bakılmasının şart olmadığı söylenmektedir.

Adet düzensizliği:Adet düzeniyle ilgili problemler çoğunlukla “ovulasyon” yani yumurtlamayla ilgili aksaklıklarda görülür. Özellikle gebeliğin devamı için gerekli olan “progesteron” hormonunun yetersizliğine yol açan bozuklukların tekrarlayan düşüklere neden olabileceği düşünülmektedir.

Enfeksiyonlar:Virüs ve bakterilerin neden olduğu vajinal enfeksiyonların gebelik kaybına neden olabileceği düşünülmektedir.Ne var ki bu enfeksiyonların tek bir kez düşüğe neden olduğu bilindiği halde tekrarlayan düşük sebebi oldukları tam olarak kanıtlanamamıştır.

Kromozomal bozukluklar :Tekrarlayan düşüklerde çiftlerin %5'inde anne-babaya ait kromozomal bozukluk bulunmuştur. Anne ile babanın taşıyıcı olduğu ve hastalık oluşturmayan genetik problemleri, gebelikte aktif hale geçerek yaşamla bağdaşmayan düşüklerle sonuçlanabilmektedir.

Sigara ve alkol bağımlılığı : Gebelikte sigara ve alkol kullanan kadınlarda düşük oranı diğer gebeliklere göre yüksektir.

Sebebi açıklanamayan gebelik kayıpları: yaklaşık % 20 kadar bir bölümde tüm tetkiklere rağmen bir sebep bulunamaz.
Read more…

Dış gebelik nedir sebepleri nedir dış gebelik tedavi yöntemleri

04:51 |
Dış gebelik nedir sebepleri nedir dış gebelik tedavi yöntemleri.
Dış gebelik, her 100 gebelikten birini etkileyen, sık görülen ve ölüme sebep olabilecek bir durumdur. Bu, döllenen yumurta, rahimin dışına yerleşirse, oluşan bir durumdur. Gebelik ilerledikçe, ağrıya ve kanamalara sebep olur. Tüplerin kırılmasına ve kanamalara sebep olabilir, ve eğer, yeterince çabuk tedavi edilmezse, annede kalp yetmezliğine ve ölüme sebep olabilir.

Dış gebeliğe neler sebep olur?
Yumurta genelde, 4-5 gün içinde yumurtalıktan aşağıya, rahme doğru ilerler ve döllendikten 6-7 gün sonra buraya yerleşir. Dış gebeliğin en sık rastlanan nedeni, fallop tüplerinde, daralmaya veya tıkanmaya sebep olan bir zedelenmedir. Aynı zamanda, normalde, kasılıp döllenmiş yumurtayı rahme götüren tüpün duvarında da bir sorun olabilir. Apandisit veya kadın hastalıkları gibi sorunlar, tüpte kıvrımlar ve yapışmalara sebep olabilecek zararlar verir, böylece, yumurtanın geçişini geciktirip, tüpte yerleşmesine sebep olabilirler. Ancak, birçok durumda yumurtanın neden tüpte yerleştiği bilinmemektedir.


Olası sonuçlar nedir?
Birçok durumda dış gebelik, yeni bir regli dönemi gelmeden veya çok az belirtilerle veya ağrı ve kanama şeklinde belirtilerle, düşer ve çabuk ölür. Bu gibi durumlarda, dış gebelik nadiren teşhis edilir ve bunun bir düşük olduğu sanılır. Bu durumlarda yapılacak bir şey yoktur.

Eğer, dış gebelik devam ederse, tüpün ince duvarları gerilecek ve karın ağrılarına sebep verecektir. Bu durumlarda kanama olabilir. Gebelik geliştikçe, tüp yırtılabilir ve ciddi kanamalara, ağrılara ve kendinden geçmeye sebep olabilir.

Bunlar olmadan, normal gebelik hormonlarının gerekli hızda artıp artmadığına bakılarak, kan testi ile, dış gebeliği tespit etmek mümkündür.

Belirtiler nelerdir?
Karın ağrısı olan, doğum yapma yaşına gelmiş, cinsel açıdan aktif olan her kadın, aksi tespit edilmediği sürece, dış gebelik yaşıyor olabilir. Sancı aniden başlamış olabilir ve kanama olabilir veya olmayabilir. Vakaların çoğu, gebeliğin 4 ile 10uncu haftası arasında, aşağıdaki belirtileri gösterir:

Tek taraflı karın sancısı
Bu devamlı ve çok fazla olabilir, ancak dış gebeliğin olduğu tarafta olmayabilir.

Omuz başı ağrısı
Bu, iç kanama sonucu diyaframın rahatsız olmasından dolayı olur.

Hamilelik testi
Test sonucu olumlu olabilir, ancak olmayabilir de. Bazen, bundan emin olmak için daha detaylı kan testi gerekebilir.

Anormal kanamalar
Kadın hamile olduğunu bilmiyor olabilir, ve olağan dışı bir regli yaşayabilir. Spiral taktırmış olabilir. Kanama her zamankinden fazla veya daha hafif olabilir veya daha uzun sürebilir. Bu kanama regli kanamasına benzemez, koyu renklidir ve daha suludur, bazen kuru erik suyuna benzetilir.

Gelmeyen veya geciken regliler
Hamilelikten şüphelenilebilir veya hamilelik belirtileri görülebilir, örneğin: mide bulantısı, göğüs ağrısı veya karında şişkinlik gibi, ancak kanama görülmeyebilir.

İdrar veya bağırsak sorunları
Tuvalete gitmek ağrılı olabilir.

Yığılma bayılma
Başınız dönebilir veya bayılabilirsiniz, bu duygu aynı zamanda sanki bir şey çok yanlışmış gibi bir duygu ile beraber olur. Başka belirtiler olan, renk solması, nabzın hızlanması, kusma, ishal ve tansiyonun düşmesi de tecrübe edilebilir.

Nasıl başa çıklabilir?
Eğer, dış gebelikten şüpheleniliyorsa, kadın hastaneye götürülmelidir. Hastanede ultrason ve kan testi yapılır. Eğer, ultrason boş bir rahim gösteriyorsa, ancak, hamilelik testi olumlu ise, düşük veya hamileliğin erken zamanları olmasının dışında, dış gebelik büyük bir olasılıktır. En kesin sonuçlu ultrason, vajina içinden bir tüple yapılır, ancak, dış gebeliği her zaman ultrasonda görmek mümkün değildir. Eğer, kadın kendini iyi hissediyorsa ve sancısı yoksa, iki veya üç gün boyunca sürekli yapılacak bir hormon kan testi, dış gebelik olup olmadığını tespit edebilir. Eğer, şüphe yüksekse, veya kadının belirtileri kötüye giderse, tüpleri incelemek için bir laparoskopi yapılır. Eğer, teşhis barizse, dış gebeliği almak için bir ameliyat ve kaybedilen kanı telafi etmek için kan nakli yapılması gereklidir.

Eğer, tüp yırtılmadan, erken teşhis ve gerekli şartlar sağlanabilirse, daha az drastik müdahale gerekir. Keyhole (anahtar deliği) ameliyatı veya ilaçla tedavi, daha hızlı iyileşmeyi sağlar ve kadının gelecekte hamile kalabilme şansını arttırır. Unutmayın hamileliğiniz dış gebelikse, bebeğin yaşama şansı kesinlikle olmaz. Bu tedaviler, annenin en az zarar görmesini sağlamak içindir.

Tüp yırtılmadan önce, doktorun laparoskopi kullanarak, tüpü zedelemeden, tüpü kesip gebeliği alması mümkündür.
Alternatif olarak, metotexate adlı, dölü öldüren bir ilaç kullanılabilir. Bu ultrason altında veya bir iğnenin laparoskopik yardımıyla direk olarak döle veya fallop tüpüne zarar vermeden, kan dolaşımı yoluyla döle ulaşmak üzere bir kasa enjekte edilebilir.
Tabiî ki, bu tedaviler, uzman profesyonel yetenekler, ultrason ve etkili labrotuar testlerine bağlıdır. Aynı zamanda, araştırma ve değerlendirmeye tabi oldukları için, her yerde bulunmazlar.
Kimler risk altındadır?
Doğum yapma yaşına gelmiş, cinsel açıdan aktif her kadında dış gebelik görülme olasılığı vardır. Ancak, eğer aşağıdakileri yaşadıysanız, dış gebelik olma ihtimaliniz artabilir:

Kadın hastalıkları
Eğer, fallop tüplerinin enfekte olduğu, sancılı kadın hastalıklarıyla ilgili bir geçmişiniz varsa, (örneğin, klamdiya trakomatis - en yaygın bulaşıcı cinsel ve belirti göstermeyen bir hastalık). Klamdiya hakkında daha fazla bilgi edinin.
Endometriosis
Sezeryan, apandisit ameliyatı veya dış gebelik gibi, daha önce yapılmış herhangi bir karın ameliyatı riski arttırabilir.

Spiral takılması
Spiral rahimde olabilecek bir hamileliği önler ancak, tüpte oluşabilecek bir hamileliği önlemekte çok etkili değildir.

Eğer projesteron alıyorsanız- sadece doğum kontrol hapı şeklinde (mini doğum kontrol hapı)
Sadece doğum kontrol - projestoren, hapları tüpün hareketini değiştirebilir ve bunun da, az da olsa, dış gebelik ihtimalini arttırdığı düşünülmektedir.

Daha sonraki hamilelikler?
Kadının tüplerinden birinin yırtılması veya alınması, normal yumurtlamasına engel değildir, ancak hamile kalma şansı yarı yarıya düşecektir.

Dış gebeliğin tekrar etme olasılığı % 7 - 10 arasındadır ve bu da yapılan ameliyatın ne tip bir ameliyat olduğuna ve kalan tüpelere verilen zararın ne kadar olduğuna bağlıdır. Fallop tüplerinden birisi zarar gördüyse (örneğin yapışmadan dolayı) diğer, ikinci tüpün de zarar görmüş olma ihtimali fazladır. Bu, sadece hamile kalma şansı normalden daha az anlamında olmakla kalmaz, aynı zamanda bir dış gebeliğin tekrar etme ihtimalini de daha fazlaya çıkarır. Spiralle ilgili vakalarda ise, eğer, spiral çıkarılırsa, gelecekte dış gebelik ihtimali artmaz.

Sonraki hamileliğimde ne yapabilirim?
Her durumda, daha önce dış gebelik geçirmiş bir kadın hamile kaldığından şüphelenir şüphelenmez, yakın gözleme alınmak üzere doktorunu haberdar etmelidir. Benzer olarak, eğer, reglisi gecikirse, kanaması normalden farklı olursa veya anormal karın sancısı olursa, doktora görünmeli ve doktora gerekirse, daha önceki dış gebeliği hatırlatmalıdırlar.

Duygularınız
Dış gebelik, çok hasar veren bir deneyim olabilir; genelde büyük bir ameliyat sonrası iyileşme döneminde olursunuz; kaybettiğiniz bir bebek ve bazen da azalan hamile kalma şansınızın verdiği üzüntü ile yüz yüze kalabilirsiniz; belki de hamile olduğunuzdan haberinizin bile olmadığı bir zamanda.

Kaybınızı takip eden haftalar ve aylar boyunca duygularınız çok farklılıklar gösterebilir. Acıdan kurtulduğunuza ve hayatta olduğunuza çok sevinebilir ama aynı zamanda kaybınıza da çok üzülebilirsiniz. Ameliyat masasına, bu duruma psikolojik olarak alışmaya vakit kalmadan yatırılmış olma ihtimaliniz çok fazladır. Olanların çoğu sizin kontrolünüz dışında olmuştur, ve sizi şokta bırakabilir.

Eğer, size olay tıbbi olarak açıklanmadıysa, sebebini anlamaya çalışabilir ve hatta kendinizi suçlayabilirsiniz. Bu anlayışla karşılanan bir etkidir ancak, sizin sağlığınız açısından, bu olaya sizin sebep olmadığınızı anlamanız çok önemlidir.

Aniden yok olan hamileliğiniz, hormonlarınızı bozar ve bu da kendinizi çok hassas ve bunalımlı hissetmenize neden olabilir.

Aniden biten bir hamileliğin ve bir ameliyatın, aile hayatına getireceği stresi ve baskıyı anlamak zor değildir.

Eşinizin duyguları
Dış gebeliğin sonuçları, bir ilişkiye çok büyük baskılar getirebilir. Bu olay eşinizle sizin daha yakın olmanıza sebep olabilirken, diğer yandan da, eşiniz sizin duygularınızı anlamayabilir ve size destek olamayabilir.

Birçok erkek duygularını göstermekte zorlanabilir ve yardım edemediğinden dolayı kendini çaresiz hissedebilir ancak unutmayın eşiniz de olanlardan dolayı acı çekiyordur. Elbette sizin sağlığınız eşinizin ilk endişesidir, bu yüzden de duygularını kendine saklayıp sizin için güçlü olamaya çalışabilir. Ancak, bu günkü toplumumuzda, erkek veya kadın olsun herkesin duygularını ifade etmesi doğal karşılanır, siz de eşinize duygularını göstermesine ve yasını tutmasına destek olmaya çalışmalısınız.

Gelecek
Yeniden hamile kalmaya çalışmadan önce kendinize, fiziksel ve duygusal açıdan iyileşme fırsatı tanımalısınız. Doktorlar genelde, vücudunuzun dinlenmesi için üç ay kadar beklemenizi tavsiye ederler. Dış gebelik sonrası, herkesin duyguları farklılık gösterir; bazı kadınlar hemen tekrar hamile kalmak isterken, bazıları hamilelik fikrini korkunç bulurlar ve yeni bir hamileliğin stresine dayanamayacaklarını hissederler.

Unutmayın, yeni bir dış gebelik düşüncesi ne kadar korkunç olursa olsun, normal bir hamilelik yaşama şansınız çok daha fazladır.

kaynak:www.multikulti.org.uk
Read more…

Gebelik belirtileri nelerdir hamilelik belirtileri gebelik nasıl anlaşılır

02:01 |
Gebelik belirtileri nelerdir hamilelik belirtileri gebelik nasıl anlaşılır ?
Gebelikte çoğu kadın tarafından hissedilen belirtiler ve bulgular vardır.
Bunlardan başlıcaları:
1. Adetin gelmemesi (amenore)
2. Bulantı ve kusma
3. İdrar şikayetleri
4. Yorgunluk
5. Fetal hareketlerin algılanması
6. Göğüslerde değişiklikler
7. Vaginal mukoza renk değişikliği
8. Artmış deri pigmentasyonu ve abdominal striaların görülmesidir.


AMENORE:
Daha önce düzenli adet gören sağlıklı kadınlarda beklenen adetin görülmemesi gebelik yönünde önemli bulgulardandır.
Fakat amenore hiçbir zaman tek başına gebeliğin kesin olduğunu göstermez. Psikolojik ve sosyal şartlar, iklim ve yer değişiklikleri adetin aksamasına neden olabilir. Ayrıca ağır enfeksiyon hastalıkları veya diyabet, ve diğer bazı hormonal hastalıklarda da amenore vardır (Basedow hastalığı, miksödem, akromegali, Addison). Çocuk emziren kadınların %80' inde amenore görülür.

Nadiren de olsa henüz hiç adet görmemiş puberte çağındaki bir çocukta, bir süredir menopozda olduğu bilinen kadında da gebelik olabileceği unutulmamalıdır.

Bunların aksine gebe olduğu halde adet gören kadınlar da vardır. Halk arasında buna "üste adet görme" denir.

BULANTI - KUSMA:
Genellikle gebeliğin 2-12. haftalarında gözlenir. Gebelerin yaklaşık % 50-60'ında bulantı-kusma görülür. Sıklıkla bulantı sabah uyanıldığında çok şiddetlidir ve gün ilerledikçe azalır. Gebelik sırasında hastanın değişen metabolizmasının, değişik durumunun, endokrin bezlerin bulantı - kusmada rollerinin olduğu düşünülmektedir.

Gebelikte ayrıca tükrük salgısında artış (hipersalivasyon) ve ağızda aşırı sulanma (pitiyalismus) mevcuttur.

MESANEDE DUYARLILIK ARTIŞI:
Gebeliğin başında büyüyen uterus mesaneye bası yapar. Mesane duyarlılığı artar. Kapasitesi azalır. Sık idrara çıkılır. Bu belirti gebeliğin 2.devresinde azalır. 3. trimesterde fetal baş pelvise inince yeniden başlar.

YORGUNLUK:
Erken gebeliğin sık rastlanan ve bazen çok şiddetli olan belirtisidir. Yorgunluk, yapılan işle orantısızdır. Genellikle 20. haftadan sonra geçer.

FETAL HAREKETLERİN ALGILANMASI:
Genellikle Multiparlarda 16-18. haftalarda, primiparlarda, 18-20. haftalarda gebe tarafından fetal hareketler hissedilir. Bu batın içindeki kanat çırpılmasını andıran bir duygu olarak algılanır. Bu hareketlerin şiddeti giderek artar. Bu hareketlerin anne tarafından algıladığı ilk ana "CANLANMA" denir.

MEMELERDEKİ DEĞİŞİKLİKLER:
İlk adet gecikmesinden kısa bir süre sonra memelerde dolgunluk, duyarlılık, karıncalanma hissedilebilir. Gebeliğe eşlik eden meme değişimleri, meme dokusunun hormonal uyarısına bağımlıdır, ama hemen adet öncesinde de aynı belirtiler bulunabilir. Nadiren yüksek prolaktin düzeylerinin varlığında memelerde gebeliktekini andıran değişimler olabilir.

Memelerde bez, yağ ve bağ dokusunda artış olur ve damarlarda, lenf bezlerinde hipertrofi meydana gelir. Böylece memelerin şekil ve kıvamında karakteristik değişiklikler olur. Areola halkası genişler ve mamilla büyür, uzar. Areolada bulunan rudimenter süt bezlerinden, Montgomery bezleri aşırı belirginleşir. Areola ve mamillanın rengi, artmış pigmentasyon nedeniyle değişir (renk açık kahverengiden, koyu siyaha kadar olabilir). Çoğunlukla 2. gebelik ayından itibaren özellikle pigment bakımından zengin olan hastalarda pigmentasyon areola halkasından taşarak, areola çevresinde daha açık renkte sekonder gebelik areolası meydana gelir. Proliferasyona uğramış süt bezlerinin faaliyete başlamaları gebeliğin 2. ayının sonunda olur ve sekresyon başlar. Memenin tabanından mamilla yerine doğru yapılan basınç sonucunda berrak, daha sonraki aylarda da bulanık bir hal alan beyaz sarımtırak sekret salgılanır. Bu mayi, olgun süt karakterinde olmayıp kolostrum adını alır (Kolostrum, histolojik ve kimyasal bakımdan sütten ayrılır). Fakat kolostrum varlığı kesin gebelik bulgusu değildir. Daha önce gebelik geçirmişse kolostrum sekresyonu senelerce devam edebilir. Nulliparlarda da kolostrum teşekkülü görülmüştür. Korpus luteum persistansinde, ovarium kistlerinde, myomlarda, tüberkülozda da kolostrum oluşabilir. Hatta bazı kadınlarda menstrüasyon sırasında, pubertede, klimakteriumda, ovariumda oluşan fonksiyonel değişikliklere uygun zamanlarda kolostrum salgısı görülebilir.

Tüm bu nedenlerle meme salgısı ancak şüpheli gebelik bulgusu kabul edilebilir. Ama ilk gebeliklerde diğer sebepler de elimine edilebiliyorsa gebelik yönünden değerli bir bulgu kabul edilebilir.

LİVİDİTE:
Damar genişlemesine bağlı gelişen kan göllenmesi nedeniyle vulva, vagina ve servikste mavimtırak bir renk belirginleşir.

ABDOMİNAL STRİALAR VE PİGMENTASYON:
Gebelerin yaklaşık %90'ında, stria gravidarum da denilen gerilme çizgileri ortaya çıkar. Derialtı ve deri ile ilgilidir. Deri dokusunun elastik lifleri birbirinden ayrılır, altında bulunan ve damardan zengin tabaka kolayca görülür. Gebelerin yalnızca %10'unda gözlenmez. Gebelikten sonra da beyaz inci sedef gibi izler bırakırlar. Striaların çokluğu kişinin dokusunun elastikiyeti, derialtı dokusunun yağlanması ve gerilmesi ile ilgilidir.

Gebelikte vücudun belli bölgelerinde ortaya çıkan renk artışı (pigmentasyon) en fazla göğüs uçları, yüz, karın ve dış genital organlarda görülür. Göbekle pubis arasında uzanan çizginin koyulaştığı görülür. Ayrıca vücuttaki diğer operasyon izlerinde de pigmentasyon artışı görülebilir.

Alın-yanak-ağız etrafında kirli kahverengi lekeler kadının yüzüne maskelenmiş bir görünüm kazandırır ve kloazma gravidarum denir (Gebelik maskesi).

AŞERME-SİNİRSEL-RUHİ DEĞİŞİKLİKLER:
Gebe kadında yemek yeme arzusuyla ilgili ve gebelikten önceki durumuna uymayan değişiklikler olur. Bazı yemeklere arzusu artar bazı yemeklere karşı isteksizlik olur. Ekşi, tatlı, tuzlu v.s. isteği artabilir. Gebenin iç-dış dünyasındaki olaylara reaksiyonu çocuğu arzu edip etmemesine göre değişir.

Fakat tüm bu anlattıklarımız subjektif belirti ve bulgulardır. Kişiden kişiye çok değişkenlik gösterir. Kesin gebelik tanısı, doktor muayenesindeki objektif bulgular ve laboratuar tetkikleri ile bu subjektif bulguların birlikte değerlendirilmesi sonucunda konulabilir.
Read more…

Çogul gebelik nasıl oluşur ikiz üçüz dördüz gebelik

02:00 |
Çogul gebelik nasıl oluşur ikiz üçüz dördüz gebelik.
İlk kontrolünüzde akla gelen ilk soru “Bebeğim sağlıklı mı?” ise ikinci soru da “Tek mi?” dir. İkinci sorunuzun cevabı “Hayır” ise bu sayfalar size yardımcı olacaktır.

Çoğul gebelik nasıl olur?
Yardımcı üreme teknolojilerindeki gelişme ile birlikte toplumda çoğul gebelik görülme oranları %3-4 e yükselmiştir. Gebelik yaşının 30 un üstünde olması, anne adayının ailesinde çoğul gebelik öyküsü diğer nedenlerdir. Çoğul gebelikler tek yumurta (monozigotik) veya ayrı yumurta (dizigotik) olabilirler.

Tek yumurta ikizi nedir?
Tek bir yumurtanın sperm ile döllenmesi sonrasında oluşan, genetik, cinsiyet ve görünüm olarak birbirine benzeyen ikizler tek yumurta ikizleri olarak adlandırılırlar. Tek yumurta ikizlerinin görülme sıklığı yaş, ırk, ve
kalıtımdan bağımsız olarak 250 canlı doğumda birdir. Tek yumurta ikizlerinde her 3 gebelikten birinde ikizden ikize transfüzyon (kan geçişi) sendromu görülmektedir. Bu nedenle bebeklerde yapısal problemler daha sıktır.

Ayrı yumurta ikizi nedir?
İki veya daha fazla yumurtanın spermler ile ayrı ayrı döllenmesi sonucunda oluşan gebelikler ayrı yumurta olarak tanımlanmaktadır. Doğan bebekler farklı cinsiyette olabilir ve birbirlerine benzemezler. Yardımcı üreme teknikleri, kadının ailesinde çoğul gebelik öyküsü, ileri anne yaşı (>30), yüksek doğum öncesi kilo ve doğum kontrol haplarının kesilmesini takiben çoğul gebelik olasılığı artmaktadır.

Ayrı yumurta ikizlerinde kromozomal (genetik) problemler daha sık olarak görülmektedir.

Tek gebelikten farklı bir takip
Çoğul gebelik tanısı alan kadınlar daha sık kontrollere çağırılmakta ve ultrasonografi ile sık değerlendirme gerekmektedir.

Nasıl takip edilmeliyim?
Çoğul gebeliklerde problemle karşılaşma ihtimali daha yüksek olduğu için daha sık kontrollere gelmeniz gerekmektedir.

Ne sıklıkta?
Bebeklerinizin sayısı, sizin ve onların sağlık durumuna göre değişmekle birlikte doktorunuzun uygun göreceği aralıklarla takip edileceksiniz. Genel olarak tek gebeliklerde aylık kontroller önerilirken, ilk aylarda 3 haftada bir, son trimesterde ise haftalık kontroller önerilecektir.

Neden sık kontroller?
Çoğul gebeliklerde problemlerin önceden saptanabilmesi ve uygun yaklaşımların belirlenebilmesi için sık kontroller anne ve bebek sağlığı açısından önemlidir. Anne veya bebeklerde problemle karşılaşıldığında takipleriniz daha da sıklaştırılacaktır.

Çoğul gebeliklerde daha sık karşılaşılan problemler nelerdir?
Birden fazla bebeğiniz olacağını öğrendiğinizde hamileliğinizin nasıl geçeceği, doğumdan sonra bebeklerinize nasıl bakacağınız gibi milyonlarca soru soracaksınız. Belki sevinecek, belki de endişeleneceksiniz. Doktorunuz ise onlara nasıl bakacağınız ile ilgili sıkıntılarınızı paylaşmaktansa gebelik takibi sırasında oluşabilecek problemlere odaklanacak ve sizi buna göre takip edecektir.

Çoğul gebelikler ile ilgili problemler:
Erken doğum eylemi
Düşük doğum ağırlığı
Gelişme geriliği
Bebeğin rahim içinde kaybı (fetal ölüm veya düşük)
Gebelik şekeri (gestasyonel diyabet)
Preeklampsi (gebelikte yüksek tansiyon ve idrarda protein görülmesi) en sık karşılaşılan problemlerdir. Bu problemlerin erken teşhisi ve gereken önlemlerin alınabilmesi için sık kontrollere çağırılacaksınız.

kaynak:Bahçeci Kliniği
Read more…

Gebelikte yapılması gereken aşılar hamilelikte aşı bebeğe zarar verir mi

01:59 |
Gebelikte yapılması gereken aşılar hamilelikte aşı bebeğe zarar verir mi.
Eğer bir sağlık ocağı tarafından takibiniz yapılıyorsa, size 4.aydan itibaren, 2 doz tetanos aşısı önerilecektir. Doğumun steril koşullarda yapılması, tetanoz riskini büyük ölçüde ortadan kaldırır. Ama bu hizmet ayağınıza kadar gelmişken, değerlendirmeniz faydalı olur.Ayrıca oluşan bağışıklık, doğum sonrasında bebeğiniz için de koruyucu olacaktır. Bu aşıyı yaptırmanızı tavsiye ederim.

Hepatit B aşısı için de benzer şeyler söylenebilir.Bu mikrobun taşıyıcılığı ülkemiz koşullarında çok yüksek olmakla birlikte,steril şartlarda yapılacak doğum Hepatit B mikrobu ile karşılaşma riskinizi büyük oranda ortadan kaldırır.Şu an rutin aşı programında olmamakla birlikte,doğumunuzu genel hastanelerde gerçekleştirmeyi düşünüyorsanız, bu aşıyı yaptırmanızı tavsiye ederiz.Toplam 3 dozda yapılır.


Gebelik esnasında antijen aşıları yapılabilir, ama canlı aşılar kontrendikedir, yani yapılması sakıncalıdır. Tetanoz ve Hepatit B haricinde, yapılması planlanan aşılar hakkında mutlaka önceden bilgi alınız.
Read more…

Gebelikte beslenme hamilelikte alınması gereken gıdalar gebeler hangi besinleri almalı hamilelikte yenmesi gereken yiyecekler gebelikte oruç tutmak

01:58 |
Gebelikte beslenme hamilelikte alınması gereken gıdalar gebeler hangi besinleri almalı hamilelikte yenmesi gereken yiyecekler gebelikte oruç tutmak.
Hamilelikte Dengeli Beslenmenin Önemi

Annenin gebelik boyunca yeterli ve dengeli beslenmesi gereklidir. Tüm gebelik boyunca alınması gereken kilo 11-13 kg.dır. Bunun üzerinde alınacak kilolar doğum ve loğusalıktan sonra size gebeliğinizin hediyesi olarak kalacaktır. Gebelik sırasında gereksinim duyduğunuz kalori miktarında da bir miktar artış söz konusudur. Ancak bu artış hiçbir zaman aşırı yemenizi gerektirecek kadar değildir. Gebe olan ile olmayan kadınlar arasındaki kalori gereksinimi farkı sadece 300 kaloridir ve bu her öğünde 1-2 kaşık fazla yenilerek karşılanabilecek bir farktır. Gebelikte ilk üç ayda 0,5-1 kg, sonraki aylarda ise ortalama 1.5-2.0 kg, ağırlık kazanması uygundur. Eğer, dengeli ve yeterli beslenme alışkanlığı edinilirse zaten gebelikte alınması gereken kilolar düzenli olarak alınır.


Gebelikte alınan kiloların kaynağı
Bebek
3.500 gr
Plasenta
700 gr
Amniyon sıvısı
800 gr
Uterusun büyümesi
900 gr
Meme dokusu artışı
400 gr
Kan hacmindeki artış
1.250 gr
Dokulardaki su artışı
1.250 gr
Annedeki yağ dokusu artışı
3.200 gr
TOPLAM
12.000 gr

Gebelikte alınan kiloların ancak üçte biri yağ dokusundaki artışa bağlıdır. Tabloda ideal kilo alan bir gebede alınan kiloların yaklaşık dağılımı gözlenmektedir. Alınan kiloların yaklaşık 6 kilosu bebeğin doğumuyla birlikte kaybedilir. Su kaybı da buna eklendikten sonra ilk hafta sonunda yaklaşık 8 kilo kaybedilir.

Gebelik boyunca 12,5 kg alan bir kadın doğumdan 2 hafta sonra gebelik öncesi kilosuna göre yaklaşık 4-4,5 kg daha fazladır. Daha sonra doğum sonrası 6. aya kadar 2,5 kg daha verilir. Gebelikte alınan kilo önerilenden ne kadar fazla ise gebeliğin hediyesi olan kilolar o kadar fazla alacaktır. Kalan kiloları egzersiz ve diyet ile verebilirsiniz. Egzersizin bir sakıncası yoktur ama diyet için emzirme dönemi sonrasını, en azından bebeğin ek gıdalara başladığı 6. aydan sonrasını bekleyebilirsiniz

Temel Beslenme Prensipleri
Gebelikte beslenmenin önemli prensiplerinden birisi günlük öğün alışkanlığının yeniden düzenlenmesidir. Üç temel (nispeten daha az miktarlarda) ve 2 ve hatta gerekirse 3 ara öğün gebelikte önerilmektedir. Bu yaklaşım gebeliğin erken döneminde bulantı ve kusma şikayetlerinin daha az görülmesine yardımcı olur. Öğünlerin 3 öğünde tıka basa yemek yerine bu şekilde ara öğünlerle desteklenerek bölünmesi ilerleyen gebelik haftalarında ise mide yanması, regürjitasyon gibi şikayetleri azaltır.

Gebelik öncesine göre ek olarak günlük 20 gr. protein, 15-20 mg. demir, 500 mg. kalsiyum ve ortalama 300 kalorilik enerji alınması gereklidir.
Hamileliğinizin son döneminde vücudunuz normalden çok daha fazla yorulacaktır, ve ihtiyacınız olan enerjiyi size karbonhidratlar sağlayacaktır. Ekmek ve tahıllar karbonhidrat açısından zengin besinlerdir. Vücuda enerji vermenin yanısıra, B vitamini, demir ve folik asit açısından da zengindirler. Buğday ekmeği, bulgur ve kepekli yiyecekler de zengin lif kaynaklarıdır. Bu yüzden bu yiyecekleri masanızdan eksik etmemelisiniz. Örneğin eğer canınız tatlı istiyorsa kepekli undan yapılmış üzümlü bir kek veya sütle hazırlanmış mısır gevreği yiyebilirsiniz.

Kalori ihtiyacınızı karşılamak için tabii ki karbonhidratlı ve yağlı yiyecekler tüketilmelidir. Ancak, yağlı ve tatlı yiyecekler günlük öğünün %7’sinden az olmalıdır. Hamur işi gıdaları da ancak düşük miktarlarda tüketmelisiniz. Buna karşın, aşırı kilo almayı önlemek için karbonhidratlı besinleri diyetten tamamen çıkarmak da yanlıştır. Eğer karbonhidratlar yetersiz alınırsa vücudunuz enerji sağlamak için proteinleri ve yağları yakmaya başlar. Böyle bir durumda 2 sonuç ortaya çıkabilir. Birincisi bebeğinizin beyin ve sinir sistemi gelişimini sağlayacak yeterli protein olmaz, ikincisi ise ketonlar ortaya çıkar. Ketonlar yağ metabolizmasının ürünü olan asitlerdir ve bebeğin asit baz dengesini bozarak beyin gelişimini olumsuz yönde etkileyebilirler. Bu nedenle hamilelikte karbonhidrattan fakir diyet önerilmez. Pirinç, un, bulgur biri kompleks karbonhidrat kaynakları anne için enerji kaynağı olmanın yanı sıra B grup vitaminleri ve çinko, selenyum, krom, magnezyum gibi eser elementleri bol miktarda ihtiva ederler. Karbonhidratlar fazla miktarda tüketildiğinde ise bebek açısından ekstra bir yarar sağlamadıkları gibi sadece anne adayının aşırı kilo almasına neden olurlar.

Proteinler hücrelerin temel yapı taşlarıdırlar ve amino asit denilen yapılardan oluşurlar. Amino asitlerin bir kısmı vücutta diğer maddelerden üretilebilirken esansiyel amino asit adı verilen bazıları vücutta üretilemez ve mutlaka besinler yolu ile dışarıdan alınmaları gerekir. Hayvansal proteinler tüm esansiyel amino asitleri içerdiğinden komplet proteinler olarak adlandırılırlar ve beslenmede son derece önemlidirler. Proteinleri saç telinden tırnağa kadar vücutta bulunan tüm hücrelerin yapı taşı oldukları gibi beyin ve sinir sisteminin gelişimi içinde yaşamsal öneme sahiptirler. Bu nedenle hamile kadınların günde 60-80 gram protein almaları önemlidir. Mikroskobik bir embriyoyu sağlıklı bir bebeğe dönüştürebilmek için milyonlarca ufak hücre gerekir. Protein esas olarak bu görevi yerine getirecek maddelerin oluşumunu sağlar. Hamileliğin son üç ayında günde 150 ila 200 gram protein almanız gerekir. Her biri iskambil kağıdı büyüklüğünde 75 gram kemiksiz et, tavuk veya balık mükemmel protein kaynaklarıdır. Ayrıca sebze temelli proteinler sağlayabileceğiniz nohut, mercimek ve fasulye gibi tahılları da unutmamak gerek.

Protein açısından zengin olan bir çok besin aynı zamanda iyi birer demir kaynağıdır da. Hamileliğin son aylarında bebek doğumdan sonraki ilk aylarında kullanmak üzere demir depolar. Bu dönemde kan hacminiz sürekli arttığı için sizin de demire ihtiyacınız vardır. Eğer yeterli demir almazsanız, bebek vücudunuzda depoladığınız demiri kullanmaya başlayacaktır. Bu nedenle demir eksikliği genelde yeni doğan bebeklerden çok hamile kadınlarda sıkça görülür.

Proteinin ana kaynağı hayvansal gıdalardır. Et, kümes hayvanları ve balık komplet proteinler içerirler. Bunun yanı sıra süt ve süt ürünleri de hayvansal protein gereksiniminin karşılanması açısından yeterli olabilir. Bitkisel ve hayvansal proteinler eşit oranlarda tüketilmelidir. Protein gereksinimi her gün 1 yumurta, 2 bardak süt, süt ürünleri, baklagiller (fasulye, mercimek, barbunya vb) ve et ürünleri (haftada en az bir kez) ile karşılanabilir. Kırmızı etin yağlı olmamasına dikkat etmek gerekir. Günde içilen 2 bardak süt bebeğe gerekli kalsiyumu karşılamakta da yeterlidir. Laktoz intoleransı nedeniyle süt içemeyenler bunun yerine peynir ya da yoğurt yiyebilir.
Doktorunuz size gebeliğinizin 4. ayından itibaren demir ilacı ve gerekli gördüğü taktirde vitamin önerecektir. Eğer, anemik (kansızlık) iseniz demir preparatları gebeliğin başından itibaren verilebilir. Siz de gebelikte artan demir gereksinimini karşılamak için pekmez, kuru üzüm, kırmızı et, yumurta, kuru baklagillerden zengin gıdaların tüketilmesine önem vermelisiniz. Erken gebelikte demir vermenin tek sakıncası mide şikayetlerinden dolayı bulantı-kusma yakınmalarını artırabilmesidir. Hasta tolere edebildiği sürece verilmesinde sakınca yoktur. Normal koşullarda dengeli beslendiğiniz taktirde dışarıdan vitamin verilmesi gerekli olmayabilir. Doktorunuz sizin için vitamin desteğinin gerekli olup olmadığına sizin beslenme alışkanlığınızı değerlendirdikten sonra karar verecektir.

En önemli konulardan biri de gebelik boyunca bol bol sıvı almaktır. Yeterince sıvı almak, özellikle gebelikte sık görülen idrar yolu enfeksiyonu, erken doğum tehdidi, bebeğin içinde bulunduğu sıvının azalması (oligohidramniyoz) gibi durumlarda faydalıdır. Özellikle, yaz günlerinde fazladan sıvı kaybı olduğu için yazın sıvı alımını daha da arttırmalısınız. Bol sıvı yanında posalı (lifli) gıdaların da tüketilmesi gebelikte sık görülen kabızlık şikayetlerini azaltır. Lifli gıdalar kepekli ekmek, yulaf ezmesi, barbunya, kepekli makarnalar, kayısı, kuru üzüm, bezelye, pırasa, esmer pirinç, ahududu ve kuruyemişte bol miktarda vardır.

Örnek bir günlük yemek listesi aşağıda verilmiştir:
Sabah: 1 kibrit kutusu kadar peynir, 1 yumurta, 1 bardak süt,
2 ince dilim ekmek, istenirse 1 bardak açık çay,
Kuşluk: 1 pors. meyve
Öğle: 3 köfte kadar et, 1 pors. sebze yemeği, 2 yemek kaşığı pirinç pilavı,
1 kase yoğurt, 1 ince dilim ekmek
İkindi: 2 porsiyon meyve
Akşam: 3 köfte kadar et, 1 pors. sebze yemeği, 1 tabak çorba, salata
Bu listeye sıkı sıkıya bağlanmak zorunda değilsiniz,hatta bazen, küçük kaçamaklar da yapabilirsiniz (alışkanlık haline getirmemek kaydıyla). Önemli olan ihtiyaçlarınızı mutlaka almak ve aşırı tüketimden de kaçınmaktır.

Ayrıca aşağıdaki hususları da aklınızda bulundurun:
• Günde 3 dilim ekmeği aşmayın. Pilav, makarna gibi gıdaları 2-3 kaşıktan fazla tüketmeyin.
• Mutlaka 8-10 bardak su için. Kola, gazoz ve şekerli içeceklerden uzak durun. Fazla maden suyu içmeyin. Sıcak günlerde, aldığınız sıvı miktarını artırın.
• Kızartmanın her türlüsünden kaçının.Son zamanlarda, özellikle patates kızartmasının ve cipsin,fetus üzerinde olumsuz etkileri olduğunu gösteren çalışmalar yayınlanmıştır.
• Çikolata, dondurma, bisküvi, kek sizin için hiç uygun olmayan gıdalardır.
• Alkol almayın. Mümkün olduğunca az ve açık çay için. Tercihen kahve içmeyin, ama canınız çok çekerse az miktarda içmenizde de sakınca yoktur.
• Konserve, tatlandırıcı ve hazır gıdaları tercih etmeyin.
• Kendi kendinize tuz kısıtlaması yapmayın. Ama turşu gibi aşırı tuzlu gıdalardan da kaçının.

Gebelikte Oruç Tutmak: Oruç tutmak sağlıklı insanların yapabileceği bir ibadettir. Gebelik her ne kadar bir hastalık olmasa da, anne vücudunda oluşan değişiklikler, onu normal zamana göre farklı bir duruma getirmektedir. Bu konuda kesinlik kazanmış bir bilgi olmamakla birlikte,gebelikte esas olan, bir anda çok yemek değil, kısa aralıklarla sık sık yemektir. Burada amaç, gelişen bebeğiniz için sürekli bir besin akışını sağlamaktır. Yani, meselenin açlığa dayanıp, dayanamama olmadığını bilmelisiniz. Özellikle bebeğinizin hızlı gelişim dönemi olan son üç aylık dilimde uzun süre aç kalmanız doğru olmaz. Eğer çok arzu ediyorsanız, aralıklı olarak birkaç kez oruç tutabilirsiniz , ama birkaç şartı da yerine getirmelisiniz:
• Uzun yaz günlerinde oruç tutmayı denemeyin bile.
• Gece mutlaka sahura kalkın (tok karna yatmak mide şikayetlerinizi artıracağından, yemekten sonra biraz oturun ve yüksek yastıkla yatın)
• Sabah olabildiğince geç kalkın ve gündüz 1-2 saat uyuyun
• İftardan sonra birkaç kez ara öğün yiyin.
Ayrıca, İslam dininin gebelere ve lohusalara oruç tutmayı zorunlu kılmadığını da hatırınızdan çıkarmayın.
Gebelik süresince anne yetersiz ve dengesiz beslendiğinde;
- Anne ağırlık kazanamaz, hatta zayıflar. Anne vücudundaki besin öğeleri yedek depolarının
dengesi bozulur. Anne ve çocuk sağlığı olumsuz etkilenir.
- Anne kansız (anemi) kalabilir. Toprak ve kil yeme de kansızlığı oluşturur.
- Bacakları ve göz kapakları şişer. Bu durum yeterince protein tüketilmediğinin belirtisidir.
- Çabuk yorulur, çalışma gücü azalır.
- Hastalıklara sık yakalanır ve iyileşme süresi uzar.
- Kemik dokusu harabiyeti görülür. Yetersiz beslenmenin yanısıra D vitamini kaynağı olan güneş ışınlarından da yararlanamazsa anne kemiklerinden kalsiyum ve fosfor çekilir.
Kemikler yumuşar osteomalasia'ya neden olur.
- Gebelik zehirlenmesi ( preeklempsi, eklampsi, toksemia ) görülür.
- Anne ölümleri görülür.
- Ölü doğum, erken doğum (prematürelik) cılız-zayıf çocuk doğumu, bedensel ve zihinsel özürlü çocuk doğumları görülür.
Read more…

Harikalar.NeT